​​​​​​​Grip mi, zatürre mi, hızlandırılmış kanser mi?

Önümde, sadece Türkiye'yi değil bütün dünyayı ilgilendiren iki önemli haber var. Birincisi, Deutsche Welle'den yani Almanya'nın Sesi'nden.

"Koronavirüs Avrupa'ya 2019'da ulaşmış olabilir mi?" başlıklı haberde özetle şu bilgiler veriliyor:

"Bir İtalyan araştırmacı, geçen yılın son üç ayında Lombardiya bölgesinde normalin üzerinden grip ve zatürre vakasının görüldüğü tespit etti.

Milano Üniversitesi'nde epidemiyoloji ve tıbbı istatistik profesörü olan Adriano Decarli, geçen yılın Ekim ile Aralık ayları arasında Milano ve Lodi arasındaki bölgede zatürre ve grip teşhisiyle hastaneye kaldırılanların sayısında ciddi artış olduğunu belirlediklerini söyledi.

Decarli, 'Virüsün 2019 sonunda İtalya'ya gelip gelmediğini anlamak istiyoruz. Eğer öyleyse, neden uzun bir süre bu tespit edilemedi? Tespit edilebilseydi, salgında muhtemel bir ikinci dalgayı karşılamak üzere önümüzde daha net bir tablo olurdu' diye konuştu."

***

İkinci haber ise Japonya'nın Asahi 21 adlı televizyon kanalından ama yayın tarihi 21 Şubat 2020...

Habere göre ABD'de yaşanan ve "taç virüsü"nün sebep olduğu gripten 14 bin kişi öldü, 26 bin kişi de tedavi gördü. Amerikan Sağlık Bakanlığı'na göre ise, ölü sayısı 10 bin ile 20 bin arasında.

Haberde, "yeni taç virüsü" ile "influenza semptomları"nın çok benzer olduğunu belirtildi ve "Bu virüslerin grip olarak kabul edilmediğine dair şüpheler var ve bunların yeni taç virüsleri olduğuna inanılıyor" denildi.

Aynı habere göre Amerika'nın etkin gazetelerinden Washington Post da grip haberlerini yayınlarken Amerika'da gribin korona virüsten çok daha büyük bir tehdit olduğunu yazdı. 

***

Bu haberleri okuduktan sonra Türkiye'ye dönelim. Şahsen benim bildiğim üç vaka var ve üçü de Türkiye'de korona virüs salgını ile ilgili Sağlık Bakanı'nın ilk vaka açıklamasından öncesine denk geliyor.

Birinci vaka Adapazarı'ndan... Bir akademisyen arkadaşım 1 Mart günü aradı ve çok ağır ağır bir grip geçirdiğini, ölümden döndüğünü, üç ay "karantinada" tedavi gördüğünü ve şimdi iyi olduğunu söyledi. Üç ay tedavi gördüğüne göre Ocak ayı başına hastalandığı anlaşılıyor.

İkinci vaka Şubat ayında Zeytinburnu'nda yaşandı... Telefonlara cevap vermeyen uzaktan akrabama, facebook üzerinden mesaj yazıldı. 20 gündür gripten tedavi gördüğünü, hastalığının kimseye bulaşmaması için kendisini tecrit ettiğini bildirdi!

Üçüncü vaka ise devlet hastanesinde görevli bir arkadaşımdan... Şubat ayı ortalarında irtibatı kesmesi üzerine, aradım "Nereye kayboldun?" diye sordum, "Abi, hastanede çok yoğunuz. Sıkıntı var. Çok yoruluyorum. Karantinadayım!" dedi ve kapattı.

Bu vakalardan, devlet hastanelerinin en geç Şubat ayında teyakkuz durumuna geçtiği anlaşılıyor. Sağlık Bakanı ise ilk ölümlü korona virüs vakası açıklamasını 11 Mart'ta yaptı.

Kısacası, "Türkiye'de 'ağır grip' denilen vakalar, ABD ve İtalya ile eş zamanlı olarak başlamıştı." denilebilir!

***

"Bu saatten sonra bunları bilmenin ne önemi var?" diye soranlar olabilir...

Hastalığın, gerçekte hangi sebeple başladığı hâlâ tespit edilmiş veya edilse de açıklanmış değil! Bu virüs, grip veya zatürreye değil, adeta "hızlandırılmış bir kanser!"e benziyor.

Kanser nasıl hızlandırılabilir? Radyasyonla değil mi?

Akciğer hücreleri, aniden şekil değiştiriyor. Bilim adamlarına göre virüsü, hücreler üretiyor! Halk diliyle vücut kurtlanmaya başlıyor! Bağışıklığı güçlü olanlar, gözle görülemeyecek kadar küçük virüsleri öldürüp dışarı atıyor, zayıf olanlar atamıyor...

Öyleyse neden kimse hastalığın bu yönü üzerinde de durmuyor da herkes sicili bozuk Dünya Sağlık Örgütü'nün açıklamalarına boyun eğiyor?

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları