Erdoğan'ın İstanbul senaryosu ve ötesi!

Emekli tümamiral Cem Gürdeniz, "Doğu Akdeniz'de İkinci Sevr ve Hayali Türk-Amerikan Deniz Savaşı" başlıklı makalesinde ABD'de yayınlanan bir savaş senaryosunda, Türk ordusunun düşman statüsüne alınmasını inceledi.

Gürdeniz, Aydınlık'ta yayınlanan makalesinde, başkanlığını Yunan asıllı eski NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı emekli oramiral James Stavridis'in yaptığı  ABD Deniz Kuvvetleri Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunun yayınladığı "Naval Operations and Fleet Tactics" adlı kitapta Ege muharebesi başlıklı bölümde ABD Donanması ile Türk Donanması'nın savaştırıldığını bildiriyor.

***

Gürdeniz, "ABD'nin denizlerde ve okyanuslarda en büyük rakiplerinden birisi olan Rusya'ya karşı uygulanacak harp oyunlarında bile suni savaş senaryosu kullanılırken, NATO müttefiki bir ülkenin senaryoda açık şekilde düşman statüsüne alınması Türkiye'ye ciddi bir mesaj ve diplomatik hakarettir. Zira kitabın önsözü ABD Deniz Kuvvetleri Komutanı tarafından yazılmış ve imzalanmıştır" diyor:

Senaryoda Türk Donanma Komutanının adı "Oramiral Mehmet Abdül" olarak veriliyor. "Abdül", Birinci Dünya Savaşında İngilizlerin Türkleri küçük düşürmek için karikatür ve yazılarda kullandığı bir tabirdir.

Amerikan filo komutanının adı da Albay Stephanie Decatur olarak belirtilmiş. Decatur, 1804 yılında Osmanlı'ya bağlı Cezayir Dayısını yenerek Berberi gambotunu ele geçiren Deniz Yüzbaşı Stephen Decatur'dan geliyor. Amerikan Donanmasının ilk deniz zaferi olarak kabul edilen olayı resmeden ve yere düşen Türk bayrağını da gösteren Dennis Malone'nun yağlı boya tablosu, Pentagon'da ABD Deniz Kuvvetleri Komutanı makam odası girişinde bulunuyor.

Senaryo, Türk donanmasını tamamen imha edebileceğinin açık mesajını veriyor. Durumu 1827 yılındaki Navarin baskını şartlarına benzetebiliriz. Senaryoda bir savaşta son sözü söyleyecek Türk denizaltılarından hiç bahsedilmiyor!

***

Türkiye ile ABD arasında Fırat'ın doğusu, Doğu Akdeniz, S-400'ler ve F-35'ler ile ilgili sorunlar büyüyerek devam ederken, Tayyip Erdoğan da Cumhurbaşkanı olarak Rusya'yı ziyaret etti. Gitmeden önce de "Şimdi 10 milyonu aşkın seçmenin olduğu İstanbul'da kalkıp da 13-14 bin farkla bir seçimi kazandım havasına kimsenin girmeye de hakkı yoktur." diyerek İstanbul seçim sonuçlarını tanımadığını açıklamış oldu. Oysa seçim bir oyla bile kazanılır. Erdoğan, "YSK'dan çıkacak sonucun başımızın üzerinde yeri var" sözleriyle de seçimlerin tekrar yapılması yönünde bir karar beklediğini belli etti.

New York Times gazetesinde yer alan Türkiye ekonomisiyle ilgili bir yorum yazısında ise 1993-1994 yıllarında Merkez Bankası başkanlığı görevinde bulunan Nihat Bülent Gültekin'in "Görünen o ki Erdoğan'ın içgüdüsü hayatta kalmak." ifadeleri yer aldı.

***

Erdoğan, ayakta kalmak için İstanbul'un kesinlikle kaybedilmemesi gerektiği yolunda da bir kanaat sahibi. Çünkü ekonomi İstanbul'dan yönetiliyor. ABD ile ilişkiler ters gidiyor ve Erdoğan da Rusya'nın desteğiyle buna karşı mücadele ediyor gibi bir görüntü var ama bu da doğru değil.

Gürdeniz'in incelediği Amerikan senaryosunda, Ruslara da "Türklere söyleyin. Adaları işgal etmesinler." diye mesaj gönderiliyor! Yani Türk donanmasının yok edildiği bir senaryoda bile ABD ile Rusya arasında bir uzlaşma var!

Türkiye, kendi egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak için elbette uluslararası ilişkilerde çeşitli yollara başvurabilir ama sonuçta sadece kendi gücüne dayanmalıdır. Bu sebeple, kendi savunma sistemlerini kendisi kurmalıdır.

İstanbul seçimlerinin "organize suç" gibi uydurma bir gerekçeyle tanınmaması ise Türkiye'nin diktatörlüğe yöneldiğini gösterir ki bu, Erdoğan'ı siyaseten bitirir!

Tabii Türkiye de böyle bir girişimden büyük yara alır!

Yazarın Diğer Yazıları