Fransızlar-Ermeniler-Amerikalılar ve Kuvay-ı Milliye (1921)

ABD’nin yeni Cumhurbaşkanı olması muhtemel siyahi aday,  Barack Obama, Ermeni diasporası oyları için,  “Ermenilere Soykırımı yapıldı”  diyor ve eğer Başkan seçilirse, böyle bir tasarıyı Kongreye getireceğini söylüyor! Fakat  “nev zuhur”  Obama’nın Ermeni konusunda ne kadar bilgili olduğu çok şüpheli! Hem hep söylüyorum artık bu gibi iddialara itibar etmek, hatta Amerikan Kongresinden de,  “Ermenilere soykırımı yapıldı” diye bir kanun çıksa ne yazar, çıkmazsa ne yazar. Tarihimiz, yabancılara mı emanet? Şu ezikliklerden bir kurtulabilsek!   
Bu vesileyle, bizde de “Ermenileri kestık”  diye dövünen Baskın Oran-Halil Berktay-Elif Şafak ve Orhan Pamuk’a vb. yeni fırsat çıktı. Ötedenberi Mustafa Kemal’i kıyısından, köşesinden  “irdelemeye”  çalışan, sözde aydınlardam  “Ayşe Hür” adlı bir sözde tarihçi, mâlum TARAF’taki yazısında, durup dururken  “İstiklal Mahkemeleri” ni konu yaptı... Gelecek hafta da Ermeni arşivlerine girecekmiş! Bakalım çöplüklerde neler bulacak?

Kılıç Ali’nin arşivinden
Rahmetli Babam Kılıç Ali’den bize fazla para, mal mülk kalmadı. Şerefli bir isim ve hatıralar arşivi kaldı. Notlarını Hulusi Turgut kocaman bir kitap haline getirdi. İş Bankası Kültür Yayınları yayımladı ve 10. baskısı yapıldı. Diğer evrakı özellikle Ayıntap-Maraş mücadelesinde Ermeni kiliselerinde ve Amerikan Okulu’nda ele geçen belgeleri Genelkurmay Tarih Dairesi’ne göndermiştim. Kitaplığın büyük bölümünü de Harp Akademilerine-Harp Okullarına bağışladım ve bağışlamaktayım. Ölünce  vasiyetim, varislerimin kalanları da bu kurumlara vermeleri olacak! Çünkü bunları en iyi değerlendirecekler bu kurumlar...
Şimdi elime bu arşivden her nasılsa kalan bir belge geçti. Ermeni dostlarına ithaf ederek çevirisini yayınlıyorum... Belge, biri Protestan, diğeri Katolik iki Ermeni papaz tarafından 2 Kasım 1921’de Ayıntap’daki (Gaziantep) Fransız Komutanına Fransızca yazılmış bir mektup. Çevirisi aynen şöyle;
“Ayıntap  2/XI/1921
Sayın Komutan Garbies
Antep Sancağı İdari Müsteşarı
Sayın Komutan;
(Monsieur le Commandant)
Son günlerde Fransız mahkumlar, Amerikalı bir gezgin ve Maraş’tan gelen çok sayıda insanla yaptığım görüşmelerden tam bir mutabakatla öğrendiğime göre, Maraş’ta bulunan Ermenilerin hali son derece perişandır.
Maraş katliamından kurtulabilen az sayıda Ermeni, şu anda Kemalistler tarafından işkence ve zulme tabi tutulmaktadır. Son günlerde aralarında bir Ermeni Keşiş ve Papazının da bulunduğu yaklaşık 20-25 kişi, Sıkı Yönetim Mahkemesinde Fransızlara casusluk suçundan yargılanmak üzere tutuklanmışlardır. Öte yandan öğrendiğimize göre Mustafa Kemal Mahkemesinde yargılananların tümü idama mahkum olmuş ve bu yolla asılanların sayısı 15.000 kişiyi geçmiştir.
Bu nedenle ekselanslarından dilemekte bulunduğum şefaat için gurur duymaktayım. Bu masum Ermenilerin hayatlarının kurtulması için gayretinizi istirham ediyorum... Kemalistlerin kısa bir süredir kendilerini Fransa’nın dostu olarak kabullenmeleri, sizin müdahalenizi sonuç verir bir duruma getirebilir... Eminim ki, Sayın Komutan bu konuda imkanlarını kullanmaktan çekinmeyecektir, üstelik bu bir insani konudur... Cevabınıza intizar ederken, size en derin teşekkürlerimi arz eder ve her şeye muktedir olan yaratıcının size her türlü mutluluğu vermesini dilerim.
Protestan Papaz (Pasteur) Katolik Viker”
(Le Vicaire) (İsimler tam okunamıyor.) 

Son çırpınış
Dikkat ediniz bu mektubun tarihi 2 Kasım 1921... Bundan hemen önce, 9 Haziran 1921’de, Fransız Hükûmetinin Temsilcisi Franklin Bouillon,  Ankara’ya gelmiş ve Fransa ile yeni Türk Devleti arasında Fransa’nın  “misak-ı milliyi”  tanımaları konusundaki antlaşmanın zemini hazırlanmıştı. Kısacası o zaman kendilerine Ayıntap ve Maraş’ta fiili destek vermiş olan ve Ermenilere, Fransız üniformalarıyla vahşet yapmalarına destek olmuş Fransa,  “Kemalistlerin”  cephelerdeki başarıları üzerine gerçeği görmüşlerdi! Ve bunun üzerine Ermenileri bir telaş almıştı. İşte bu mektup da bunun için yazılmıştı!

Kılıç Ali’den
Fransız komutanlara...
Bu vesileyle başka bir belgeyi yayınlıyorum: “Ayıntap” ı işgal eden Fransızlar Ermenilere destek verirken, Babam Kılıç Ali, Fransız Komutanı Albay St. Mari’ye şu mektubu yazmış... (Aynen aktarıyorum.)
“Efendi; Cihanni beşeriyeti zalim ve mazlum namile ikiye ayıran ve Çanakkale zaferine rağmen Türk ordusunun da mağlubiyetiyle neticelenen Harbi umumi insanları serbest bir hayattan mahrum edecekse, kürreiarz gene ala boyanacak ve daha yüz binlerce insan ifnayı hayat edecektir...
Tarihin beş asır evvel kaydettiği Türk-Fransız dostluğunun bugünkü feci manzarası, Kanuni Süleyman’dan dostluk dileyen 4.Francois’nin hatırasını kafi derecede rencide edecektir...
Efendi; Coğrafya, tarih ve etnografya fiilen ve ilmen ispat ederler ki; Antep ve havalisi tamamile Türk olduğu halde milliyetperverlik iddiasında bulunan Fransızlar tarafından işgal edilmiştir...
Efendi; Haksız işgaller tarihinde sizin bugünkü hareketleriniz en seni bir sahife işgal edecektir. Şerefli bir ordunun ve haysiyetli bir zabitin icrasından çekineceği pek bayağı hareketleri, Fransız ordusunun ve bir Fransız kumandanının yapması beş yıl Türklerle harb etmiş bir asker için ne şerefsiz bir istikbaldir...
Efendi, en vahşi milletlerin en iptidai memleketlerde bile hürmet ettiği ibadethaneleri, medeni Fransız ordularının, o dünyada din hürriyetini verdiğini iddia eden Fransız milletinin, hem de ibadet edildiği bir anda bombardıman etmesi, miralay bey, Fransız milletinin yüzünü kızartacak bir şenaattir... Masum çocukları ve hürmete layık kadınları korumaksızın şehirleri ateşe veren bir ordu, tahkir ve tezyife müstahak bir sürüdür... Muhasara ettiğiniz bir şehirden para, erzak ve eşya istemeniz pek adi dilencilik, yol kesen, köy basan eşkıyanın yaptığı pek bayağı bir şekavettir... Vatanlarında hür ve müstakil yaşamak isteyen Türkler sizin bu sekavetinizden nefret ederek halas için çalışıyor.
Vatan için çarpışan bir millet eşkıya değildir. Sizin gibi hakkı olmadığı topraklara ayak basıp masum insanlara kurşun atan, köyleri basan insanlar ancak eşkıya sayılır.
İhtiramatimi kabul buyurunuz Miralay Bey.
Ayıntap Maraş Havalisi Kuvvay-ı Milliye Umum Komutanı Kılıç Ali”

Kılıç Ali’den
Albay Abadi’ye
Kılıç Ali, başka bir Fransız Komutanı -sonra Antep Müdaafası hakkında  “Türk Verdün”  adlı bir kitap yazacak Fransız Komutanı Albay Abadi’ye de bir ültimatom vermiş... O sırada Fransızlar izzetinefsleri kırıldığı için Antep’teki kuvvetlerini daima takviye ediyorlardı. Halk bütün evlerini ve sokakları tahkim etmiş müdafaa tertibatı almış ve sokak muharebatı bütün şiddetiyle başlamış bulunuyordu.
Albay Abadi, Kılıç Ali Beyden aldığı şiddetli ültimatomlara pek sinirleniyordu.
İşte bunlardan bir ültmatom:
“Fransız kumandanı Mösyö Abadi’ye;
Milletten doğan bir kuvvetin reisi olmak ve o milletin itimadına mazhar bulunmakla mes’ut bulunduğumu size ihbar eylemekle kesbi fahrederim.
1. Kendi toprağımda yasayan bir millet ecnebi kumandasını ne ister, ne kabul eder.
2. Türk milletinin bu baptaki kararı kat’idir. 3 Mayıs 1920 günü saat on ikiden evvel şehri terk etmezseniz Türk ahali şehri muhasara edecek ve her tarafa giden yolları seddedecektir. Bu suretle müthiş hücumlara maruz kalacaksınız bu uğurda dökülecek kanların mes’uliyeti size racidir.
3. Şehri terkettiğiniz takdirde hiçbir tecavüze maruz kalmayacağınızı tahmin ederim.
Antep havalisi umum kumandanı
Kılıç Ali ”
Ve sonunda da, terk ettiler gittiler.
Ayıntap-Maraş savaşlarının acıları çok! Ve sonunda zafer Anteplilerin Maraşlıların zaferi. Babam bana bu konuda şöyle demişti: “Mustafa Kemal bana KILIÇ ALİ adını bır sembol olarak verdi. Antepliler Maraşlılar muzaffer olmuşlarsa bu benim değil, Antep ve Maraş halklarının zaferidir. Benim adım bir direniş simgesiydi, o kadar.”
Zaferden hemen sonra İstanbul’an bir Babama ve silah arkadaşı Yörük Selim’e bir telgraf gelir: “Bir oğlunuz bir de kızınız oldu”  diye! Hangisininki erkek hangisininki kız belirtilmemiş. Cevap: “Kızın adı ‘Muzaffer’ erkeğin adı ‘Zafer’ olsun!”

+++++

ÖZDEYİŞ

Gaziantep özdeyişleri

Adamın Ömer diyeceği ağzını büzüşünden belli. Davacının beceriklisi davasını önce mubaşıra anlatır.
(Kaynak: Mehmet Barlas)

+++++

ACI BİR ÖYKÜ

Bu savaşlar esnasında babam müfrezesiyle Maraş’tan Antep’e giderken, Fransız üniforması giymiş Ermeni komitacıların içine kadın ve çocukları doldurup yaktıkları bir camiye varır. Bize anlatırken hâlâ gözleri yaşarırdı “bebelerin derileri ellerime yapıştı” diye. Ben sormuştum: “Sen ne yaptın baba?” Gözlerimin içine baktı ve sordu: “Sen ne yapardın oğlum?”
Bilmem; Oran, Berktay, Şafak ve Pamuk vb... anlatabildim mi!

Yazarın Diğer Yazıları