Gladio taktikleri ve yabancı devletlere toprak satma suçu!

20 Aralık 2007 tarihinde İtalya’nın eski Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga’nın, Corriere della Sera’ya yaptığı açıklamanın bir kısmını bu sütuna alarak kamuoyunu  “muhalefetin üzerine yıkılacak eylemler”  konusunda uyarmıştık.
Yenişafak’ın haberine göre Cossiga, 1960, 70 ve 80’lerde Avrupa’daki bombalama olaylarından sorumlu tutulan ve temel uzmanlık alanı ülkelerdeki yerel politik muhalefetin üzerine yıkılacak eylemler gerçekleştirmek olan NATO himayesindeki Gladio örgütünün varlığını ifşa ederek yapılanma içindeki rolünü de itiraf etmişti. İfşaatlarıyla İtalyan siyasi düzenini rahatsız eden Cossiga, 1992’de istifa etmek zorunda kalmıştı. Cossiga’nın beyanları, 2000 yılında İtalya Parlamentosu’nun Gladio ile ilgili soruşturmasına da katkı sağlamış ve bu soruşturma sırasında saldırıların ABD istihbarat birimlerinin gözetiminde olduğuna dair kanıtlar ortaya çıkmıştı.

* * *

Demiştik ki,  “Türkiye’nin yakın tarihi de bu tür olaylarla doludur. Hatırlarsanız, Cumhuriyet gazetesine saldırı, Danıştay baskını, Rahip Santoro’nun, Hrant Dink’in ve  Malatya’da misyonerlerin öldürülmeleri, hükümet ve yardakçı basın tarafından ulusalcıların veya milliyetçilerin üzerine yıkılmak istenmişti. Ancak, bugün herkes görüyor ki işin içinde derin bağlantılar var!”
Ayrıca Emekli Albay Erdal Sarızeybek, arkadaşımız Ceyhun Bozkurt’a yaptığı açıklamada son soruşturmalar için 8 milyon sayfalık telefon dinlemesi kaydı biriktiğini hatırlatarak bu kayıtlarda Türkiye’nin ulusalcı, milliyetçi güçlerinin her türlü özel, maddi, manevi bilgisinin bulunduğunu söyledi. Sarızeybek, bu bilgilerin yabancı istihbarat servislerinin eline geçmesi durumunda Türkiye’nin geleceğinin tehlikede olduğunu bildirdi.
İşte biz bu sebeplerle, milliyetçileri, ulusalcıları meşru platformlarda örgütlemek için yola çıkanlara dikkat edilmesi gerektiği uyarılarında bulunuyorduk. Gereksiz bir hassasiyet içinde olduğumuzu zannedenler, bilmiyorum son olaylardan sonra meseleyi anlayabilmiş midir?
Her zaman söylediğim gibi Türkiye’nin askeri yollarla işgal edilebilmesi mümkün değildir. Çünkü ordu mağlup edilse bile millet mağlup edilemez! Millet, işgalcilere Türkiye’yi dar eder. Bunu milletin direnç gücünü temsil eden, milletin sorumluluğunu omuzlarında taşıyan insanlar yapar. Fakat bu direnç gücünü, yani bağışıklık sistemini ortadan kaldırdığınız zaman vücudun direnecek hali kalmaz.
İşte, yaklaşık iki yıldır uygulamaya konulan program budur!

* * *

Türkiye’deki vahşi saldırıları planlayan Gladio, milli direniş gücünü, Türk devletinin imkânlarını kullanarak yok etmek için harekete geçmiştir.
Bütün bunlar yapılırken, Türkiye’nin topraklarının yabancılara, hatta yabancı devletlere bile satılmasını öngören yasaların çıkarılması tesadüf değildir!
CHP İstanbul Milletvekili Birgen Keleş, arkadaşımız Selda Öztürk Kay’a yaptığı açıklamada buna işaret ediyor ve  “Eğer taşınmaz almak için gelen yabancı sermayede yabancı kamu sektörünün payı varsa, söz konusu yabancı kamu sektörü de Türkiye’den istediği araziyi satın almış olacaktır. Bu maddeyle, bir şirketin büyük hissesine kendi kamu kuruluşu kanalıyla sahip olan bir devlet, Türkiye’de istediği araziyi satın alacak duruma gelmektedir. Oysa, Anayasamız, yabancı bir devletin Türkiye’de bu sınırlar içerisinde taşınmaz mal edinmesine hiçbir şekilde izin verilemeyeceğini vurgular”  diyor.
Milletin direnç gücü çökertilirken eşzamanlı olarak kanla sulanmış toprakların yabancı devletlere satılmasının önünün açılması, Yüce Divan’lık suçtur. 
Bu soruşturma da açılır bir gün!

Yazarın Diğer Yazıları