FETÖ'cülerin kripto kasaları

AKP hükümeti güya FETÖ''cülerle mücadele ediyor. Neden güya dediğimi de anlatayım. TOGO kuleleri krizi ile çok önemli şu gerçek ortaya çıktı. FETÖ''cüler gerek devletten gerek belediyelerden "parsel parsel arsa" aldıkları arsaları 15 Temmuz sonrası "Kripto FETÖ''cülere" devretmişler.

Kripto FETÖ''cüler de bu gayrimenkulleri "Hatırı Sayılı ünlü iş insanlarına" devretmişler.

Bu "Hatırı Sayılır" iş insanları da, "kat kat rant" imar projelerini belediyelerden geçirerek yargı kararlarını da yine belediyelerin, "plan notu" oyunları ile tamamlamışlar ya da tamamlanma aşamasına getirmişler.

Her ne kadar "FETÖ borsası" diye AKP eski milletvekili Şamil Tayyar bas bas bağırsa da, saman alevi gibi gündeme gelip sönüp gitti.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı''nın Tapu kayıtlarını belediyelere kapatma kararı alınca geçen gün yazdığım şu satırları anımsadım:

"Bu arada bu rantiyecilerin yakasına öyle bir yapışılacak ki yolsuzluklara bulaşan AKP''liler de rantiyeciler de kaçacak delik arayacak…"

Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş''ın "FETÖ''cülerden kripto FETÖ''cülere geçen ve rantiyeciler tarafından satın alınan arsalar ile ilgili olarak başlattığı önemli araştırmalar var.

Bu araştırmanının yürütülmesi için de elbette tapu kayıtlarının belediyelerin incelemesine açık olması lazım.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu''na yakın kaynaklardan aldığım bilgiye göre hem "Kripto FETÖ''cüler araştırması" hem de Kanal İstanbul''da "parsel parsel" satın alan yerli ve yabancı kişi ya da kuruluşlar var.

Peki, AKP hükümeti bu araştırmalardan neden rahatsız?

FETÖ ve kripto FETÖ''cülerle mücadele etmekten vaz mı geçti?

Kanal İstanbul güzergâhında yerli ve yabancı yatırımcılar kimler?

AKP hükümeti bu araştırmalardan neden rahatsız?

Değerli okurlarım,

Şeffaf devletten yana olmayan bir hükümet iktidarda ve bu soruların yanıtlarının da ortaya çıkmasını, çıkartılmasını istemiyorlar.

Çünkü rantiyelere göz yuman, yandaşlara rant sağlayan bir anlayış hâkim AKP''de…

Şimdi gelelim Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç''ın Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman''ı şöyle eleştiriyor;

"Bu durumda sizin bu konuşmanız;

* 1 - İhsas- rey mahiyetindedir,

* 2 - Yargılamayı etkilemeye teşebbüstür,

* 3 - HSK tarafından resmi gazetede yayınlanan Türk yargı etiği bildirgesine aykırıdır."

Sayın Arınç,

Ben sizin gibi Hukuk Fakültesi okumadım, Avukat-Arabulucu da değilim sadece gazeteciyim ki yazdıklarınıza şöyle itiraz edeyim:

1 - İhsas-ı rey hâkimliğin temel kuralıdır. Savcıların iddianameleri reylerini açıkça ortaya koyan belgelerdir. Bu açıdan savcılar için ihsas-ı rey iddianız doğru değildir.

2 - Evet, Cumhuriyet Savcılarının görevi suçluları ortaya çıkartmak için yargılamayı etkilemektir. Suç ve suçlu gördüklerinde ortaya çıkarmaları için gerekli iddianamelerin hazırlanması asli ve anayasal görevleridir.

3 - Etik konusuna gelince anayasa ve yasaların hükümleri de sanırım göz ardı edilemez.

Sayın Arınç,

Aslında benim sizden beklentim FETÖ ve kripto FETÖ''cülerle mücadelede daha aktif rol oynamanız ve "parsel parsel" sözünüzün arkasında durarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş''ın başlattığı araştırmaya da cumhuriyet savcılarına da bildiklerinizi anlatmanızdır.

Damadınız beraat betti ise tekrar yargılanmasına, "hodri meydan" demenizi de sizden beklerdim.

Bağısız yargıya güvenmiyor musunuz yoksa?

Yoksa damadınızın yanlı yargılama ile mahkûm edileceğinden mi endişe ettiniz.

Sayın Arınç,

Bakın adınız kullanılarak bu ülkenin askeri sırlarının saklandığı kozmik odaya girildi. Tüm gizli bilgilerimiz FETÖ''cülerin eline geçti.

Şimdi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı belediyelerin tapı kayıtlarına girişini engelliyor.

Hangisi doğru?

Kripto FETÖ''cülerin FETÖ borsası yaratanların açığa çıkartılmasını yoksa istemiyor musunuz?

FETÖ''cülerin kripto kasalarının ortaya çıkartılmasına destek verir misiniz?

Tüm sorularıma "Hodri Meydan" der misiniz?

 

Yazarın Diğer Yazıları