Afrika, uzun süredir petrol ve doğal gaz rezervleriyle anılan bir kıta olsa da, yenilenebilir enerji kaynaklarına yaptığı yatırımlarla dikkatleri üzerine çekti.
Forbes dergisinde yayımlanan son rapor, Afrika’nın enerji sektöründe tarihi bir dönüşüm yaşadığını gözler önüne serdi.
Jeotermal, hidroelektrik ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynakların kullanımı hızla artarken, kıta fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltarak sürdürülebilir bir geleceğe doğru emin adımlarla ilerledi.
Uzmanlar, Afrika’nın bu hamlesinin sadece bölgesel değil, küresel enerji piyasalarında da yankı uyandıracağını belirtti.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Africa Energy Outlook raporuna göre, Afrika’nın yenilenebilir enerji kapasitesi son on yılda çarpıcı bir şekilde büyüdü. 2010-2020 yılları arasında kıtada yenilenebilir enerjiye yapılan yıllık ortalama yatırım, 0,5 milyar dolardan 5 milyar dolara yükseldi. Özellikle güneş enerjisi, maliyetlerin %90 oranında düşmesiyle kıtanın enerji portföyünde lider konuma yerleşti.
Hidroelektrik ise %82’lik payıyla yenilenebilir enerji üretiminde baskın bir rol oynuyor.
IEA Direktörü, “Afrika, güneş ve hidroelektrik potansiyeliyle yenilenebilir enerji devriminde öncü olabilir. Ancak bu potansiyelin realize edilmesi için altyapı yatırımları ve düzenleyici reformlar kritik önem taşıyor” dedi.
Afrika’nın yenilenebilir enerjiye geçişi, sadece çevresel değil, aynı zamanda sosyo-ekonomik faydalar da sundu.
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) ve Afrika Kalkınma Bankası’nın (AfDB) ortak raporuna göre, yenilenebilir enerjiye dayalı bir enerji sistemi, 2050’ye kadar Afrika’nın gayrisafi yurtiçi hasılasını %6,4 artırabilir ve 3,5 milyon yeni iş fırsatı oluşturabilir.
IRENA Direktörü Francesco La Camera, “Afrika’nın yenilenebilir enerjiye geçişi, sadece enerji erişimini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda ekonomik büyümeyi ve toplumsal refahı destekliyor. Kıta, küresel enerji dönüşümünde bir rol model olabilir” şeklinde konuştu.
Kenya, Etiyopya ve Fas gibi ülkeler, yenilenebilir enerji projelerinde öncülük etti.
Örneğin, Etiyopya’daki Büyük Rönesans Barajı, tamamlandığında 6,5 gigavat kapasiteyle Afrika’nın en büyük hidroelektrik tesisi olacak. Kenya ise elektriğinin %81’ini yenilenebilir kaynaklardan sağladı.
Fas, Noor Güneş Enerjisi Kompleksi ile güneş enerjisi üretiminde küresel bir marka haline geldi.
Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Direktörü Prof. Jeffrey Sachs, “Afrika’nın yenilenebilir enerjiye geçişi, sadece kıta için değil, tüm dünya için bir kazan-kazan senaryosu. Ancak bu dönüşüm, uluslararası finansman ve teknoloji transferiyle desteklenmeli” dedi.
Bununla birlikte, Afrika’nın yenilenebilir enerji yolculuğu zorluklarla dolu. Elektrik şebekelerinin güvenilirliği, finansman eksikliği ve düzenleyici çerçevelerin yetersizliği, yenilenebilir enerji projelerinin ölçeklendirilmesini zorlaştırdı.
Dünya Bankası ve Afrika Kalkınma Bankası, kıtanın enerji altyapısını güçlendirmek için milyarlarca dolarlık yatırım yapıyor, ancak uzmanlar özel sektör yatırımlarının artırılması gerektiğini vurguluyor. Namibya Enerji ve Maden Bakanı Thomas Alweendo, “Yenilenebilir enerji projeleri, risk algısını değiştirmedikçe yeterli yatırımı çekemez. Afrika, bu konuda küresel iş birliğine ihtiyaç duyuyor” dedi.
Avrupa Birliği’nin Mart 2025’te başlattığı Scaling Up Renewables in Africa kampanyası, bu ihtiyacı karşılamayı hedefledi.
Kampanya, 2030’a kadar 50 gigavat yenilenebilir enerji kapasitesi eklemeyi ve 100 milyon kişiye elektrik erişimi sağlamayı amaçladı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Afrika’nın yenilenebilir enerji potansiyeli, küresel iklim hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynayacak” diyerek bu girişimin önemini vurguladı.
Afrika’nın yenilenebilir enerji hamlesi, kıtanın sadece enerji açığını kapatmakla kalmıyor, aynı zamanda küresel iklim mücadelesinde önemli bir aktör haline gelmesini sağladı.
600 milyon insanın hala elektriğe erişiminin olmadığı kıtada, yenilenebilir enerji projeleri umut vadetti.
Uzmanlar, Afrika’nın bu dönüşümde başarılı olması durumunda, küresel enerji piyasalarında dengeleri değiştirebileceği konusunda hemfikir. Kıtadan yükselen bu yeşil dalga, sürdürülebilir bir geleceğin habercisi olabilir.