Erken sanayisizleşme 

2015 baz yılına göre hesaplanan sanayi üretim endeksi, 2021 Mart ayında geçen senenin aynı ayına göre yüzde 16,6 arttı. 2018 Mart ayında 120,7 olan sanayi üretim endeksi, 2019 Mart ayında 115,1''e ve 2020 Mart ayında da 114''e gerilemişti.

Sanayi üretim endeksinde artış, 2021 ilk çeyrek büyüme oranının da artacağını gösteriyor. Ancak Mart ayında yaşanan yüzde 16,6 artışın bir nedeni ertelenen talep, bir nedeni de 2020 Mart ayında bu endeksin düşük değerde olmasıdır.

Sanayi üretiminde artış, yeni yatırımlarla değil, mevcut kapasite kullanım oranının artması ile gerçekleşti.

Aslında sanayi sektöründe yıllık iniş ve çıkışlara değil, sektörün bütününe bakmak gerekir.

1- Sanayi üretiminde ithal girdi oranı yüksektir. Bunun nedeni 2016 yılına kadar TL''nin daha değerli olmasıdır. Değerli TL nedeni ile ithalat daha ucuza geldiği için, üretimde ithal girdi payı ortalama yüzde 40 oldu. 2017 sonrası kur artışları nedeni ile bu defa ithal girdi fiyatları arttı. Ne var ki, güven sorunu oluştuğu için kimse yatırım yapmadı.

2- İkinci bir sorun, imalat sanayiinde kapasite kullanım oranının düşük olmasıdır.

Kapasite kullanım oranının düşük olması, sabit maliyetler nedeni ile üretim maliyetlerinin yüksek olmasına neden oluyor. Bu sorun kur artışları ile birleşince enflasyona misliyle yansıyor.

Öte yandan, kur artışları ithal girdi fiyatlarını artırdığı için, aynı zamanda ithalatın finansmanını zorlaştırdı. 2018, 2019 ve 2020 yıllarında olduğu gibi üretimin ve GSYH''da büyümenin de düşmesine sebep oldu.

3- Bir ülkenin gelişme sürecinde sanayileşme, sabit sermaye birikimini (reel sermaye stoku), sürdürülebilir büyümeyi ve ihracatı artırır. Tarımda gizli işsiz olarak devam eden vasıfsız iş gücünü çeker. Şehirleşme hızlanır.

Güney Kore ve Çin, daha ucuz olan tarım sektöründeki atıl emeğini transfer ederek büyüme sağlamıştır. Türkiye''de ise tarımdan şehre gelenler, işsiz mahallelerinin sayısını artırmıştır. Çünkü siyasi iktidarın kalıcı iş gücü sağlayan sanayileşme diye bir derdi yoktur. Hükümetler sanayi sektörü yerine TOKİ aracılığı ile kısa dönemde yüksek rant sağlayan inşaat sektörüne ve lüks konut yatırımlarına ağırlık verdi.

Bu alanda kamu kurumlarını görevlendirdi. Kamu kredilerini ve teşvikleri bu alanlara yönlendirdi. Göreceli olarak imalat sanayiine daha az destek verdi.

4- Siyasi iktidar, piyasa ekonomisi için yanlış ya da yanlı bir yaklaşım sergiledi. Spekülatif piyasa yapısı oluştu. 2016 yılına kadar sanayiciler de tasarruflarını kendi alanlarında değil, finansal yatırımlarda değerlendirdi.

5- Başkanlık sistemi ile birlikte "güven sorunu" oluştu. Artık kimse yatırım yapmıyor. Herkes güvenceyi yurt dışına kaynak transferinde buluyor.

Bu nedenlerle AKP iktidarında Türkiye "Erken Sanayisizleşme" dönemine girdi. Erken sanayisizleşme sanayi sektörünün GSYH''da payının düşmesi anlamında değildir. Üretimin yerini ithalatın alması ve potansiyel yatırımların artık yapılmıyor olmasıdır.

 

Yazarın Diğer Yazıları