Ezeli rekabet ebedi düşmanlık!

Aslında bu sözün kullanılan hali "Ezeli rekabet ebedi dostluk" Günümüz futbol iklimine bakarsak ve klişelerden kurtulursak doğru olanın ebedi bir dostluğun ortada olmadığıdır.

2024-2025 sezonunda ne Galatasaray'ın ne de Fenerbahçe'nin bu ebedi olan dostluktan haberi yok. Aslında uzun zamandır yok. Ama bu durum bu sezon baya değişti. Artık Galatasaray bir maçın ardından Fenerbahçe'yi Fenerbahçe ise bir maçın ardından Galatasaray'ı konuşuyor.

Birbirlerine rakip olmadıkları maçtan sonra bile birbirlerini konuşuyorlar. ‘Senin oyuncun bunu yaptı kart görmedi’, ‘şunu yaptı penaltı aldı, almadı’, ‘böyle yaptı kırmızı kart görmedi’, ‘teknik adamın şunu söyledi ceza almadı’ vs. Bu biraz çocukların "Benim babam senin babanı döver" diyerek söyledikleri çocukça laflara benziyor. Bu sezon iki takım kantarın topuzunu kaçırdı. Edirne'nin ötesine gittiğimizde uzun zamandır Avrupa başarısı yakalayamayan Türk takımları maalesef kendi aralarında birbirlerini yemekle meşgul.

"Annemizin Ligi'nde" çöplüğün horozunun hangisi olduğunu belli etmek için nafile bir çaba içinde hem Galatasaray hem Fenerbahçe.

Her maç sonu hakem hocaları ve eski oyuncular bu iki takımın maçlarını didik didik edip analiz kasıyorlar. Bazen söz birliği yapmış gibi bazen de ayrı kararlarla gündemi belirliyorlar. Türk futbolunun geleceği için altyapılara genç oyunculara yatırım yapılması beklenirken bizim topraklarımızda Galatasaray - Fenerbahçe kavgası futbolu özetliyor. Özellikle bu sezon oyuncular ve teknik adamlarla beraber işin içine yöneticilerinde girmesiyle seyreyle cümbüşü. Maç sonu mikrofonlara konuşan yöneticiler Türk hakemlerinden memnun değil. Türk VAR hakemlerinden de memnun değil. Yabancı VAR hakemleri futbolumuza sihirli değnek değdirecek ve sıfır hatayla herkesi memnun edecek umuduyla geldi. Sonuç mu? Aynı! Yabancı VAR hakemleri de tüm eleştirilerden nasibini aldı.

Artık futbolda tartışmalı pozisyonlar, penaltılar, kırmızı, sarı kartlar her şeyin önüne geçti. Bir arapsaçı gibi oynanan futbolun bulunduğu bu kaotik ortamda gelişme beklemek elbette imkânsız. Türk futbolunun hem milli takım hem kulüp futbolu bazında kan kaybettiği son yıllarda bir de bu bitmek bilmeyen tartışmalar tuz biber oldu. Üç büyüklerin parsellediği futbolda kimseyi memnun etmek mümkün değil. Robotların maç yönettiği otomatik bir sistem bile olsa makinaların hata yaptığını, aslında kararın farklı olması gerektiğini söyleyecekler çıkacaktır. Çıtayı yükseltmenin güç olduğu Türk futbolu tartışmalarla boğuşacak imajını bozmayı sürdürüyor.

Yazının başında dediğim gibi "sözde" dostluk hiçbir zaman gerçeğe dönüşmüyor. Artık yöneticiler bile söyledikleri laflarla birbirini bir kaşık suda boğacak durumdalar. Bir şampiyonluğun futbolu katletmeye, futbolu feda etmeye geldiği noktada geleceğe umutla bakmak pek mümkün değil. Türk futbolu irtifa kaybediyor. Sahada oynanan oyun kalitesinin düştüğü çenelerin sahadaki ayaklardan daha çok çalıştığı ortamda kendimizi dev aynasında görmeye devam ediyoruz. Biz en iyiyiz, rakibimiz yok, kimse karşımıza çıkamaz, tekiz.

Güncel tabirle "yersen!"

Yazarın Diğer Yazıları