Faiz-kur-enflasyon "şer üçgeni"ni inatlaşma çözmez!

 

İMF 2021 Dünya Ekonomik Görünümü Güncelleme raporunu yayınlandı. Tahminler 2021'de dünyanın pandemi sürecinden çıkacağı varsayılarak hazırlanmış. Büyüme oranları, dünya ortalamasında yüzde 5,5, gelişmiş ekonomilerinde yüzde 4,3 ve gelişmekte olan ülkeler -yükselen ekonomilerde- ise, 6,3 olarak tahmin ediliyor. Türkiye'nin ise, yüzde 6 büyüyeceği ve enflasyonun da (TÜFE) yüzde 11,9 olacağı öngörülüyor.

 

Büyüme tek başına ne kalkınmayı sağlıyor, ne de ekonomik istikrarı düzeltebiliyor. Bir ekonomide önemli olan mevcut kaynakların en verimli şekilde kullanılmasıdır. Kaynaklar yanlış kullanıldığında da büyüme olur.

İki örnek vereyim... Eski bir binayı yıkarsan büyüme artar. Çünkü binanın yıkımında işçi ve makine çalışır, ücret ödenir. Bu yolla katma değer yaratmış olursun. Büyümeye katkı yapar. Ama aynı zamanda servet kaybı olur.

Devlet 100 lira maliyeti olan bir yatırımı 3 katı fiyatına yaptırırsa, büyümeye katkı da aynı şekilde artar ve fakat fırsat maliyeti çok yüksek olduğu için hem kaynaklar yanlış kullanılmış olur, hem de başka yatırımlar için elde kaynak kalmaz.

Bir başka örnek harcamalara göre, GSYH hesabında bir çalışanın her ay maaşının yarısı ile uyuşturucu aldığını düşünelim. Maaşının tamamı GSYH hesabına girer.

İMF bizde 2021 yılında enflasyonun yüzde 11,9 olacağını tahmin ediyor. Ama aynı zamanda da kırılganlığın arttığını da söylüyor. Kırılganlığın yüksek olduğu ve üstelikte bizim gibi plan- programı olmayan bir ekonomide, enflasyon tahmini yapmak zordur. Kurların artacağını önceden aşağı yukarı herkes bilir ve fakat 2018 kur şokunu bir yıl öncesinden bilemezdiniz. Kur riski bugün dünden daha yüksektir.

İMF'ye göre; enflasyon yüksek, sermaye çıkışları var, MB rezerveleri swap dışında eksidedir, cari açık devam ediyor 2021'de cari açık / GSYH oranı yüzde 3,5 olacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanının, faiz konusunda diretmesi kırılganlığı artırıyor. 2020'deki kur artışına, MB'nın faizlerde inatlaşması sebep oldu. Kur artışları kendinden fazlasıyla maliyetlere ve enflasyona yansıyor.

Öte yandan Cumhurbaşkanı yine ''2021 reformlar yılı olacak; faiz, kur, enflasyon şer üçgenini kıracağız'' diyor. Daha önce de iş adamlarına ''herkes bir işçi alsın, işsizlik çözülür'' demişti. İşsizlik tırmandı.

Piyasa ekonomisi emir ve komuta ile yürümüyor. Önce hastalığı teşhis etmek gerekir. Hastalık kriz değil, krizden daha ağır, kırılganlığın, yoksulluğun ve işsizliğin tırmanmasıdır.

Hukuk ve demokrasi altyapısı sağlanmadan, yasalara süreklilik kazandırmadan güven sorunu, kırılganlık önlenemez. Doğrudan yatırım sermayesi gelmez.

Kısa ve orta vadede, dalgalı kur politikası devam ederse, üretimin ithalata bağımlılığı devam ederse, Merkez Bankası'na müdahale devam ederse, döviz ve kur istikrarı sağlanmaz. Reformlarla bu politikaları  değiştirmek demektir.

Orta ve uzun vadede, parlamenter sisteme geçmeden, bütçeye denetim getirmeden, özel ve kamu işbirliği projelerini kaldırmadan, işsize para yerine iş dağıtmadan, devletin saraylar, uçaklar ve Mercedesler hevesi bitmeden, devleti kurumsal devlete çevirmeden, ekonomik istikrar gelmez.

İktisat politikalarını, çıkış yolunu, herkes öneriyor, her nedense bunları bir tek hükümet açıklamıyor. Sorunların şer üçgeni olduğunu da yine  herkes biliyor. Çünkü bunların zararını yaşıyor. Ama kimse bu şer üçgenin

Yazarın Diğer Yazıları