Gücün adaleti değil: Adaletin gücü

Azerbaycanlı ressam ve karikatürist Gündüz Ağayev, ülkelerin kendine has özelliklerini sanatsal bir dille anlatarak, çizimlerinde çeşitli konularda farkındalık oluşturuyor.

Siyaset, din, insan hakları ve toplumsal adalet gibi pek çok konuda çalışması bulunan Ağayev'in, ana figür olarak adaletin simgesi Themis'i kullanarak, 13 ülkenin mevcut adalet sistemini eleştirdiği illüstrasyon serisi büyük ses getirdi.

Bilmeyenler için belirteyim: Themis bir elinde terazi, öteki elinde kılıç tutan gözleri bağlı bir kadın figürüdür. Gözlerinin bağlı olması adalet dağıttığı kimseleri görmeyerek tarafsızlığını korumasını; bir elindeki terazi adaleti ve bunun dengeli şekilde dağıtılmasını; kadın olması bağımsızlığını; diğer elindeki kılıç ise adaletin keskinliğini temsil eder.

İllüstrasyonlarda ABD'de Themis'in elindeki kılıç ve terazi, bir savaş uçağının kanatlarında asılı dururken; Rusya'da Putin'i Themis'in başına silah dayamış olarak görüyoruz. İngiltere'de de Kraliçe Elizabeth, Themis kadını olarak çizilmiş.

Diktatörlükle yönetilen Kuzey Kore'de Kim Jong Un'un elindeki adalet terazisinin tek tarafı kopmuş, Jong'un diğer yanında da tank bulunuyor. Çin'de de "Çin malı" terazi üretimi yapan ağzı bağlı bir işçinin arkasında kılıçlı bir adam göze çarpıyor.

Türkiye için yaptığı çizimde ise R. Erdoğan'ın, adaleti simgeleyen Themis'e tokat atarak elindeki adalet terazisini yere düşürdüğü görülüyor.

Avrupa Topluluğu da çizerin eleştirilerinden payını alıyor: Topluluk, adalete anca metelik atıyor.

***

Bu çizimler akla, egemenin toplumda adaleti nasıl sağlaması gerektiği sorusunu getiriyor.

John Rawls, "A Theory of Justice" adlı eserinde devletlerin mal ve hizmetlerin dağıtımında adil olmaları gerektiğini ve toplumda en az avantajlı olanların temel ihtiyaçlarının korunmasıyla bir toplumun adil olacağını dile getirmiş.

Yani aslında formül basit! Toplumdaki herkesi kapsayacak şekilde hak dağılımını gerçekleştiren; güçlü ile zayıf, mazlum ile zalim arasındaki dengeyi sağlayan; aşırılıklardan ve dengesizliklerden arındırılmış bir toplum, adaletli bir toplumdur.

Adalet bu anlayışla tecelli etmezse, güçlü güçsüzü ezer; birlik ve beraberlik gibi kavramlar bir anlam ifade etmez; şiddet olayları çoğalır ve kaos ortamı oluşur.

Ancak adalet uygulayıcıları, Rawls'ın tezinin aksine, toplumdaki 'hakim' sınıfları, yönetenleri, güçlü zümreleri koruma yoluna gittiğinden dünya adaletli bir yer olamıyor. Ve bu tutum da çıkar çatışmalarını, zulmü ve eşitsizliği getiriyor.

***

Maymunlar üzerinde yapılmış bir deney var: Adaletsiz Dağıtım deneyi.

İki maymun denek olarak kullanılıyor ve bu maymunlar araştırmacıya bulundukları kafesin içerisinden taş verdikleri zaman ödüllendiriliyor. Yalnız mesele şu ki: Bir maymun üzüm ile ödüllendirilirken, diğeri salatalık ile ödüllendiriliyor!

Burada belirtmek gerekir; üzüm maymunlar tarafından, salatalıktan çok daha fazla sevilen bir yiyecek.

Salatalık alan maymun isyanlarda!

Maymunlardan biri, aynı işi yapıyor olmasına rağmen, diğer maymuna üzüm verildiğini, kendisine ise salatalık verildiğini görüyor. Salatalığı araştırmacıya fırlatıp adeta isyana kalkıyor. Sinirleniyor, ellerini yere vuruyor ve araştırmacıya taş vermeyi bırakıyor.

İşte aynı bu deneyde olduğu gibi insanlar arasında da eşitliğe aykırı hareket edilmesi, keyfi muamelelerde bulunulması adaletsizliği ortaya çıkarıyor.

Yine de egemenler topluma iyi görünmek, mevki ve makam sahibi olmak, kısacası menfaat sağlamak amacıyla hak, hukuk gözetmeden, kendi mutlulukları için toplumsal mutsuzluğu ve toplumsal adaletsizliği göze alarak, adaletsizlik yapıyor.

Maymunlar dahi adaletsizliğe isyan ederken de insanın susması bekleniyor.

***

Liderler adil davranmak zorunda oldukları gibi, adil oldukları algısını da topluma hissettirmek mecburiyetindedirler.

Bir lider hangi kararı aldığını, bu kararları ne sebeple aldığını açıklar, karar alma sürecinde çalışan farklı görüşteki insanların düşüncelerini dikkate alır ve kararın uygulanmasının sonuçlarını halk ile paylaşırsa adil algılanır.

İnsanlar sonuçlardan memnun olmadıkları durumlarda dahi, sürecin adil işlediğine inanırlarsa, bir bağlılık duyarlar.

***

Çünkü esas mesele egemenin adil olabilmesidir.

Mesele "gücün" kendinde olduğunu unutmaktır.

Çünkü gücün adaleti değil, mesele adaletin gücüdür!

Yazarın Diğer Yazıları