Geçim cehennem, seçim ise cennet

Hıyar, muhalefetin yapamadığını yaptı ve 13 liralık kilo fiyatı ile iktidara rahmet okuttu.

Temel Reis'in ıspanağı pazarda gramla alınmak zorunda kalındı çünkü kilosu 9 lira idi.

İktidarın 16. yılında salkım domates 11 liralık fiyatı ile iktidarın salkım salkım dökülmesine yol açtı.

"Patlıcan, patlasın senin kocan" emi? Patlıcan oturtma yapmak için kilosuna tam tamına 17 lira saymanız gerekli ki imambayıldı bu fiyatlarla ancak "cumhurbayıldı" olur.

Eşim pazarda ben bu fiyatlara saydırırken, "Sus ağzına kırmızıbiber sürerim " dedi ve kırmızıbiber almaya kalktı ki kilosunu 13 lira görünce, "Haydi yürü eve" diye koluma yapıştı.

Birkaç poşet ki pazarda bedava, haftalık alışverişimizi yapıp 165 Türk lirasını kış soğuğunda ekmek parası için çalışan pazarcı kardeşlerimize aktardık.

Ne et, ne tavuk, ne şarküteri ne de temizlik ürünleri var...

Eve geldik apartman girişinde posta kutusunda doğal gaz faturası, "Hoş geldiniz" diye karşıladı.

Tam 738 lira... 3 oda salon, evde oğullarımız evlendiğinden sadece eşim ve ben yaşıyoruz.

Geçim, Cehennem oldu millete...

Geçen yılın aynı dönemine baktım 425 lirayı görünce kocaman bir, "yuhhh" çektim ki eşim, "sus ayıp, apartmanda duyan olacak" dedi...

Oturdum televizyonun karşısına açtım haber kanallarını hepsinde 16 yıllık AKP iktidarının Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan canlı canlı karşımda ve haykırıyor:

"Marketlere bakıyoruz. Çarşı pazarda marketlerde fiyatlar üreticiden alındıktan sonra tırmandırılıyor. Bunun adı ticaret değil, bunun adı fırsatçılık, tefecilik hatta ülkeye ve millete ihanettir. Bazıları serbest piyasa diyor ama serbest piyasa başka bir şey."

Sanki ana muhalefet partisi lideri, sanki 16 yıldır iktidarda Bay Kemal ve CHP var, sanki 16 yıl sonra ekonomik krize neden olan AKP Genel Başkanı o değil...

Devam ediyor AKP Genel Başkanı esip gürlemeye:

"Bu tür fiyatları artıranları hesaba çekmeniz lazım, bunları silkelemeniz lazım. Benim vatandaşıma bu fiyatlarla mal satanları hesaba çekmeniz lazım."

Vallahi de haklı billahi de yerden göğe kadar haklı diye öyle bir haykırdım ki eşim koştu geldi ve "hayrola?" diye sorunca Erdoğan'ın şu sözlerini tekrarladım:

"Emin misin, Meral hanım ya da Kemal Bey söylemiş olmasın, sosyal medyaya baktıysan sakın inanma" dedi...

Yok, haber kanalında canlı canlı izledim ve ben de hak verdim dedim.

Nasıl hak vermeyeyim, enflasyonu yüzde 40'lara çıkartan, doğal gaz, elektrik, benzin, mazota zam üstüne zam yapan, doları 3,50'den 7'lere çıkartmayı başaran, piyasadaki ekonomik kriz sonucunda konkordato ve iflasları yaşatan, işsizlik, fakirlik fukaralık rekorları kırdı AKP.

O halde seçmenlerin de 16 yıllık metal yorgunu AKP'ye yerel seçimde ders vermeleri ve Erdoğan'ın şu sözlerini uygulamalılar:

- "Hesaba çekmeniz lazım..."

- "Bunları silkelemeniz lazım..."

- "Bunun adı fırsatçılık, riyakârlıktır, tefeciliktir..."

- "Hatta ülkeye ve millete ihanettir..."

Öyle şaşırdılar ki milletin tepkisini gören AKP'liler yerel seçim için yeni bir kampanya başlattılar.

"AKP'ye oy veren Cennet'e gider..."

TBMM Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve hatta Millî Eğitim Bakanlığı yapan AKP Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz, partisinin Sivas adayı Hilmi Bilgi için oy isterken, "Hilmi Bilgin'e vereceğiniz destek, kıyamet günü berat belgeniz olacak" dedi.

Yani AKP'ye oy verenler Cennet'e, oy vermeyenler Cehennem'e gidecek...

Metal yorgunluğu, mental yorgunluğu var ki bu yerel seçimi kaybedeceklerini anlayan AKP'liler oy almak için çareyi, "kıyamet günü berat belgesi" dağıtmakta buldular.

"Allah'ım hamili belge sahibi AKP seçmenidir, Cennet'e alınmasını arz ederiz..."

Seçim, Cennet vaadi ile sürüyor...

Haftaya günün fıkrası ile başlayın

Fıkra bu ya; memleketin birinde her fani gibi cumhurbaşkanı da ölümü tatmıştır.

Azrail kendisini karşılar ve "Gün seçim günü... Bir gün 1 numaralı mekânda, bir gün 2 numaralı mekânda yaşayacak ve hangisini seçeceğinize siz karar vereceksiniz. Ancak hangisi Cennet hangisi Cehennem bilmeyeceksiniz" der.

Cumhurbaşkanı, önce 1 numaralı mekâna girer ki muhteşem bir doğa, ihtişamlı saraylar, sevdiği insanlar, ihaleleri verdiği müteahhitler, bakanlar, birçok siyasetçi, kuş sütü ikram eden huriler hepsi oradadır.

Süre dolar bu kez cumhurbaşkanı 2 numaralı mekâna girer test için.

Orada da kendisine muhalefet yapan çok kızdığı siyasetçiler, gazeteciler ve hatta ana muhalefet lideri vardır. Sulu ev yemeklerini almak için herkes elinde tepsisi yemek sırasındadır. Garson, huri hizmetkârlar, saraylar, özel uçaklar da yoktur.

Azrail süre dolunca, "Sayın Cumhurbaşkanı 1 numaralı mı, 2 numaralı mekân mı seçimde karar sizin? Şunu da söyleyeyim sonra caymak yok, son kararınızı düşünüp verin" der.

Cumhurbaşkanı, "Tabii ki 1 numaralı mekân, son kararım" diye yanıt verir.

1 numaralı mekânının kapısı açılır, cumhurbaşkanı içeriye adım atıp arkasından kapı kapanınca bir anda o muhteşem görüntüler alev alev yanar ve Şeytan karşısına çıkar. Cumhurbaşkanı, "Ama burası benim testte gördüğüm yer değil, burası Cehennem beni kandırdınız!.." diye Şeytan'a tepki gösterir.

Şeytan'ın cevabı hazırdır: "Seçim vardı ve tabii ki senin pembe hayallerle halkını kandırdığın gibi biz de seçim propagandasında seni kandırdık..."

Yazarın Diğer Yazıları