Ey cemaat titre ve aslına dön!

“Değirmenimize su taşıyorlar” diyen Başbakan’ın, partisi aleyhine açılan kapatma davasına seviniyor mu yoksa üzülüyor mu olduğunu anlamak zor. Ancak şurası bir hakikat ki, sayesinde Türkiye yeniden gerilmiş ve yeniden siyasal kriz toplumsal krize dönüşme yoluna getirilmiştir.
Başbakan ve ona destek veren çeşitli kesimlerden kimseler ile ulus ötesi güçlere bakılırsa kapatma davasında temel sorun, Türkiye’de hem milli iradenin ve hem de demokrasinin yeterince gelişmemesidir. Bazılarına göre de mesele AKP’nin dini kimlik taşımasındadır.
Türkiye’de en çok imam hatip lisesi açanlardan olduğu Süleyman Demirel’in partisini kimse  “laik düzeni yıkma”  gerekçesiyle kapatma talebinde bulunmadı. Hatta onun başbakanlığı döneminde bütün üniversitelerde türban dâhil tüm örtüler serbest olduğu halde yine kimse AP’yi sistem karşıtlığı ile suçlayarak kapatmadı.
Ne zaman ki Tayyip Erdoğan ve “dava arkadaşları”  Türkiye’de etkili olmağa başladılar, devlet din ilişkileri tersine döndü.
Pek çok parti kapatıldı.
Örtünme dini simge yerine politik simge olarak görüldü ve cezalandırıldı. Hatta anayasa mahkemesi kararıyla kamusal alanın her noktasından çekildi.
Milli Nizam, Milli Selamet ve Refah Partisi çizgisi, şimdi de AKP ile yeniden politik krize sürükleniyorsa ve dini değerler bunların siyasal dayatmaya dönüştürülmesinden dolayı zarar görüyorsa, bu arkadaşların  “demokrasiyi” ,  “milli iradeyi”  bahane etmek yerine kendilerini sorgulamaları gerekmez mi?
Gerekir!
Dahası da var: Bu arkadaşlar, dini güvenin ve anlamların içini boşalttıklarının farkında değiller mi?
İş lafa geldi mi Türkiye’nin yüzde 90’ı Müslüman, ihaleye geldi mi, Müslümanlar arasında tam bir ayrım; bizden denilen ekibe iltimas, haksız kazanç ve çıkar sağlama. Böyle durumlarda yüzde 90’ı Müslüman olan halkın yüzdesi partidaşlık ilişkisine göre değişiyor.
Sormak lazım bahse konu milli irade böyle mi istiyor?
Bir örnek daha.
Vatandaşa kömür ve yeşil kart, kendilerine gemi .
Bu da milli iradenin sonucu mu?
Kadrolaşmada durum aynı.
AKP ile bağı olmayan bir memur, işinde kariyer yapmak ve yükselmek için ne kadar çok çalışırsa çalışsın, AKP iktidar olduğu sürece asla büyük makamlara gelemeyecektir. Çünkü sözde  “Müslüman ahlaka” sahip olduğunu söyleyen arkadaşlar, buraya kendi yandaşlarını atayacaklardır.
Bu da milli iradenin ve demokrasinin gereği midir?
Soruya devam edelim: Bu davranış İslam’ın gereği midir? Türban meselesinde olabildiğince dindar ve İslami hassasiyetleri varmış gibi ortalığı velveleye veren bu arkadaşların sıra hak, hukuk, adalet, kul hakkına geldi mi birden bire İslam’ı, Allah rızasını unutup tam tersini yapıyor olmalarının izahı var mıdır acaba?
Aynı soruyu dini kisveleri kullanarak sözüm ona  “Müslüman (?)” geçinen yazar çizer takımına, gazete patronuna, her tür cemaat erbabına da soruyoruz.
Bunca adaletsizliğe, devlet malının yandaşlara ihale ile çıkar amaçlı dağıtılmasına, hazinenin kul hakkı görülmeyip gasp edilişine, vatan topraklarının satılışına, milli kaynakların heba edilişine, yabancı sermaye adı altında finansal sömürüye ve daha onlarcasına göz yumduğunuz yetmiyormuş gibi, bir de yapanları savunuyorsunuz.
İdareniz altında bulunan onlarca yayın organında, camilerde, mescitlerde, tekke ve dervişhanelerde İslam ahaliye doğruları söylemiyorsunuz. Halk rızasını, İslam’ın size verdiği dini kimliği kullanarak etkiliyor, toplumun din adamına ve dindara olan güvenini kötüye kullanarak yukarıda bir kısmını saydığım onca haksızlığı yapan AKP’ye siyasal desteğe dönüştürüyorsunuz.
Kanaat önderleri olarak toplumu yanıltıyorsunuz. Sayenizde dini kimlikli basına, kanaat önderlerine, aydın geçinen takıma güven kalmamıştır.
Artık sizin ne  “elinizden” ne de  “dilinizden emin”iz. Ve  “haksızlık karşısında sadece susmuyor”  aynı zamanda haksızlığı yaşatmak için  “milli irade” ,  “halkın reyi” gibi özde doğru ve fakat sayenizde yanıltılmış kitleleri işaret eden durumu gerekçe göstererek, tüm deformasyonların kaynağı olan AKP’ye siyasal haklılık üretmeye çalışmanız ise çok daha garip.
AKP’ye kapatma davası açılınca  “milli irade, demokrasi”  gibi güzel sözlerden bahsediliyor. Kavramı olabildiğince yozlaştırarak içini boşaltanlar, bugün her cepheden o kavramlara sarılıyor.
Ey cemaat titre ve aslına dön!

Yazarın Diğer Yazıları