Erdoğan'ın üslubu: "Damat kadar taş" - Fatma ÇELİK

"Tutturmuşlar 'şu kadar para nerede?' O kadar para, hepsi bu milletin hazinesinde ve Merkez Bankası'nda. Kaybolan bir şey yok. Eğer kayıp varsa, bunlar sizdedir. Yatıyorlar kalkıyorlar damat. Damat kadar taş düşsün başınıza!"

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan tarafından partisinin grup toplantısında muhalefete karşı söylenen bu ifadelerle ilgili söylenecek çok şey var. Ekonomi, yolsuzluk, yoksulluk, yönetimin şeffaf olmaması gibi birçok sorunu içeren bir tartışma sonucu, ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından ana muhalefet partisine yöneltilen bu sözlerin ortaya koyduğu şu üç sorunu ise özellikle vurgulamak istiyorum:

1. Muhalefetin vazifesini yerine getirmesi, suç gibi lanse ediliyor.

Oysa, bir ülkede iktidarın iç ve dış politikalarını, bunların sonucunda yaşanan olumsuzlukları eleştirmek muhalefetin görevidir.

Geleceğin iktidarı olma gayesi taşıyan ve bu açıdan iktidar için tehlike oluşturan muhalefetin, iktidarın yanlışlarını dile getirmesi, onu diken üzerinde tutar, düşünerek adım atmasını sağlayarak iyi yönetmeye teşvik eder.

Muhalefet halk adına hesap sorar, iktidar halk için hesap verir.

Zira demokrasilerde, yalnız iktidar değildir seçilen, muhalefet de seçilmiştir. Belli bir oyu alarak seçilmiş, halkı temsil eden bir iktidar varsa; yine belli bir oy oranına ulaşmış, seçmenler tarafından tercih edilmiş bir muhalefet vardır.

"Başına taş düşsün" denilen muhalefet partisi, bu ülkenin seçmeninin dörtte birinin desteği ile mecliste milletin tamamını temsil ediyor ve ülkenin tamamı adına iktidara soru sorarak muhalefet olmanın yüklediği vazifeyi yerine getiriyor, iktidarı halk adına denetliyor.

Ancak iktidar kanadı, bunu kamuoyuna muhalefetin bir yanlışı gibi lanse ediyor.

2. Cumhurbaşkanlığı ile parti genel başkanlığı bir arada üstlenilince, devlet ciddiyeti kayboluyor.

Nezaketin, günlük hayatta da siyasette de her türlü anlaşmazlığın çözüm anahtarı olduğuna inanırım. Bu açıdan son dönem de Türk siyasi hayatında hiç görülmemiş seviyelere ulaşan siyasi üsluptaki bozulmayı oldukça kaygı verici buluyorum.

Bu artan üslup problemi, şüphesiz ki, partili cumhurbaşkanlığına müsaade eden hükümet sistemi ile ilişkili.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak adlandırılan bu sistem, halkın tamamını temsil eden bir makamın eksikliğine sebebiyet vermekle birlikte, parti başkanı sıfatını cumhurbaşkanı sıfatından yeğ tutan Erdoğan'ın bu tercihi ile birleşince devlet ciddiyeti ortadan kalkmış oldu.

"Mahalle ağzı" denilen üslup siyasete hakim vaziyette.

"Damat kadar taş" ifadesinden birkaç gün önce, şehit düşen askerlerimizle ilgili soru sorduğu için Cumhurbaşkanının CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yönelttiği "yüzsüz, terbiyesiz herif" ifadeleri de siyasetteki üslup sorununun, Cumhurbaşkanı nezdinde yoğunlaşmasının devlet ciddiyetini nasıl ortadan kaldırdığının göstergesi.

3. Partili cumhurbaşkanının partizan üslubu toplumu da kutuplaştırıyor.

Cumhurbaşkanı, halk adına soru soran muhalefeti hedef aldıkça, muhalefete oy veren seçmeni de kendisine oy veren seçmenin karşında konumlandırıyor ve kaçılmaz bir şekilde toplumsal hayatı ikiye bölüyor.

Siyasi dildeki seviye, toplumun diline de yansıyor; anlaşmazlık, hoşgörüsüzlük, şiddet artıyor.

Oysa tekrar ediyorum, nezaket, siyasette de günlük yaşantımızda da problemlerimizi çözmemizin temel anahtarı. "Başınıza damat kadar taş düşsün", "terbiyesiz herif" gibi ifadelerin Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı tarafından tercih edilen ifadeler olması, ne yazık ki, Türk siyasetindeki kaliteyi her geçen gün aşağı düşürerek, bu ülkeye büyük zarar veriyor.

Yazarın Diğer Yazıları