Eski telefonlar

Bugün herkesin elinde türlü model, görüntülü, pusulalı ve fotoğraf, film çeken cep telefonları var... Bugünün kuşakları cep telefonlarının kıymetini bilsinler ve eski telefonlardan çektiklerimizi bir de bizlere sorsunlar!

Evlere telefon bağlatmak yıllarca süren bir beklemeye tabi idi... Piyango gibi idi... Ve telefonlar miras kalırdı; mirasçılar arasında paylaşılamazdı!

Basın mensuplarına biraz kolaylık yapılırdı ama o da bir yere kadardı. Ve sarı kart taşıyan basın mensuplarının faturalarına yüzde elli tenzilat yapılırdı.

Ama gazeteye telefonla haber yazdırmak başlı başına bir mesele idi. Ankara’dan arasanız bile  “yıldırım” ,  “acele”  konuşmalırın zamanı da  “kısıtlı”  idi. Hele taşradan gazeteye telefon ayrı bir sorundu. Erzurum’dan İstanbul’a bağlanmak için postahaneye gidip sıra bekler ve sıranız gelince, 3’üncü dakikada haberin en can alıcı yerinde  “müddetiniz dolmuştur”  denir ve çat diye kesilirdi...

O telefonlar manyetolu idi. Harekete geçirmek için kolu çevrilirdi. Aynı hat jandarma ve devlet daireleri tarafından da kullanıldığı için  “Çekil aradan jandarma”  demeye mecbur olurduk.
Ankara ve İstanbul’da telefonları çabuk bağlatmek için telefon memureleriyle önce telefonda, sonra yakın flört gerekirdi. İstanbul içinde 1930’larda otomatik çevirmeli telefonlar başlayıncaya kadar telefonları, belli yörelerdeki santral memureleri bağlardı. Bu, çoğu gayrimüslim  “matmazellerin”  hem santral hem de ikametgâh olan evlerine yılbaşında, bayramlarda hediyeler göndermek adet idi!

Ve telefon rehberleri
Her yıl telefon rehberleri yayınlanırdı. Önceleri çok ince (abone sayısı mahdut olduğu için) sonra telefon yaygınlaştıkça daha kalın olan rehberler etkili bir reklam aracı idi. Elimde biri 1929’a diğeri 1954’e ait iki eski rehber var. Bu ve aradaki telefon rehberleri bir sosyolog için aradaki sürenin toplum araştırılması hususunda kaynak olabilir. Mesela 1929’da telefon şirketi bir Fransız şirketi idi ve rehber hem Fransızca hem eski harflerle yayınlanmıştı. Bu rehberin başında  “telefon kullanma talimatı”  vardı. En can alıcı maddesi şu idi:  “Telefon gayriahlaki maksatlarla kullanılamaz ve telefonda gayriahlaki konuşulamaz.”
Bu madde nasıl uygulanırdı ve kontrol edilirdi bilmem! Şimdi internette de aynı durum var.
Telefonlar 1932’de millileştirildi PTT’ye bağlandı. Şimdi ne  “Telgraf kaldı”  Devletin elinde tek  “Posta”  kaldı. Telefon da TELEKOM oldu,  “gayrimilli oldu.”

Otomatikleşme
elefonlar otomatik yani çevirmeli olunca, ilk yayınlanan rehberde bu telefoların nasıl kullanılacağı şekilleri ile anlatılıyordu:  “Ahizeyi mandaldan kaldıracaksınız, çevir sesi gelince başparmağınızı kadrandaki ” numeronun “ deliğine sokacak ve sonuna kadar çevireceksiniz ve sonra aradığınız numeronun ikincisini çevireceksiniz...” 
Ve sanırsam o zaman telefon mumaraları alan kodu filan olmadan 5 haneli idi...


Ö Z D E Y İ Ş
Telefon kızdıklarınızın yüzlerine söyleyemeyeceklerinizi serbestçe söylemek imkânını veren bir araçtır... Ama onların size söylediklerine gereken mukabeleyi yapamamak da sizi fıtık eder!
Will ROGERS

+++++

Karagöz kolleksiyonundan
22 Temmuz ÇarŞamba 1931
Almanya buhran geçiriyor!

Almanya yatakta ateşler içerisinde, başında da Sam amca (ABD) ve şurekası bekliyor. Hacivat’la Karagöz de hazır, aralarında laflıyorlar;
Hacivat: Aman Karagözüm, Fon Alman cenaplarının işi fenalaştı müthiş buhran geçiriyor.
Karagöz: Aldırma Hacivat, o şimdiye kadar nice vartalar atlattı. Bundan da kurtulur, biz onu bırakalım da kendi işimize bakalım!
Ve altta kutu içinde bir yazı;
Halimize şükredelim!
Bulgaristanın işleri karışık, İspanyanın işleri karışık... Türkistanın, Buhara’nın işleri karışık.. Efganistanın işleri karışık.. Hele Almanyanın işlerini hiç sormayın adeta Arap saçına dönmüş.. Bütün bu karışan işlere bakınca, bizim içinde bulunduğumuz hale bin kere şükretsek yeridir.
Koca Almanya, Ötekine berikine el avuç açıyor, eğer Avrupalı Amerikalı dostlardan para alamazsa vay haline! İspanyada komünistler buğday tarlalarını çayır çayır yakıyor. Rusyada için için kazan kaynıyor. Hasılı her tarafta ortalık alt üst!
Bizim bu aralık çektiğimiz geçim sıkıntısı temeli bozulan dünyanın yanında, adeta keyf üstü murat üstü sayılır yahu!

+++++

Bir Fıkra
Kızgın Bakan

Bir yabancı iş sahibi, bir bakanın özel kaleminde beklemektedir. Bakanın odasından, bakanın çok yüksek sesle konuşması duyuluyordu. Yabancı, müdüre  “Bakan galiba çok kızgın”  der, müdür;  “Hayır İstanbul’la konuşuyor” deyince yabancı hayretle  “Niçin telefonu kullanıyor?”  der!

Yazarın Diğer Yazıları