Fransa'ya karşı sürüye kurt çağırma politikası!

Fransa devletinin, Cumhurbaşkanı Macron düzeyinde "düşünce özgürlüğü" kavramına sığınarak, Müslümanların inançlarına hakaret edilmesini savunması, sıradan bir eylem değildir. Bu tür kışkırtıcı yayınlar, dünya çağında bir organizasyonun devamıdır ve başta Türkiye olmak üzere İslam dünyasına operasyondur.

Bu çirkin tutuma tepki olarak, Paris'te bir okulda, söz konusu iğrenç karikatürleri öğrencilerine gösteren bir öğretmenin başı kesilerek öldürülmesi, yine Nice'te bir kilise yakınlarında aynı yöntemlerle yani baş kesmek suretiyle cinayetler işlenmesi de operasyonun parçası olabilir. Almanya'nın da böyle olaylar yaşanırken bir yolsuzluk araştırması bahanesiyle camiye operasyon düzenlemesi manidardır.

***

İğrenç karikatürleri yayınlayan "Charlie Hebdo" dergisi, "El Kaide" tarafından saldırıya uğramış, olayda 12 kişi can vermişti. El Kaide denilince orada durmak gerekir. Zira bu örgüt adı, Batılı istihbarat servislerinin kullandığı bir markadır! Bu tespit, merhum Mahir Kaynak'a aittir.

Dünyayı sarsan olaylara sebebiyet veren bir derginin aynı tarzda İslâm'a hakaretlere devam etmesi, Türkiye adına bu durumu eleştiren Tayyip Erdoğan'ın şahsında yeniden İslâm ve peygamberiyle dalga geçilmesini kimse düşünce özgürlüğü ile izah edemez.

BBC'nin haberine göre ABD merkezli bağımsız sivil toplum kuruluşu Gazetecileri Koruma Komitesi, Eylül sonunda yayımladığı bir yazıda dergiyi "özü itibarıyla tartışmalı bir yayın" olarak nitelendirmişti. Bu tespit de derginin, bir güç tarafından sahaya sürüldüğü şüphesini kuvvetlendiriyor.

Fransa devleti, ülkedeki Müslümanları sınır dışı etmek için gerekçe üretmek istiyor olabilir. Yayınlanan karikatürler de işlenen cinayetler de istihbarat işi olabilir. Planlanan operasyon, sadece Fransa veya Avrupa'yı yeniden düzenlemeyi değil bütün Müslümanları hedef alacak şekilde dünyayı etkileyebilir…

Dolayısıyla Müslümanların bu oyunları görmesi ve akılla, sağduyuyla hareket etmesi gerekir.

***

Durum böyleyken, Paris'te "BarakaCity" adlı kuruluşun, "radikal İslam fikirleri yaymak" suçlamasıyla kapatılmasına karar verilmesi, derneğin başkanı İdriss Sihamedi'nin kendisi ve BarakaCity ekibi adına Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a siyasi sığınma başvurusu yapmak istediğini açıklamasından sonra, Türkiye Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nin de Twitter'da yayınlanan bu mesaja olumlu cevap vermesi, zokayı yutmak değil midir?

Fransa'da insanlar boğazlanırken, kapatılan bir derneğin başkanının Türkiye'den ve Erdoğan'dan alenen siyasi sığınma istemesi garip değil mi? Adamlar Fransa'ya nereden gelmişlerse oraya dönsünler, Türkiye ile ne ilgileri var?

Yarın bu örgütün elemanları terörle ilişkilendirilirse, Türkiye dahil bütün İslam dünyasının kınadığı cinayetlerin azmettiriciliği veya planlaması bu örgüte yıkılırsa, Türkiye ve Tayyip Erdoğan ne duruma düşer?

***

"Türkiye ezilenler kucak açmasın mı?" diyenler olabilir. Adamın derneği kapatılmış, kendisi de gözaltına alınıp serbest bırakılmış, Twitter üzerinden "Başvuru yaparsanız, siyasi sığınma talebiniz değerlendirilecektir" diye açıklama yapmak, akılla yönetilen bir devlet davranışı mıdır?

Bu tutumun adı olsa olsa, sürüye kurt çağırmaktır! Danimarka üzerinden daha önce sahnelenmiş, bir süreden beri de Fransa tarafından oynanan, Türkiye'yi Doğu Akdeniz'de ve Karabağ'da açık düşürmenin de içinde olduğu bir oyundur. Danimarka'daki karikatürleri yayınlayan kişinin hocası, ABD politikalarını belirleyen isimlerden bir olan Daniel Pipes idi!

***

Türk Lirası'nın baş aşağı gittiği günlerde bu düşüşü hızlandırmak için acele etmenin ve Fransa'ya hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan sahte boykot uygulamanın gerçek anlamı nedir? Adamlar, Türkiye'de "market" adı altında bakkallık, manavlık, kasaplık yapıyor, malı da kendileri gönderiyor, biz neyi boykot edeceğiz?

Yazarın Diğer Yazıları