“Gizli bir el!”

İsmail Uçar isimli bir vatandaş, Hürriyet’ten Yalçın Bayer’in (17 Nisan 2015) köşesinde dert yanıyor:  “Edirne’de çiftçi arkadaşlarla konuşuyoruz, dertli mi dertliler. ’Gizli bir el’ çiftçiden tarlalarını yüksek bedellerle satın alıyormuş. Çiftçi arkadaşların dediğine göre bu gizli el önce devletin arazilerini satın almış, sonra da çiftçiye yönelmiş. Yani bundan devlet haberdarmış. Denildiğine göre bu gizli el büyük devasa satın almalar yapıyormuş. Çiftçi endişe içinde merak ediyor, bütün bu tarlaları toplayan bu gizli el kim? Amaçları ne?”

Malûm, AKP’nin “Çılgın Projelerinden”  biri de  “Kanal İstanbul”. Büyük ihtimalle Trakya’da çiftçileri endişelendirecek boyutlarda devlet arazisi ve köylülerin tarlalarını satın alan şahıs “Devletin haberi” olduğuna göre, AKP’li. Ve artık Türkiye’de “Devlet”, “Hükümet” ve “AKP” denilince akla ilk gelen işte o “Çılgın Proje” nin sahibi...    

Bir, tapulu toprakları ellerinden alınan devlet ve köylülere, bir, o toprakları yarın öbür gün yüz misli, bin misli ranta çevirecek olan toprak toplayıcılarına bakıyorum da, aklıma 1970’li yıllarda taksilerine doldurdukları melamin tabakları köylülere verip ellerinden bakır kapları alan ve yine köylülere kıytırık fabrika halılarını kakalayıp kök boya ile boyanmış yüz yıllık, iki yüz yıllık tarihi halıları toplayan uyanıkları hatırlıyorum... Misafirperver Türk köylüsü kendilerini kazıklayan o insanlara yağ, yoğurt, yumurta ikram eder, karınlarını doyururlardı. Onlar da itimat sağlamak için su ister, abdest alır, namaz kılardı. Aldatan da aldanan da halinden memnun birbirlerine dua ederek ayrılırdı.

Bu millet çok sömürüldü, çok sömürülecek. O kadar “gizli el” var ki... Emekli açım diyor, esnaf kepenk kapatıyor, dul perişan halde, gençler üniversite bitirmiş, işsiz geziyor, Erdoğan “Kâbe” diyor, “Kur’an” diyor, “İmam-Hatip” diyor, “Başörtüsü” diyor. Tek laf söylemediği “milletin cebindeki gizli el”. Söylese bile “gizli ellerden bir el olan” bankalar için söylüyor, onu da “gizli el”in lehine söylüyor. “Kredi kartı borçlarınızı ödeyin, yoksa çamaşırlarınızı satar yine alırlar...” 

İyi de, bu milleti bu gizli ellerin eline sizin ekonomi uygulamalarınız atmadı mı? Sizin döneminiz değil mi icra dosyalarındaki yüzde 800-900’lük artışlar ve sizler değil misiniz “Adliye sarayı” ve “Cezaevi yapmakla” övünenler... “Kur’an” , “Başörtüsü”, “Allah” diye diye ülkeyi ne hale getirdiğinizi sizler de biliyorsunuz ki, “Siyasetçilerin mal varlığında şeffaflıkta ısrar ederseniz, AKP için il ve ilçe başkanı bile bulamazsınız”  itirafında bulundunuz ya da millet uyansın diye Allah(c.c.) söyletti... Ha, millet uyandı, uyanmadı, o ayrı mesele. Uyanmayanlarla birlikte uyananlar da bedel ödeyecek, o da bir başka dert.

Mesele Trakya’daki devlet arazisi ve köylü topraklarını toplayan “gizli el” den buralara geldi. Ve asıl mesele bu kadar “Kur’an” bu kadar “Kâbe” bu kadar “Başörtüsü” bu kadar “Ahlak” tan bahsedilen bir ülkede, bütün bu kötülükler niye geometrik olarak katlanıyor? Niye yöneticisinden halkına kadar, “Helâl haram, ver Allah’ım-Senin kulun yer Allah’ım” hallerine düştük?

Ve aslında bu “gizli el” herkesin malumu “el” değil mi?

 

Yazarın Diğer Yazıları