"FETÖCÜ" iddiasına cevap

"FETÖCÜ" iddiasına cevap
Neredesin ey akıl

Sevgili okurlar, dün dünyanın en komik iddiasına tanık oldum.

Vay canına!

Nasıl bir ülkede yaşıyoruz, Tanrım?

SÖZCÜ, FETÖ'cü imiş!

Kulaklarıma inanamadım bir an! İster istemez acı acı tebessüm ettim! Sizin de güldüğünüzü duyar gibiyim!

SÖZCÜ ile FETÖ'yü ilişkilendirmek, dünyanın en usta komedi yazarlarının bile aklına gelmez!

Fakat burası Türkiye! Garabetin her türlüsü olabiliyor maalesef!

Ben 60 yıla yakın bir süredir bu mesleğin içindeyim. Gazeteciliğe adım attığım ilk gün de Atatürkçü ve Cumhuriyetçi idim, bugün de öyle...

SÖZCÜ yazarlarını hepiniz tanıyorsunuz. Tartışmasız, ülkenin en önde gelen Atatürkçüleri arasında yer alırlar.

...Ve FETO denilen o muzır kişi, yıllardır SÖZCÜ aleyhine dava üstüne dava açmış, SÖZCÜ'nün yönetici ve yazarlarının cezalandırılmasını istemiştir.

FETÖ'nün ipliğini pazara çıkaranların başında SÖZCÜ ve yazarları geliyor... Buna rağmen, SÖZCÜ'nün FETÖ'cü olduğunu iddia eden çok garip birtakım kişiler var!

Tanrım, sen bu insanlara akıl, fikir, mantık ve de vicdan nasip eyle! Amin!

Rahmi Turan Sözcü

******

  

Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığında buluştular

-------

(...) aslında bir birinden epey uzak gibi görünen, ancak konu Cumhuriye'te, büyük devrimci Mustafa Kemal'e, Kurtuluş Savaşı'na, Aydınlanma Devrimi'ne geldiğinde, içlerindeki zifti aynı kaba kusmaktan bir an bile geri durmayan iki kerameti kendinden menkul "tarihçi" muhteremden söz edeceğim sizlere bugün...

Biri Kadir Mısıroğlu... Onu kafasından hiç çıkarmadığı "fes" nedeniyle anımsarsınız çoğunlukla(...) Azılı bir Atatürk ve Cumhuriyet düşmanıdır; elinde "belge" diye salladığı kağıt parçalarıyla ipe sapa gelmez iddialar öne sürer, küfür eder, hakaretler yağdırır... Ancak bugüne dek "ispat" adına ortaya koyduğu tek bir delil bile yoktur, olması da mümkün değildir zaten!..

Diğeri ise Ayşe Hür... Ortalama tarih bilgisi, ortaokul kitaplarındaki "sade suya tirit" bilgilerin bile epey gerisinde olan bu "liberal tarihçi" kartvizitli muhterem yakın tarihe öylesine düşmandır ki, hani elinde olsa tarihi oturup yeniden yazmaya pek heveslidir!.. Ancak pek tiksindiği "Resmi Tarih" ile ilgili, onu yerle yeksan(!) edecek bir belge, bir kaynak sorsanız alacağınız yanıt "???!!!" olacaktır... Ben bu deneyimi, bu hanımefendiyle televizyon ekranında yaşadım; hem çok güldüm hem de içim burkuldu.

Ümit Zileli Korkusuz

******

Tartışmalı adalet!

------

Adli yıl cübbeli, alkışlı, ön iliklemeli açıldı. CHP Lideri Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı'na seslenerek açılışı şöyle yorumladı:

"Siz adli yılı açtınız, güzel. Bir de kalkıp siyasi konuşma yapıyorsunuz. Açıkça belli alanları suç kapsamında değerlendiriyorsunuz. Ne demektir bu? 'Sevgili hakimler, ben size söylüyorum. Kararı böyle vereceksiniz' demektir. Tam bir yüz karası toplantıdır bu..."

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cerit konuşmasında FETÖ tehlikesini anlattı:

"... O dönemde FETÖ/PDY terör örgütü tarafından sahte belge ve dijital delil üretilmiş, gizli tanıklık, yasadışı dinleme ve yasa dışı teknik takip gibi koruma tedbirleri aracılığıyla hukuk bir silah gibi kullanılmış, Emniyet ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta kademesi adeta diri diri toprağa gömülmüş, boşalan kadrolara da sözkonusu darbe girişimini gerçekleştiren terör örgütü militanları yerleştirilmiştir."

Bir avukat dostumuz ekran başında konuşmayı izlerken soruyor:

- Sayın Yargıtay Başkanı ve onu alkışlayan yüksek yargıçlar...

FETÖ/PDY terör örgütü hukuku bu kadar katleder ve terörize ederken o sırada sizler ne yapıyordunuz? Hukuka, mesleğinize ve kendinize saygı adına bu katliama karşı mı çıktınız yoksa aman başıma bir şey gelmesin diyerek susup oturdunuz mu? Eğer sizler hukuka sahip çıksaydınız FETÖ/PDY bu kadar pervasız olabilir, bu denli hukuk katliamı yapabilir miydi?"

Melih Aşık Milliyet

*****

İstifa ve kumpas

------

(...) Halkın can ve mal güvenliğinin "her şart altında" sağlanamadığı bir ülkede önce İçişleri Bakanlığı, valiler ve genelde Hükümet sorumlu tutulur.

Türkiye'de istifa mekanizmasının "başımıza gelen her şeyden sonra" hâlâ çalıştırılmaması, hatası görülenlerin istifasının istenmemesi, hesap vermek üzere yargı karşısına çıkarılmamaları benzer yanlışların devamına sebep oldu.

***

İki örnek verelim:

Birincisi FETÖ'nün kumpaslarına hedef olarak cezaevinde yıllarını kaybeden, sağlığı ağır şekilde bozulan, aileleri yıllarca sıkıntı yaşayan, onurlarıyla oynanan generaller, amiraller, subaylar...

Bu askerlerin yaşadıkları ve anlattıkları; Öncelikle Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in ve hatta mevcut Başkan Hulusi Akar'ın sorgulanmasını gerektirir.

Necdet Özel "kendisine açıkça FETÖ üyesi askerlerin isimleri bildirilmesine rağmen" onların terfisini sağlarken, ihbarları yapan general ve amiraller için suç duyurusu yapılmış ve cezalandırılmışlar.

Hulusi Akar da "hakkında kendisine ihbar yapılan bazı isimler"in terfisini sağlamış.

Özel'in darbe girişimi sonrasında, yaptığı hataları itiraf ederek "Halk hepimizi affetsin" demesi bu hataların ülkeye ve masum insanlara verdiği zararı yok edecek mi?

***

Genelkurmay bu hatayı yaptıysa Hükümet'in görmesi gerekmez miydi?

Balyoz ve Ergenekon davaları "FETÖ kumpası" ise "Bu iddialar doğruymuş gibi" imalı konuşmalar yaparak yargıyı etkileyen Hilmi Özkök, Aytaç Yalman ve siyasiler, TV'lerde "FETÖ'yü ve kumpasını destekleyen isimler" neden soruşturulmuyor?

Genelkurmay Eski Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın "Tek başıma yazdım" dediği ve bugün hâlâ "muhtıra olarak söz edilen" 27 Nisan olayı neden soruşturmaya dahil değil?

15 Temmuz gecesinin detayları nelerdir, siyasi uzantıları kimlerdir?

MİT istihbaratı zamanında verdiği halde neden önlem alınmamıştır, alınsa o geceki ölümler önlenemez miydi?

Bu soruların cevapları net ve dürüst şekilde ortaya çıkarılmadıkça hukuk hakkıyla uygulanmıyor demektir.

Güngör Mengi Vatan

******

"Arınma" sürecinde komuta heyetine düşen

------

... biliniyor ki, bu kumpas davaları nedeniyle emekliye ayrılan general ve amiraller daha üst görevler üstlenecek, komutanlık yolları açık askerlerdi. Albayların çoğu da parlak sicile sahip general ve amiral adaylarıydı. Bu kadro kumpas davalarıyla tasfiye edilerek TSK'da bir kademe ortadan kaldırılmış ve FETÖ mensuplarına yol açılmış oldu.  Bu durum halen daha düşük rütbede saklanan FETÖ mensupları için terfi ve komutanlık açısından hâlâ yükselme ihtimalini de barındırıyor.

Bu ihtimali ortadan kaldırmanın garantili yollarından biri Fetullahçı olmadığı kesin olan bu kademeyi yeniden TSK'ya kazandırmaktır.

TSK dışına çıkarılmış olan bu kademeden yaş ve rütbe açısından uygun olanlar arasında istekli olanlar varsa, kendi devrelerinin ulaştığı rütbelerden geri alınmaları uygun bir çözüm olur.

 Bu daha küçük rütbelerdeyken veya Harp Okulu öğrencisiyken yine FETÖ kumpasıyla TSK'dan atılanlar için de geçerlidir.

Böyle bir uygulama hem TSK'yı güçlendirecek hem kendini gizlemeyi başarmış daha küçük rütbelerdeki FETÖ mensuplarının yükselmesini önleyecek hem de TSK'ya zaman kazandırarak daha titiz bir araştırma-inceleme yapılmasına olanak sağlayacaktır.

Fikret Bila Hürriyet

******

Tasfiye dalgası yandaş medyayı da vurdu; istifası duyulur duyulmaz "paralel" diye etiketlendi...

-----

Serdar Arseven'den "şüpheli" veda

-----

Cuma dergisinin doğduğu 1989 yılından bu yana birlikte olduğumuz "Akit ailesi"ndeki mesai arkadaşlarımdan bugün ayrılıyorum.

(...)

 Hasan Abi'nin yokluğuna alışmak bir yana, bıraktığı boşluk her geçen gün büyüyor.

Bazı dostlarımın dikkatinden kaçmamış; onunla birlikte en fazla çalışanlar arasında yer aldığım halde, son bir kez gazeteye getirildiğinde, o öyle cansız yatıyorken, niceleri kürsüden duygularını dile getirdi de, ben konuşmadım.

Konuşamadım.

Sustum.

O günden sonra da Akit'e bir türlü motive olamadım.

(...)

Kader böyleymiş ve ayrılık bugüneymiş.

Hayırlısını biz bilemeyiz, ancak Allah bilir.

Elveda.

Serdar Arseven Yeni Akit