G20'de ne verdik?

Türkiye, geçen yazımda vurguladığım gibi, Orta Doğu bataklığında, gırtlağına kadar dibe gitmeye, batmaya devam ediyor. Bu bataklığa girme konusunda bize talimat verenler, "kurtulacaksınız" diye kendi kurallarına göre dibe itmeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daima üyesinden üçü, ABD, Rusya ve Çin, YPG'yi müttefik ilan edip ona dokunmamamız konusunda talimat veriyorlar. Öteki ikisi Fransa ve İngiltere. İngiltere zaten ABD ne derse ona uyar, Fransa başından beri bu işe karşı. 

                Yazıya başlarken merak ettim, Obama ve Erdoğan arasında yapılan görüşmelerde neler vurgulandı diye. Beyaz Saray basın bölümü web sitesinde yapılan konuşmaların metinleri var. Bu konuşmalarda neler dikkatimi çekti, bizim cevval basının dikkatini çekmeyen?

 

***

                Obama geleneksel diplomatik lafların ardından, darbe konusunda ettiği kınamada önemli nokta, Türk halkını ve kurumlarını desteklemeye devam edeceklerini söylemesi. Suriye konusunda da henüz bir açıklama yapmayacaklarını, ama Erdoğan'ın Suriye'de barışçı bir siyasi çözümü kabul ettiği belirtiliyor. Bu Erdoğan tarafından kabul edildiyse, anlamı, ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov arasında varılacak çözümü, peşinen kabullendiğimiz anlamına geliyor. Bu çözümler hatırlarsanız, Esad baştayken aranacak çözümleri içeriyor. Ayrıca iki Dışişleri Bakanı arsındaki görüşmelerde, Halep'i kuşatan Suriye ordusunun kuşatmayı kaldırması ve ateş kes ilan etmesi Amerikan tarafının talebi. Bunu Rusya ve Suriye kabul etmiyor. Çünkü Suriye ordusu Halep'e girmek üzere.

                Obama Türkiye sınırında da, öncelikli işin IŞİD'in buralardan temizlenmesi olduğuna dikkat çekiyor. Erdoğan'ın YPG konusundaki endişelerine, Amerikan tarafından bir destek görmediği de açık. Ayrıca Obama'nın açıklamalarından, Türk ordusunun Suriye içinde ÖSO denilen takımının başaramadığı işleri destekleyeceği anlaşılıyor. Fetö konusunda, adli mekanizmaların çalışacağından öteye gitmiyor Obama. Yani Gülen'in tutuklanması veya seyahat özgürlüğünün önlenmesi yolundaki Erdoğan'ın talepleri yanıtsız kalıyor. Obama'nın, "Türkiye'nin yapılandırılmasını destekliyoruz" sözleri ise Erdoğan yönetimine destek mi, yoksa bu yapılandırmanın Mustafa Kemal Cumhuriyet Türkiye'sinin yıkımına el verdikleri mi anlaşılmıyor.

                Özetle bu görüşmenin ana hatları, Türkiye'nin şartları bilinmeden ABD'ye teslim edildiği yolunda. Yani Türkiye ABD'nin yeni Porto Riko'su oluyor. Kutlu olsun.

 

***

                Bu arada Merkel, Erdoğan ile görüşürken, ülkesinde partisi yerel seçimleri kaybediyordu. Kazanan ise mültecilere ve yabancılara karşı olan partilerdi. Bu durum gelecekte Alman siyasetine hangi fikrin hâkim olacağını gösteriyor. Erdoğan görüşmesi sırasında, mülteci konusunda Alman tarafı bize hiçbir konuda vaatte bulunmadı. Ama Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki görüşmelerin Erdoğan baştayken olmayacağı, vize olayına izin verilmemesi, mülteci paralarının ödenmesindeki harcamaların Batılılar tarafından yapılacağı toplantılar öncesi yapılmıştı. Sonuç, Almanya ile mutlu son açıklanmadı.

                Putin ile yapılan görüşmede, Rus lider, dalga geçerek toplantıya oturdu. Ne dedi Rus lider, "istihbarat şefinizde yanınızda olduğuna göre bizden öğreneceğiniz bir şey kalmamıştır". Açıkça darbe konusundaki MİT istihbaratı ile dalga geçti. Ekonomik konularda ne alındı ne verildi önümüzdeki günlerde ortaya çıkar.

                Çin ile yapılan görüşmelere gelince. Bir kere Suriye konusunda toplantı öncesi Esad'ı ziyaret eden Çinli generalin açıklamaları ile sahaya bir sıfır galip çıktılar. Çin, Esad yönetimini desteklediğini açıkladı. Bunun dışında konuşulacak konu Çin mallarının ne kadarı daha bu piyasada satılacak, yani ekonomik oldu. Erdoğan, hep eleştirdiği Mısırlı General Sisi ile aynı karede görüntülendi. Hayat acımasız. İşte benim G20 zirvesinden çıkardıklarım. Ama siz yandaş medyada başka masallar dinleyip, işler ters gitmeye başlayınca gene hayret edeceksiniz.

Yazarın Diğer Yazıları