Evladın mı var derdin var!

Kur’an-ı Kerim’de sizi malınızla ve evlatlarınızla imtihan ederiz buyurulur. Buna somut örnekler de vardır, bir yerinde kendilerine bağlar bahçeler verilenlerden söz edilir, bir gecede o servet harap olmuş bahçelere dönüştürülür. Yakup Peygamber ve oğullarını da 
bilirsiniz. 
Tayyip Bey sıtma görmemiş sesi ile her gün mitinglere koşmaya başladı gene. Aşağılama, küçümseme, istihza, alay gırla gidiyor. Kime derseniz, MHP, CHP ve şimdi de cemaat eklendi. 

***

Eskiden annelerimiz birbirlerine evlatlarından dert yanarken “amaan evladın var, derdin var” derlerdi karşılarındakileri teselli etmek için. Şimdi, yeni ve devasa bir evlat problemi ile karşı karşıyayız. Kanuna karşı korunan evlatlar, uğurlarına yasalar çıkarılan evlatlar, polislerin, hakimlerin, savcıların yerlerinin değiştirildiği evlatlar...
Türk toplumunda böyle adetler ve hevesler yoktu. Anne, babalar ve evlatlar bilinçli veya bilinçsiz Kur’an’ın Türk kültürüne yansıdığı terbiye, edep üzerine yetişirlerdi. Terbiye ve edep, çok sevimli bir söyleyiş olmasına rağmen “anneciğim ve babacığım” dan ibaret değildir. Vicdanlı olmak, merhametli olmak, doğru olmak, yalan söylememek, başkasının rızkına göz dikmemek... Çocuklar böyle faziletler ile donanırlardı. 
Çünkü, istisnaları olmak şartıyla anneler, babalar öyle yetişmişlerdi. Hazreti Ömer ile oğlunun hikayesini bilirsiniz Ömer’e üstündeki kaftanın kumaşını nereden aldığı mescitte sahabe tarafından soruluyor, o da oğlunun ganimetini kullandığını söylüyor. 
Ders, ders, ders... Alınacak şu derslere bakın... Halifeye hesap soruluyor. Siz halifeliğe özeniyordunuz, böyle halife olabilecek miydiniz? Yoksa kamu malına el koyan Maun suresinin lanetlediği Musallilerden (Namaz kılanlar) mi olacaksınız?

***

Evrakın öğütülmesine ne dersiniz Eskiden öğütme makinelerinde buğday öğütülürdü, şimdi bizimkiler saklamak istemedikleri evrakı öğütüyorlar. 
Bahçeli’nin çocuğu varmış, yokmuş sana ne? Demirel’in çocuğu varmış, yokmuş sana ne? Ecevit’in çocuğu varmış yokmuş sana ne? Bu özellikleri, onların iyi devlet adamı olmalarına engel oldu mu? Halkın malına göz diktiler mi? Servet biriktirdiler mi? Mutluluklarına halel geldi mi? Ecevit’i, Rahşan’ın yaptığı 2 bardak çay, ondan izin alarak içtiği sigara, bahçeli küçük bir ev ve bahçesindeki kediler mutlu etmeye yetiyordu. Nazmiye Hanım, zeytinyağlı sarma yapıyor diye bıyık altından gülerdik. Onların mutluluğu bu kadar mütevazı ve helal bir mutlulukmuş, işte şimdi görüyoruz. 

***

Hırsızlık serbest mi oldu?
Bir yazımın başlığı “Banka soymak serbest mi oldu?” idi. Şimdi anlaşılıyor ki hırsızlık da serbest olmuş. Bir iki ay yatar çıkarsın villalar, özel uçaklar, ayakkabı kutularında ve banyo keselerinde saklı milyon dolarlar sana kalır. Dünya tarihi böyle bir skandal görmemiştir. Yabancı basın “skandal” diyormuş da ondan skandal dedim ben de.
Eskiden annelerimiz askere giden oğullarına, hediye olmak üzere kazak, çorap örerlerdi. Şimdi anneler askere gitmeyen oğullarına ada hediye ediyorlar, ama Kur’an’ın uyarısını unutmayalım, bağlar bahçeler bir gecede perişan olabilir. 

Yazarın Diğer Yazıları