Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Fatma ÇELİK
Dr. Fatma ÇELİK

Geçinemeyen de "geçiniyorum” mu diyecek?

Geçtiğimiz gün MHP yeni bir kampanya duyurdu: Gülek buğday kampanyası. Çok da işlevsel bulmadığım bu kampanya üzerinde durmayacağım, değinmek istediğim kısım bu kampanyanın yapılış sebebine dair açıklamada.

MHP tarafından yapılan açıklamada, 2025 yılının sosyo-ekonomik sıkıntılarıyla karşı karşıya kalan dar ve sabit gelirli insanlarımız”dan ve “asgari ücretle ve emeklilikle geçimini sağlayan bu vatanın evlatlarının çocuklarının beslenmelerine katlı sağlamak”tan bahsediliyor.

Peki, ezcümle ne demek bu açıklama?

Geçim sorunu var, demek değil mi? Ekonomi kötü olmasa, böyle bir kampanyaya ihtiyaç duyulmazdı değil mi?

İktidar ortağının bunu kabullendiği durumda, ekonominin kötü olduğunu söyleyen TUSİAD başkanlarının suçu ne?

Duyguların ifadesi nasıl olacak?

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “Yeni Türkiye’de haddinizi bileceksiniz” çıkışı oldukça önemli.

Cumhurbaşkanının bu konuşmada sözünü ettiği enflasyona karşı kararlı bir program uyguladığı tüm zorluklara rağmen yatırım, üretim, istihdam, ihracat hedefinden taviz vermediği terörsüz Türkiye hedefinde önemli adımlar attığı Türkiye Yüzyılı için gece gündüz çalıştığı bir dönemde”, MHP’nin başlattığı ekonominin kötü olduğu ve bu yüzden dayanışma çağrısı yaptığı kampanya da sorunlu değil mi o halde?

Ya da başka türlü sorarsak, TÜSİAD’ın açıklamalarında sorun tam olarak nerede?

TÜSİAD başkanı hakkında savcılığın sevk yazısında da Turan ve Aras'ın konuşmalarda, yalnızca basın aracılığıyla bilgi sahibi oldukları ve içeriğini bilmedikleri olaylara ilişkin yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı dezenformasyon içerikli beyanlarda bulunduklarının yer alması mühim.

Bu ifadeler, yanıltıcı bilgiyi yayma” suçuyla birleştirildiğinde oldukça endişe verici.

Ayrıca, Bursa Karacabey’de “çiftçinin anası ağlıyor” diyen çiftçi hakkında cumhurbaşkanına hakaretten dört yıl hapis cezası istendiği düşünüldüğünde, endişelenmemek mümkün değil.

Zira, gözlemini değil de kendi derdini, hislerini paylaşan kimselere ne olacak? Aç olan “açım” da mı diyemeyecek mesela?

Sadece “üç tane hakaret soruşturması” mı?

Erdoğan’ın yukarada sözünü ettiğim açıklamasında kullandığı diğer ifadelerden bazısı ise şöyle: Demokrasilerde hiç kimse eleştiriden azade değildir. Tutarlı, yapıcı, iyi niyetli olması halinde biz de eleştirilere kulağımızı hiçbir zaman tıkamadık ve tıkamayız.”

Öte yandan Adalet Bakanı Tunç, “Bugün çıkıp üç tane hakaret soruşturması nedeniyle hukuk devletinin olmadığını, bu ülkede hukuk güvenliğinin olmadığını söylemek insafsızlıktır. Bu ülkeye, Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve bu millete hakarettir” diyor.

Peki, gerçekten “üç tane hakaret soruşturması” mı şu an mevzu bahis hukuk tartışmasının sebebi?

Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, son dört yılda 50 binden fazla kişi Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla yargılanmış.

Halkın yalnızca basın aracılığıyla bilgi sahibi olduğu ve içeriğini bilmediği konularda konuşması ve yanıltıcı bilginin yayılması suçsa, istatistiklerle konuşulması, devleti yönetenlerin siyasi söylemleri terk ederek yalnızca somut veriler üzerinden konuşması gerekmez mi?

Yazarın Diğer Yazıları