Erdoğan’ın gizli ortakları!

Tayyip Erdoğan, gerçekle hiç ilgisi olmadığı halde, hayır kampanyasında, CHP ve MHP’yi BDP ile birlikte hareket etmekle suçluyor. Hatta bu üç parti için  “ruh üçüzleri” diyor. Devlet Bahçeli kendisine cevap verdiği halde aynı teraneyi tekrarlıyor. Bahçeli, “evet diyenleri niçin saymıyorsun?” diye sorduktan sonra “Referandumun evetçileri İmralı, Barzani, Hoca Efendi ile ABD” demişti.
Yeniçağ’ın karikatüristi Emre Ulaş ise 8 Ağustos günü, Tayyip Erdoğan’a, terfi edecek general adaylarını söyletmişti: “Mümtazer Paşa, Çandar Paşa, Karaali Paşa ve Burundelenli Ergun Paşa.” MHP eski genel sekreter yardımcısı Naci Memiş, bu konu üzerinde yeterince durulmadığını, özellikle Habur’daki rezaletin unutturulduğunu, referandumdan evet çıkarsa, Tayyip Erdoğan’ın Anayasa’nın temel ilkelerini de değiştirmeye kalkışacağını, BDP’nin daha şimdiden, AKP’nin ABD kaynaklı Kürt açılımının meydana getirdiği iklimde, ayrı bayrak açmaktan bahsettiğini, sadece bu olayın bile AKP ile BDP arasındaki işbirliğini sergilemeye yeteceğini ancak muhalefetin bu konuyu değerlendirmek yerine Erdoğan ile basit polemiklere girdiğini söylüyor.

* * * 

Gerçekten Erdoğan’ın iç ve dış destekçilerine şöyle bir bakmak, Türkiye’ye verdiği zararı görmek için yeterlidir.
Evet kimdir Erdoğan’ın destekçileri?
Daha parti lideri olmadığı halde, Türkiye’nin Genelkurmay Başkanı’ndan randevu almak istedi. Amerikan yönetiminden Yahudi asıllı Wolfowitz’in yardımıyla bu görüşmeyi yapabildi. Yasağının kalkması için de doğrudan Amerikan Büyükelçisi devreye girerek dönemin Yüksek Seçim Kurulu Başkanı ile dahi görüştü. Yasağı kalktıktan sonra da hiçbir sıfatı olmadığı halde ABD ve AB ülkeleri başkanları tarafından kabul edildi ve Türkiye’nin direksiyonuna geçmek için hepsinin desteğini aldı.
Bu arada, CFR denilen ve kendisini küresel hükümet olarak gören güç odağı, Tayyip Erdoğan’a, “Yerel yönetimlere özerklik verecekseniz, sizi destekleriz” mahiyetinde gizli bir memorandum gönderdi. Erdoğan, bu memorandumu parti programı haline getirdikten sonra partisi tek başına iktidar oldu.

* * *

Amerikan Cargill firması için çıkardığı yasaları Danıştay bozdukça Erdoğan yenisini hazırladı. Danıştay saldırısından sonra artık herkes işin peşini bıraktı. Başlangıçta, Türkiye’nin yer altı ve yerüstü servetlerini yabancılara satmayı öngören yasaları Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer veto ediyordu. Dindar Cumhurbaşkanı söylemiyle Abdullah Gül’ü Çankaya’ya çıkardıktan sonra önünde hiçbir engel kalmadı.
AKP iktidarı döneminde, aslında hepsi ABD ve AB ülkeleri istihbarat servislerinin yan kuruluşu olan yabancı vakıf ve derneklerin Türkiye’de faaliyet göstermeleri kabul edildi. Bu vakıflar, Türkiye’de kendi uzantısı durumunda olan insanlara yeni vakıflar kurdurarak, etkinlik alanlarını genişletti. Öyle ki MOSSAD İkinci Başkanı David Kamhi, Melih Gökçek’in davetlisi olarak, Türkiye şehirlerinin, Ankara’yı atlayıp “küresel hükümet” dedikleri güç odaklarıyla doğrudan ilişki kurmasını öngören glokalleşme toplantısı için Türkiye’ye gelebildi. Toplantıda Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan da hazır bulundu.
Tayyip Erdoğan, Türkiye-Suriye sınır şeridini İsrail şirketine devretmek için çırpındı durdu ama başaramadı. Ustası Necmettin Erbakan kendisi için, “Tayyip bu partiyi kendi başına kurmadı, aldığı emirle kurdu. Çünkü makama, paraya ve liderliğe karşı zaafı vardı” diyor.
Erdoğan’ın kimlerle birlikte hareket ettiğini şöyle bir hatırlamak yetiyor zaten.

Yazarın Diğer Yazıları