Merkez Bankası Perşembe günü 250 baz puanlık bir faiz indirimi daha yaptı.
Bana göre bu faiz indirimi de usulden öylesine sadece politikacıların dahası Saray’ın gönlünü hoş etmekten başka bir şey değildi.
Yani özetle, Merkez Bankası son 2 ayda 500 baz puanlık faiz indirimi ile sadece Saray’ın gönlünü hoş etti.
Bunun reel ekonomiye hiçbir katkısı olmayacaktır.
Bu sanayinin daha ucuz kredi almasına etki etmeyecektir.
Bu kredi çekmiş vatandaşın daha düşük faizle yapılandırma yapmasına yol açmayacak.
Çünkü Merkez Bankası’nın bu yaptığı faiz indirimi gerçekçi değil.
Gerçekçi olup olumlu etkilerini görmek için enflasyonun düşmesi gerekiyor.
Enflasyon riski halen çok yüksek. Öyle ise indirilen bu faiz indiriminin kimseye faydası olmayacak.
Şimdi şöyle bir tartışma var:
Merkez Bankası bundan sonraki her toplantısında faiz indirecek.
Elbette bu fazlasıyla ütopik bir beklenti.
Gerek Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, gerekse diğer üyelerin dikkat çektiği bir nokta var:
Enflasyon düştükçe faiz indirilecek.
Yani diyor ki; faizin gerçek anlamda düşmesi için enflasyonun düşmesi lazım.
O halde kimse döngüsel bir faiz indirimi beklemesin.
Her an inmeyen bir faizin de kimseye hayrı olmaz.
Ayrıca Merkez Bankası sürekli olarak parasal sıkılaştırma politikası uyguluyor.
Yani para bolluğu olmadığı sürece faiz indirmenin kimseye bir hayrı olmayacak.
Geldik en kritik soruya:
Enflasyon düşecek mi?
Fakir fukaranın boğazından keserek bu enflasyonu düşüremezsiniz. Enflasyonu düşürmek için para harcayanın yakasına yapışmanız gerek. Yani lüks içinde yaşayan 16 milyondan vergi almanız lazım. Yoksa açlık sınırında yaşayan emekli ve asgari ücretlinin boğazını sıkarak enflasyonu düşüremezsiniz.
Siz bugüne kadar zenginden vergi alınacağına dair hiçbir işaret gördünüz mü?
Elbette hayır!
O halde yüksek faize ve enflasyona devam!
