Fiili işsiz sayısı ilan edilenin 2,2 katı

Bu sene Nisan ayı için açıklanan işsiz sayısı geçen yılın aynı ayına göre azalarak 3 milyon 775 bin kişi oldu. Bunun yanında Nisan ayında iş bulma umudu kaybolduğu için veya başka nedenlerle ''iş aramayıp  iş bulsa çalışmaya hazır olanlar'ın sayısı ise daha yüksek, 4 milyon 460 bin kişi oldu. Gerçekte bunlarda işsizdir. Aksi halde neden çalışmaya hazır olsunlar? İş aramayanların serveti vardır… Rant geliri vardır. İş aramaz ve çalışmaz. İşe başlamaz. Ama bunlar iş bulsalar hemen başlayacak olan 4 milyon 460 bin kişidir.

İş aramayıp çalışmaya hazır olanların bir kısmı yıllardır iş arıyor, fakat iş bulma umudunu kaybettiği için artık iş aramıyor. Ya da bir kuruma başvurmasından sonuç alacağına inanmadığı için yakın çevresi aracılığı ile iş arıyor. Yahut 18 yaşına basmış ve aradan bir ay geçmiş iş aramaya başlamamıştır. Nerden bakarsak bakalım bunlar da işsizdir. Şu halde açıklanan işsiz sayısı ile iş aramayıp iş bulsa çalışmaya hazır olanlar fiilen işsizdir. Bu durumda;

·   Fiili işsiz sayısı 8 milyon 235 bindir.

·   Fiili işsizlik oranı yüzde 24,4'tür.

Aslına bakarsanız; iş aramayıp çalışmaya hazır olanların, açıklanan işsiz sayısından daha fazla olduğu bir başka ülke yoktur. İşsizlik istatistikleri, AB standartlarına göre hazırlanıyor. AB'de işsiz kalanlar  bir kuruma başvuruyor. İşçi arayanda o kurumdan işçi alıyor. Biz de ise kurumlara güven yok. Aile ve toplum geleneğimizde farklıdır… Kamuda torpil geçer. Özelde bilinen bir tanıdık aranır. Bu nedenle Türkiye için sosyal yapıya uygun bir işsizlik programı yapmak gerekir.

Aksi halde kim olursa olsun bu verilere bakanlar; ''Türkiye'nin işsizliği çözme niyeti yoktur'' diyeceklerdir.

Bir başka anlaşılmaz sorun; İstihdam oranındaki agresif düşüştür. 2020 Nisan ayında, istihdam edilenlerin sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre 2 milyon 585 bin kişi azalarak 25 milyon 614 bin kişi, istihdam oranı ise yüzde 46'dan yüzde  41,1'e geriledi.

İstihdam oranında dikkat çeken bir  düşme var. OECD ve Avrupa istihdam oranı  ortalamaları yüzde 60 ile yüzde 70 dolayındadır. Türkiye de istihdam oranının düşük olması insan gücünün eksik kullanılması demektir ve bu oranın düşük olması Türkiye'nin fakirlik kısır döngüsüne girmesine neden oluyor ve orta gelir tuzağından çıkmasını zorlaştırıyor.

Bu günkü koşullarda çözüm yoktur.

2000'den önceki yıllar, bakanlıklar, işçi sendikaları, işveren sendikaları, SSK, üniversiteler sürekli ortak toplantılar yapardık. İşsizlik sorunu, çalışma koşulları ve çözümleri tartışırdık. Medya da aynı sorunlar tartışılırdı. Bu gün ise işsizlik sorunu yok hükmündedir.

Siyasi liderlerden birileri gündem değiştirmek için bir şeyler söylüyor…Bütün televizyonlar ve gazeteler  aynı konuyu saatlerce, kısır tartışmalar ve  kavgalar içinde gündem olarak işliyorlar. Ama yine de dinliyenler varsa  artık sözün bittiği yerdeyiz demektir. 

2020 de  küresel daralma olacak. İşsizlik oranları daha da artacaktır. Her ülke kendi içinde önlemler alıyor. Bizde de hükümet ekonomide canlanma yaratmak için kredilere yüklendi. Ancak bu önlemler daha çok konut stoklarının satılması yönünde oldu. Üretimde ve istihdamda bir artış olmadı. Yine MB faizleri düşürerek eksi faiz uygulamasına geçti. Eksi faiz yatırım kredilerini artırmadı. Zira TÜİK verilerine göre reel sektörün güven endeksi düşüktür. Bunun için TL'den kaçış hızlandı, altına ve dövize talep arttı.

Gerçekte ise, tek başına kredileri veya tek başına eksi reel faiz çıkış yolu değildir. İktisat politikaları koordineli olarak ve bir planlama içinde uygulanmalıdır. Ama iktisat politikalarının da etkili için önce altyapıyı oluşturmamız gerekir. Bir…Hukukun üstünlüğü, iki Demokrasi… Üç… Suriyeliler sorunu.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları