"Ezeli Kürt sorunu", "ebedi" mi?

1957de Amerika’da yayınlanan  “Türkiye ve Dünya”  kitabımda, sadece üç satırla,  “Yeniden canlandırılacak Kürt Milliyetçiliği sorununun dikkatle izlenmesi gerekeceğinden”  diye söz etmişim... O paragrafta,  “Kürt Milliyetçiliğini” tahrik eden, Sovyetler Birliği! O sırada da,  “stratejik müttefikimiz” Amerika Birleşik Devletleri!
Meğer ne kadar yanılmışım. Aslında bu sorun konjonktürel  “sadece bir ihtimal” değilmiş. 19. Yüzyıldan beri, Türklüğü bölmek için kullanılagelmiş  “Büyük Oyun” un parçası! Bu  “oyunun” bir yerinde Amerika da var... 1896 ABD kayıtlarında  “Büyük Kürdistan”  haritası var! Sovyetler Birliği Kürtleri destekledi ama  “şimdilik” , ortada yok. İngiltere, ajanları vasıtasıyla 1920-1930’larda Kürtleri, aynı maksatlarla tahrik ettiler.  “Sevr dayatmasının” , amacı da bu idi!

Ezeli-ebedi tehlike

“Kürt sorunu”, Türkiye’yi tehdit eden  “ezeli”  bir tehlike. Ama  “ilelebet”  kalacak ve T.C.’nin,  “ilelebet yaşamasına” engel olacak mı? 2008 yılına girerken T.C. ve Türk milleti için, en hayati sorun bu!
Şu sıradaki gelişmelere - konjonktüre- bazı aydınlara, yazarlara ve AKP iktidarının yeni  “yaklaşımlarına”  bakarsanız  son zamanlara kadar şiddetle karşı çıktıkları  “sınır ötesi operasyon”, TCK 221 maddesinin genişletilmesiyle  “anana-babana dön”  harekâtının yolunu açmış, Talabani, Barzani ve ABD sayesinde de PKK “bitirilmiştir” !  “Barışçı çözümün” tam sırasıdır... Operasyon artık fazla genişletilmemeli,  “aşırı” güç kullanılmamalıdır! DTP’nin, dağa çıkacağına Meclis’te bulunması, demokratik çözümü gerçekleştirecek, ABD-AB aracılığıyla, Talabani ve Barzani, Cumhurbaşkanının itiraf ettiği gibi Ankara’ya davet edilerek,  “diplomatik çözüm” de sağlanacaktır!
Kısacası bu da “operasyona”  cambaza bakar gibi bakmak ama “malı” T.C.’yi götürmek oyunu!
Bu yaklaşımların “Kürt -Güneydoğu” sorununun tarihi ve yabancıların tahrikleriyle bağlantılı, sebepleri bilinmez ve bilinmek istenmezse ne kadar yüzeysel ve aymazca olduğu ortada iken ve bugünkü gelişmeler, APO’nun İmralı’dan, DTP’lilerin,  “Türkiye”  Büyük Millet Meclisinde T.C. Üniter Devletine meydan okumaları, artan pervasızlıkla devam ederken, “çözüm”  önerileri adeta  “ihanet” boyutlarına varıyor. Düşmanlar, bölücüler, içerideki bu gaflete bakarak pervasızlılıklarını,  arttırıyorlar!

İkinci Cumhuriyet
Bazı  “aydın”  yazarlar, Altan kardeşlerin  “Birinci Cumhuriyet sona ermiştir, sıra İkinci Cumhuriyete gelmiştir”  söylemlerine de katılmaya başladılar... Adeta, hararetle özlenen  “2. Cumhuriyetin” kurulması ve Atatürk Cumhuriyetinin, kendi deyimleriyle  “tarihin raflarına” kaldırılmasıyla, AB ve ABD’nin istedikleri, DTP milletvekillerinin açıkça söyledikleri gibi  “özerklik”  verilmesi ve eyalet sistemiyle,  “Kürt sorunu” çözülecek ve Türkler, tıpkı Sevr’de istendiği gibi, ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi’ne ve  “Kan bağları”  haritasına göre, alt kimlik -Türk unsur- Anadolu’nun bir köşesine sıkıştırılacak! Ve bunun sonucunda, Türkiye’nin doğusu  “Büyük Kürdistan’ın”  parçası olacak... Başka bir boyut ve tehlike de, Kürtlerin artan nüfuslarıyla Batıya da sahip çıkmaları ve  “Büyük Kürdistan” ın açık denize kavuşması. Kısacası  “Kürdistan” ,  “Büyük Kürdistan Devleti” olacak Türkiye  “Küçük 2. Cumhuriyet”  olacak!
Başbakan  “Türkü alt kimlik”  saymak  “Türkiye Türklerindir” demek yanlıştır ve  “eyalet sistemi de tartışılmalıdır”  sözleriyle bu kapıyı resmen açmadı mı? Ruşen Çakır’ın Vatan gazetesinde Recep Tayyip Erdoğan’ın 16 yıl önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken verdiği  “Kürt Raporu” ndaki önerileri, şimdi Başbakan olunca birden değişti mi? Bunlar böyleyken düşmanlara ne hacet!
Türkiye’nin kaderi böylece, ABD ve AB yardımıyla tayin edilmekte!   “Tatbikat”  açıkça gösteriyor. Bu konularda ABD ile Hükümet arasında yazılı tutanak olmasa da, gene Erdoğan’ın deyimiyle, “mahrem”  bir mutabakat olduğu anlaşılıyor!
 Erdoğan, ’Bu değerlendirmeler hiç şık değil, çok çirkin, çok alçakça... Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, bir şeyler vermek karşılığı böyle bir işbirliğine girecek kadar şerefsiz değildir’ dedi. Ben de, bir T.C. Başbakanının öyle olamayacağına inanmak isterim!  Evet, 2008 yılına girerken hayati sorun, Türklüğe karşı ezeli ve ebedi tehditler karşısında “Atatürk Cumhuriyetinin”  ilelebet payidar olup olmayacağı!  Bu yılın başında daha iyimser bir yazı yazmayı,isterdim. Bu bağlamda, 2008 yılında gaflete ve ihanete ve yeni düşman istilasına, bir şekilde son verileceği ve T.C.’nin kurtarılacağı umuduyla, okuyucularımın yeni yılını kutlarım. Türklüğün tarihinde en umutsuz, en karanlık günler aydınlığın habercisi, olmuştur! 

Yazarın Diğer Yazıları