Gene oyuna getirildik. Nereden biliyorum: Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamalarından.

Ne diyor: "ABD ve Rusya verdikleri sözde durmadı."

Yani?

PKK/PYD uzantıları tam olarak çekilmedi.

Öyle ise ABD'lilerle 120 saat, Ruslarla 150 saatlik anlaşmaların sebebi neydi?

Çok basit: Türkiye'yi durdurmak ve istediklerini yapmasına izin vermemek. Bunu önce demeç verip itiraz ederek denediler. Sonra baktılar ki iş ciddi ve Türkiye sınırdan içeri giriyor, Türkiye'yi durduracak başka bir yöntem denediler. "Anlaşalım, teröristleri biz çıkaralım, 30 km. aşağı gönderelim sen de dur" dediler.

Çıktı mı peki?

Kısmen evet, ama olması gerektiği gibi değil. Bunu devletimizin resmi ağızları söylüyor.

Öyle ise?

Sonuç belli gene aldatıldık.

Gene kandırıldık.

N'olacak şimdi?

Belli değil mi?

Herkes uydurma isimli teröristle Suriye'nin kuzeyinde yeni bir oluşum peşinde olduğuna göre olacaklar belli..

ABD, Suriye'den çekildikten sonra tekrar geri dönüp petrol kuyularının başında ne arıyor? Buralara neden el koyuyor? Çünkü o petrollerin bir kısmını tıpkı Barzani yönetiminde olduğu gibi yeni oluşturacağı Suriye özerk bölgesindekilere verecek. Hatta bugünden başladı bile. Yeni oluşumun masraflarını yine Suriye topraklarından çıkan ABD'nin kontrolündeki petrolle karşılıyor. Türkiye'deki yönetim "Kürt oluşumunu engelledik" diyor ama, gelişmeler öyle söylemiyor. Gelecekte içimizi rahatlatacak hiçbir şey göremiyoruz.

Hatta içinde bulunduğumuz, siyasi ve ekonomik tablo elimizi zayıflatıyor.

Cumhurbaşkanı ve ailesinin mal varlığı ile ilgili gelişmelerin bir siyasi şantaja dönüşmeyeceğini kim iddia edebilir?

ABD her yolu dener mi, evet dener..

***

ARINÇ'IN MESAJLARI

Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu üyesi birinin bizzat Cumhurbaşkanı'nın imzaladığı kararnameye laf edecek kadar aklını yitirmediğini herkesin bilmesi lazım.

Öyle değil mi?

Devletin bir işleyişi var ve bürokrasinin de bir hiyerarşisi var.

Bu durumda ağanın lafının üstüne kim konuşabilir?

Hiç kimse.

Peki nasıl konuştu?

Çok basit.

Demek ki birileri tartışılsın istiyor?

Neden istiyor?

Çünkü toplumun nabzını ölçecek ve yeni bir açılım yapacak olabilir?

Ne gibi bir açılım?

FETÖ gibi.

Allah Allah!.. Bunu da nereden çıkarıyorum değil mi?

Ortamdan... Gelişmelerden...

Uluslararası tehditlerden.

Serbest bırakılan FETÖ'cülerden. Hem de üst üste. Üstelik de katmerli olanların teker teker sokağa atıldığı görülüyor.

Ahmet Altan kimdir?

Basın ahlak ilkelerini ters yüz ederek yönettiği gazeteyi tetikçi olarak kullanan ve kamuoyunu, devlet kurumlarını, hatta devleti yanlış yönlendirerek, toplumsal travmaya sebep olan biri. Darbeye yol açan gazetecilik örneklerini onda gördük.

Yaptığı işin teknik adı, toplum mühendisliğiydi.

Başardı mı?

Evet başardı.

Darbe teşebbüsü oldu, bunun sonunda parlamenter sistem gitti, yerine partili Cumhurbaşkanlığı sistemi geldi.

Bekleyelim görelim.

Belki de yanılmaktayız…

Kim bilir.