Eski GATA Komutanı Hulusi Akar'a sitem etti!..

Beynime kazındı!.. Bir yaşındaki Yağız Pars'ın komutan amcasının kucağında  kahraman babası şehit Yüzbaşı Özgür Özekin'i  son yolculuğuna uğurlayış fotoğrafları...

Yağız Pars, büyüyecek, delikanlı olacak,her Türk gibi asker olacak...Sormayacak mı; "Rahmetli babamı ağır yaralı halde  niye 2 gün Hakkari'de beklettiniz?"..   "Uçağa koyup anında getirebileceğiniz, tedavi edip kurtarabileceğiniz tam teşekküllü bir askeri hastane yok muydu o günlerde?" diye... Ne cevap vereceksiniz?.. Sağlık Bakanı Akdağ'ın yandaş kanallara çıkıp paçayı kurtarmak için söylediklerini arşivden  bulup tekrarlayıp Yağız Pars'ı kandırmaya  mı çalışacaksınız?..

Akıl tutulması değil bunun adı. İdrak yolları kanseri!... 

Askeri hastanelerin yok edilmesini, askeri hekimliğin  bitirilmesini ve bu yolda ileri sürülen gerekçe ve bahaneleri kabul etmek için gaflet, dalalet ve hatta hıyanetin de ötesine  geçmek lazım. Ordu-milletin taşıyıcı kolonlarına vurulan darbelerin önüne geçmek adına  gerçekleri haykırmaya devam edeceğiz. En sorumlu mevkide koltuk işgal edenler sus pus olmaya devam etseler de!..

***

Uzun yıllar GATA komutanlığı yapan Prof. Dr. Ömer Şarlak ile sohbet ettim. Şarlak, hayretler içinde,

"120 yıllık bir deneyimi kaldırmaya çalışıyoruz. Amerikalılara söyleseniz 1802 yılında kurulan West Point'i kaldırırlar mı? Dünya yıkılsa kaldırmazlar. Biz nasıl bu vefasızlığı, birikmiş bilgiye saygısızlık yapıyoruz… Olabilir mi böyle bir şey?" diyor. "Sonuçta Genelkurmay da sahip çıkmadı Gülhane'yi kolayca devretti" diye derin hayal kırıklığını dillendiren Şarlak ile sohbetimizi aktarıyorum;

* Genelkurmay niye sahip çıkmadı?

" İnanın yalnız Türkiye'de değil dünyanın pek çok ülkesine göre Gülhane gibi bir sağlık kuruluşu bir cevherdir. Nerede bulacaksınız, diş hekimliği merkezi, eczacılık merkezi olan, nükleer biyolojik, kimyasal savaş merkezi olan, harp cerrahisi merkezi olan, yüksek lisans yaptıracak enstitüsü olan, tıp fakültesi olan, tıp eğitimi veren, Türkiye'deki tıp fakültelerinde en iyilerden biri, ilk 5'e giren, nasıl vazgeçersiniz böyle bir cevherden? İnanılmaz bir şey. Sağlık Bakanlığı da bu mücevherin farkında, elinden çıkarmamak için ;'Biz Türkiye'ye bakıyoruz, Silahlı Kuvvetlere mi bakamayacağız' gibi iddiaları var."

*Sağlık Bakanlığı bu işin altından kalkabilir mi?

" Nasıl kalkacak? Bu konuda hiçbir birikimi yok. Nükleer savaş, harp cerrahisi konusunda hiçbir yerde bir anabilim dalı, bilimsel çalışma duydunuz mu? Benim komutanlığım zamanında, mayın patlamış yaralı gazimizi getiriyorlar. İki ayağa kopmuş, penisi kopmuş, testisleri kopmuş, iki gözünü kaybetmiş. Mayın patlaması. Vücudunun da diğer yerlerinde büyük yaralanmalar var. Bu insanı ameliyata almak, yaşatmak için bu uzun süreci takip etmek kolay bir şey değil. Bunun deneyimi de sabrı da onlarda yok. Nasıl yapacaklar?.. Türkiye'de yanık merkezini ilk kuran Gülhane'dir. Bedrettin Dalan Belediye Başkanıyken ben de Gülhane komutanıydım, Yanık Merkezinde yatak isterdi benden.  Türkiye'de mikro cerrahi diye bir şey var. Onun eğitimini Türkiye'de ilk cerrahlara öğreten kurs veren Gülhane'dir. Böyle bir cevherden nasıl vazgeçilir ben anlamıyorum."

*İktidar kararını yeniden gözden geçirmezse Türkiye'yi ve TSK'yı nasıl bir tehlike bekliyor?

Mutlaka bu yanlıştan dönecekler diye bekliyorum. Silahlı kuvvetlerin ve Genel Kurmay'ın sahip çıkması lazım. Ben müessesemi geri istiyorum demesi lazım. Baştan beri vermemesi lazım. Bunu nasıl veririz anlayamıyor insan. 120 yıllık bir deneyim bu. Tevfik Sağlam diye bir general vardı. Darülfünun İstanbul Üniversitesi kurulurken Tıp Fakültesinin dekanıdır. Doktor Paşa Tevfik Sağlam'ın anılarını yazdığı bir kitap var. Oradan Gülhane'den Malta Adasına sürülen hocasına yazdığı mektup var. 'Hocam siz İngilizlerden, Almanlardan, Fransızlardan daha önce davrandınız bizim askerimize tifo, tifüs aşısı yaptınız. 1. Dünya Savaşı'nda biz onlardan çok daha zayiat verdik. Sizin sayenizde (Süleyman Numan Paşa'ya yazıyor) 300 bin Mehmetçik kurtulmuştur. Daha az zayiat vererek bizim şartlarımız daha kötü olduğu halde, bakım, giyim kuşam ve Osmanlı ekonomisi bozuk olduğu halde 300 bin insanımızın canını kurtardınız. Siz orada sürgündesiniz ama müsterih olun görevinizi yapmış bir insansınız' diyor. Bu insanların ruhuna eziyet ettiler. Bu insanlar, Gülhane hocalarının  yaptıkları hizmetleri sıfır sayıp o insanların ruhunu hiçe saydılar."

***

Askerliğini yapanlar bir vidanın önemini  ve  bakım disiplinini iyi bilir. Silahınızdaki bir vida kadar koca tanktaki en küçük vidanın da bakımını yapmak onu sağlam ve çalışır tutmak çok önemlidir. En küçük ihmal asla affedilmez. Çünkü; bir vida size savaş da kaybettirebilir, savaş da kazandırabilir. Cepheye mühimmat gönderirken küçük bir vidanın bakımsızlığı yüzünden çıkacak arızada  aracın yolda kalması size savaş kaybettirir. TSK'nın taşıyıcı kolonlarından olan askeri hastanelere bir de bu açıdan bakın.

Eyy! Hulusi Akar... Hala kılınızı kıpırdatmamakta ısrarlıysanız; Yağız Pars'ın fotoğraflarına bir bakın. O fotoğraflar yakanızı  hiç bırakmayacak!..

Yazarın Diğer Yazıları