ERGENEKON DESTANI
Yazan ve çizen: Seyfi Karademir
RESMİ BÜYÜLTMEK İÇİN TIKLAYIN
SEVİNÇ Han, İlhan’ın yurdunu yağmaladıktan sonra çok güçlenmiş acuna korku ve ün salmıştı. Ancak gücü oranında düşmanları da çoğalmıştı. Bu yüzden savunma gücünü en üst düzeyde tutmak onun en büyük güvencesiydi. İlk iş olarak yurdunun etrafını çepe çevre büyük kazıklarla çevirmeye başladı. Bu iş için öldürmeyip sağ bıraktığı tutsaklar kullanılacaktı. Günler boyunca ormandan ağaçlar kesildi. Uçlarını sivriltip, açılan derin çukurlara onları yerleştirip dikmek uzun ve yorucu bir çalışmaydı. Esirler öldürülesiye bir zorlamayla bu işte kullanılmaya başlandı.
Kıyan ve Nüküz, bir yandan bu zor işte görevlendirilmişlerdi. Başlarındaki nöbetçiler esirlerin birbirleriyle konuşmalarını yasaklamışlardı. Buna uymayanlar ya acımasızca kırbaçlanıyor, ya da daha kötüsü olarak oracıkta oklanıp öldürülüyorlardı. Buna rağmen Kıyan ve Nüküz, tutsak kadınları izleyip onların nerelerde tutsak tutulduklarını öğrenmeye çalışıyorlardı. Günler geçiyor Kıyan ve Nüküz’ün tahammül güçleri azalıyordu.
-Artık dayanacak halim kalmadı. Ama biz hala katunlarımızın yerini öğrenemedik.
-Kendini koyverme Nüküz. Güçlü ve iradeli olmak zorundayız.
-Tek dileğim katunlarımızı alıp gitmek.
-Evet bu da olacak ama beklemeliyiz.
(Devam edecek)