ERGENEKON DESTANI
Yazan ve çizen: Seyfi Karademir


RESMİ BÜYÜLTMEK İÇİN TIKLAYIN

Selcen’in sözleri ok olup yüreklerine saplanmıştı. Yurtlarını basıp Türk kanından ırmak dolusu kan akıtan bu Sevinç Han canavarını elbet unutmamışlardı. Bir öç yılanı gibi yüreklerinde çöreklenen bu “AH” larını bu acunda kimse unutturamazdı. Kıyan, katunu Selcen’in bu ağır sözlerindeki gizlenmiş suçlamayı görmezden gelemezdi
-Bunlar nece sözler kadın?
-Niyetim seni kırıp, töhmet altında bırakmak değildir yiğidim.
Bakışlarında korkunun dışında bir endişe vardı.
-Bana asla ilk söylediğinde anlaşılmayan eğri yollu sözler söyleme...
-Eğrilik yağının özudur. Benim deyişim kudurmuş Han’ın bizi boş koymayacağıdır.
-O köpeklerin başı elbet bizi arayacaktır.
-Öyleyse ne dururuz onların bir nefeslik yakınında?
-Haklısın burada kalamayız.
-Gidelim yiğidim. Uzaklaşalım buradan...
-Yüksek vadilere gitmeliyiz. Oralar hem güvenli hemde verimlidir.
Konuşan Nüküz idi. O da buradan gitmenin doğru olduğuna inanıyordu. Kıyan; bakışlarını bir noktaya kilitlemişti. Sesi boğuk ve ürkütücü idi.
-Ama bir gün gelecek Yağıdan öcümüzü alacağız.
(Devam edecek)