Fırat'ın katilleri hala hesap vermedi!

Ege Üniversitesi'nde 2015 yılı gergin geçiyordu. Okulda büyük bir örgüt yapılanması söz konusuydu. Örgüt mensubu akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, kampüsteki öğrenci görünümlü PKK unsurları, Ege Üniversitesi'ni adeta terör kampına çevirmişlerdi.

Nevruz'da PKK paçavraları asıp, terörist kıyafetleriyle okula girenler, PKK lehine slogan atarak öğrencileri darp ediyordu. Kütüphanede ders çalışan öğrenciler bile saldırıya uğruyor, birçok öğrenci, teröristler yüzünden okula gidemiyor, sınavlara giremiyordu.

Yunan'ın denize döküldüğü İzmir'in orta yerinde ülkeyi bölmeye çalışan unsurlar, öğrencilerin anayasal eğitim haklarını elinden alıyordu. Bunu kabul etmek, sindirebilmek, görmezden gelmek çok mümkün değildi.

Vatanseverlikleri oturdukları makamdan ibaret, özünde "koltuksever" olanlar ise kılını kıpırdatmıyordu.

Fırat Çakıroğlu bu yapının tam karşısındaydı... Arkadaşlarıyla birlikte amansız bir mücadele veriyor, çözüm sürecinde 3 maymunu oynayan devlet kurumlarını, okul yönetimini göreve çağırıyor, basın açıklamaları yapıyor, yürüyüşler düzenliyordu.

Çakıroğlu, Milliyetçi Hareket Partisi'nin İzmir milletvekili ile 4 kez görüşme talep etmesine rağmen bunu gerçekleştiremiyor, hatta bir toplantı sırasında yanına gidip "Sayın milletvekilim, okulumuzda terör örgütü PKK, arkadaşlarımıza saldırıyor, üniversiteyi ele geçirmek istiyorlar, okul yönetimi sessiz, bu konuda desteğinizi istiyoruz" dediğinde vekilin verdiği cevapla yıkılıyordu:

"Sen git il başkanın gelsin."

Bu sırada okuldaki PKK'lı sayısı gün be gün artıyordu. Fırat ve arkadaşları ise yılmadan, vazgeçmeden, hayatlarını tehlikeye atarak örgüt mensuplarını okuldan uzaklaştırmakta kararlıydılar.

Tarihler 20 Şubat 2015'i gösterdiğinde tarih bölümü birincisi, son sınıf öğrencisi Fırat Çakıroğlu formasyon kağıdını imzalatmak için Ege Üniversitesi kampüsüne gidiyordu. Günlerden cumaydı...

Çakıroğlu kampüse girer girmez, okulun güvenliğinden bir kişi koşarak PKK'lı grubun yanına gidip "Fırat Çakıroğlu ve arkadaşları kampüse girdi, hazırlıklı olun" diyerek süreci başlatıyordu.

Çakıroğlu, fakülteden çıkar çıkmaz taşlı saldırıya uğruyor ve fakültenin yanındaki kafeteryanın içine çekilerek, şehit ediliyordu.

Şehadet haberi sonrasında üniversitelerde büyük yürüyüşler, tepki gösterileri ve açıklamalar yapıldı. Çakıroğlu, üniversitelerdeki terörün simgesi haline geldi.

Şehadetinin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen, mahkemede somut bir gelişme olmadı.

Fırat'ı hedef gösteren kampüs cadıları ve öğrenci kolektiflerinden bir kişi bile tutuklu değil,

Fırat'ın defalarca şikâyet etmesine rağmen, PKK'yı görmezden gelen üniversite yönetiminin ifadeleri alınmadığı gibi, haklarında soruşturma bile açılmadı,

PKK'lıları okulda destekleyen akademisyenler aynen yerlerinde duruyor,

Fırat'ın okula geldiğini PKK'lılara haber veren güvenlikçi "sanık" olarak bile yargılanmıyor.

Onu planlı bir şekilde hedef gösteren, şehit eden; sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, olayda yer alan PKK'lılar, eylem talimatını veren KCK yöneticileri hâlâ adalet önüne çıkarılmadı, ortalıkta dolaşmaya devam ediyorlar!

Fırat'ın "Üniversitede terör örgütü PKK var" diyen çığlıklarına kulaklarını tıkayan emniyet yetkilileri, savcılık makamı da herhangi bir soruşturma geçirmedi.

Meclis'te verilecek bir teklifle Fırat Çakıroğlu ve Hasan Şimşek'in terör şehidi sayılması için tek bir hamle bile yapılmadı.

Bu kadar aymazlık, bu denli hukuksuzluk ve böyle bir oyalama olamaz.

Çocuklarımızın, kardeşlerimizin mücadelesi; facebook ve twitter'da profil fotoğrafı değiştirmekle sürdürülemez.

Kamuoyunun bu hukuksuzluk ve sessizlik karşısında harekete geçirilmesi elzemdir.

Yazarın Diğer Yazıları