Facia "geliyorum" der!

Dört ay önce Çorlu'da tren kazası meydana gelip 25 insanımız bu kazada can verdiğinde, 14 yıl önce yaşanan Pamukova'daki tren kazasına vurgu yaparak "14 yılın ardından değişen bir şeyler olmalı. Pamukova'daki 10 yıl süren yargılama sonucu oluşan cezasızlığın önüne geçilmeli. Toplumun yüreğini yakan böyle elim bir olayda yargılama süreci hızlı işlemeli" diye yazmıştım. 4 ay geçti… Halen Çorlu'daki tren kazası hakkında bir iddianame dahi hazırlanabilmiş değil…

Bu kadar ucuz mu insanların hayatları, bu kadar mı değersiz?

Anayasa Mahkemesi (AYM), 14 yıl önceki Pamukova tren kazası için henüz geçtiğimiz hafta, kazanın "yaşam hakkı ihlali" olduğuna vurgu yaparak, ölenlerin yakınlarına 30 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti ve kararında "Meydana gelen olayda ölen ve yaralananların fazlalığı nedeniyle ölenlerin yakınları ile yaralıların ifadelerinin tespitinin uzun zaman alması anlaşılabilir bir durum olmakla birlikte, soruşturmadaki hiçbir unsur yargılamanın bu denli uzamasını ve henüz sonuçlandırılmamasını haklı kılmamaktadır. Bu sebeple başvurucuların yakınlarını ölümüyle ilgili soruşturmanın makul süratle yürütüldüğünün söylenemeyeceği kanaatine varılmıştır" ifadelerine yer verdi.

Bunun yanı sıra, AYM, "Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin usule ilişkin yönü doğal olmayan her ölüm olayını tüm yönleriyle ortaya konmasını ve sorumlu kişilerin belirlenmesine imkân tanıyan bağımsız bir soruşturma yürütülmesini gerektirmektedir" diyerek; yalnızca Pamukova'daki kazanın değil, peşi sıra gelebilecek tüm kazalar için de sorumluların tespitinde olayı tüm yönleriyle ortaya koyan bağımsız bir soruşturmanın gerekliliğini vurguladı.

Türkiye'deki tren kazaları

Tren kazalarında, AB ortalaması yüzde 0.3 iken, bizde yüzde 2.8!

Son 15 yıldaki şu tabloya bir bakalım…

Temmuz 2004. Pamukova'da meydana gelen tren kazası sonucu, 41 yitirilen can, yüze yakın yaralı. Madden ve manen bedende açılan yüzlerce yara… Sebep? Rayların hızlı trene göre döşenmemesi… Raylarda güçlendirme yapılmaması… Özetle, rayların rutin kontrolündeki ihmalkârlık…

Ağustos 2004. Başkent Ekspresi ve Adapazarı Ekspresinin çarpışması sonucu, 8 kişi öldü, 88 kişi yaralandı.

Ocak 2008. Pamukkale Ekspresinin raydan çıması sonucu 9 kişi hayatını kaybetti, 37 kişi yaralandı. Kazaya sebep, ray birleşim noktasındaki çatlaktı… Malzeme hatalıydı ve kontrollerde tespit edilememişti…

Ağustos 2009. Bilecik'te bir trenin hemzemin geçitte iş makinasına çapmasıyla meydana gelen kazada 5 can kaybı yaşandı.

Temmuz 2018. Çorlu'da meydana gelen tren kazası sonucu 25 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı. Uzmanlar, sebebi, teknik açıdan uygun şekilde yapılmayan dolgu üzerine yapılan rayların altının, toprak kayması sonucu boşalması olarak açıkladı… Rayların sefer için uygunluğu, yine kontrol edilmemişti…

Ve Aralık 2018. Ankara'da meydana gelen tren kazası sonucu 9 kişi hayatını kaybetti ve pek çok kişi yaralandı. Bu sefer de kaza yapan trenin, başka bir trene çarparak kaza yapmasını otomatik olarak engelleyen sistemi işleten sinyalizasyona sahip olmadığı öğrenildi…

Sinyalizasyon, trenlerin aynı hatta kafa kafaya gelmelerine engel olan bir sistem ve eğer bu sistem Ankara'daki trende olsaydı, makinist, o yöne girmemesi için onu uyaran kırmızı ışıkları görecekti. Velev ki görmedi, sistem sayesinde tren yine de kendiliğinden duracaktı… Daha da önemlisi, kazada yitirilen 9 can, bugün hala hayatta olacak; ailelerinin yakınlarının yüreği yanmayacak, çocukları yetim/ öksüz kalmayacaktı...

Birileri görevini layıkıyla yapmadı, bunun bedelini ise başka birileri canı ile ödedi…

Devlet, pozitif yükümlülüğü çerçevesinde, bu tür tüm kazalarda olması gerektiği gibi, Ankara'da yaşanan facia için de her boyutuyla ve derhal şeffaf bir soruşturma başlatmalı.

Ankara'da, Çorlu'da ve davaları süre gelen diğer bu tür tüm facialarda, her şeyden önemlisi, hangi kademede olursa olsun ihmali bulunanların tespit edilmesi.

Bu hususta ise, devletin askıya alınamayacak iki yükümlülüğü var:

1- Etkili soruşturma yapmak.

2- Kasıt veya ihmali bulunanları tespit ederek cezasızlığın önüne geçmek.

Pazar Okuması:

Ülkenin yeni hükümet sisteminin Latin Amerika'da uygulanan başkanlık sistemlerinden bazılarına olan büyük benzerliği nedeniyle, Latin Amerika şu sıralar radarımda… Her şeyden önce, temeline, tarihine inmek; ülkelerin sosyo-kültürel, ekonomik, politik geçmişine inmek gerek düşüncesiyle okuduğum John Charles Chasteen'nin "Latin Amerika Tarihi" kitabını yeni bitirdim. Başkanlık sistemini, parlamenter sistemle yoğurarak uygulayabilen ülkelerin de yer aldığı bu kıtanın tarihine bir bakın derim, ilginizi çekebilir…

Yazarın Diğer Yazıları