Geç kaldın Sayın Bakan!

"Anladığımız kadarıyla birkaç hafta içerisinde İstanbul'da 50 ve Ankara'da 30 tanzim satış mağazası açılacak. Belediyelerin işletmesindeki bu yerlerle sebze ve meyve fiyatlarının aşağı çekileceğini sanıyorlar. Bana göre ham hayal.

... Güldürmesinler insanı. Beyler biraz ciddi olalım. Elinizde A 101 ve BİM gibi hazır satış noktaları var. Bunlar ne güne duruyor?

Bakanlar başta olmak üzere bunu akıl etmiyor diyelim. Bunca danışman ve genel müdür ne işe yarıyor?"

Bu alıntıyı 10 Şubat Pazar günlü yazımdan yaptım.

Aklın yolunun tek olduğunu neticede anladılar. Biraz geç olsa da. Keşke bu işlerin baş sorumlusu Bakan Bekir Pakdemirli başka işlerle uğraşmasaydı. "Adiler" diye muhalefete laf yetiştireceğine ucuz gıdaya önem verseydi.

Haydi "Yunan adalarına gidiyor ve yakınlarıma hediyelik zeytinyağı alıyorum" demesi unutuldu. Bu defa beceriksizliğini daha da büyüttü. Ağzından çıkanı kulağının duymamasını ne yapacağız? Oysa dikkat edin kulakları işitmeye çok müsait. Bu konuda bir de espri yapalım: "Sergen Yalçıngillerden."

Ürün az

Pakdemirli oldukça uzun süre sonra yapacağını hatırladı. Zincir mağazaları kullanmaya başladı. Şube sayısına göre sıralarsak bunları A 101, BİM, Şok, Migros ve CarrefourSA diye dizebiliriz.

Hemen hepsinin bir veya birkaçını bölgenizde görüyorsunuz.

Toplam 18 bin satış yeri az değil. Bakalım bu kez de yüzlerine gözlerine bulaştıracak bir şeyler icat edecekler mi? Şimdilik az sayıda yiyecek türü raflarda olacak; patates, soğan, domates, hıyar, kabak, ıspanak, patlıcan, sivri biber, kıvırcık öncelikli...

Erdoğan'ın vaatleri, deterjan ve kağıt ürünleri liste dışı. Bakliyat ve süt ürünleri de yok.

Mağdur sayısı

Önceki gün manavımdan bir şeyler alıyorum. Patron yanıma geldi. Hükûmet etme konumundakilere öyle bir beddua etti ki, benim sevmediğim türden. "Onu okumayı hiç sevmem." Bu yakın zamana kadar AK Parti sempatizanı olan arkadaş çalışanlarından birini işten çıkardığını söyledi. Sonunda da "Devletin elinde Tarım Kredi Kooperatifleri var" dedi. "Sonunda, kepenkleri kapatacağım"ı ilave etti.

Bunu genelleştirirsek, sebze meyve satışından geçinen hal esnafının toplamı 300 binin üstünde. Sırt hamalından başlayıp öteki hizmetlere kadar 700 bin çalışan da mağdurlar listesine eklendi.

Yanlışlık var

Tuhafıma giden Büyükçekmece'deki son Salı Pazarı'ndan bir görüntüydü. Tamamı bayanlardan oluşan Mevlüt Uysal'cı hanımlar özel otobüslerinde horon tepiyorlardı. Tamamı Karadenizli. Birkaç tanesi Madımak Oteli sanıklarının avukatı Uysal adına gelip geçene lokum dağıtıyordu. Aslında Karadenizli olan aday "hâlen iş başında" Hasan Akgün. Üstelik Trabzonlu. Uysal ise Alanya kökenli. Bu biraz tuhaf değil mi? Çıkışta lokumlardan bana da uzattılar, almadım. Nedenini de söylemeyi unutmadım; "şeker hastasıyım." Hanımefendinin önce gerilen yüzü, sonra yumuşadı.

Tam bunları yazarken TRT Müzik açıktı. Hayde ekibi bir Karadeniz türküsü söylemeye başladı; "Çayeli'nden öte." O anda İbrahim Ormancı'nın yollayıp yayınladığım özlü sözünü hatırladım; "Çayeli'nden öte HES'ler".

***

"Elektrik istiyoruz"

Toplam işsiz sayımız üç milyon 537 bin. İstihdam oranı yarı yarıyanın altında yüzde 47,4. Gençler arasında iş bulamayanların oranı ise yüzde 20,3. Bunlar üniversite mezunu olanlar. Bunları ben söylemiyorum resmî kurumların tespiti.

Erdoğan bu ortamda "mitinglerini sürdürüyor." Yetmiyor salon toplantılarında boy gösteriyor. Ekrana yansıyanlardan iki tespitimi aktaracağım. İlki Adıyaman'daydı. Bayrak ve flamalar arasından sarı bir karton yükseldi: "Elektrik istiyoruz." Neresi diye merak ederken bu el yazması göründüğü an kayboldu. Yani parça parça edildi.

Belli ki görevli kontrolörler, golü yemişlerdi. VAR sistemi yapılırsa, topun çizgiyi geçtiği tescil edilecektir.

Hangi üzüntü?

Aynı günün son toplantısı Trabzonlular Federasyonu'nundu. Burada Erdoğan'ın bir özrüne takıldım; "Biliyorum sizi üzdüm". Daha sonra konuyu açmasını bekledim. Umduğum "Trabzon'un verilmeyen şampiyonluğu muydu?" Dikkatle takibi sürdürdüm ama umduğum laflar çıkmadı.

GÜNÜN SÖZÜ

Nasıl zenginlik üretmeden zenginlik tüketmeye hakkımız yoksa, mutluluk üretmeden mutluluk tüketmeye de hakkımız yoktur. Bernard Shaw

 

Yazarın Diğer Yazıları