TRT'de yer alan habere göre, Ali Saraç Karadeniz’in ilk tabela ressamı. 1926’da Trabzon’da doğdu. Ordu’daki ortaokul öğretmeninin, Saraç’taki resim ve yazı becerisini fark etmesiyle sanata yönelmeye daha o yıllarda karar veriyor. Kırık saplı bir fırçayla ilk olarak askeri birliklerin kolluklarını ve küçük tabelalar yaparak başlıyor mesleğe.
Gümüşhanedeki sihirli tabelayı yapanın kim olduğu belli oldu
Gümüşhane’de 68 yıl önce bir ressam tarafından yapılan ve nereye giderseniz gidin kadın ve ayakkabının sizinle döndüğü tabelayı Karadeniz’in ilk tabela ressamının yaptığı ortaya çıktı. Tabeladaki kızın kim olduğu de belli oldu.
Yeniliklere karşı duyduğu merak onu ilk olarak, 1940’ların sonlarında İstanbul’a gidip Karaköy’deki Ermeni ustalardan altın varak ve lastik damga tekniğini öğrenmeye sürüklüyor.
1950’lerde Ordu’nun Ünye ilçesinde kurulan kara lastikten ayakkabı üreten Ürer adındaki bir fabrika, Karadeniz’den doğuya ve zamanla tüm Türkiye’ye yayılıyor. Hal böyle olunca bu ayakkabıların satışını yapacak dükkanlar da tabelaya ihtiyaç duyuyor.
Ali Saraç’ın elinden çıkan tabelaların tüm Türkiye’de yayılmasına önayak oluyor bu fabrika. Böylelikle kızının fotoğrafından ilham alarak çizdiği lastik ayakkabı satan dükkanların tabelalarını tüm Türkiye’ye ulaştırmış oluyor.
Mesleğinde daha da uzmanlaşmayı kafasına koyan Ali Saraç, 1963 yılında Almanya’ya gidip, orada ışıklı reklam ve serigrafi (ipek baskı) baskı tekniği gibi mesleğine dair detayları da öğreniyor. Almanya’da kaldığı süre zarfında da çalışmayı sürdüren Saraç, oradaki tren vagonlarına, araba fabrikalarına da tabelalar hazırlıyor.
Lastik damga tekniğini Almanya’da öğrenen Ali Saraç, Türkiye’de ilk kez bu uygulamayı hayata geçiren kişidir. Ali Bey, 1974 yılında memlekete kesin dönüş yapar.
Ailesinin aktardığına göre Trabzon Uzun Sokak’ta, şimdiki 1 nolu sağlık ocağı karşısında açtığı dükkanında çalışmalarına kaldığı yerden devam eder.
Usta ellerden çıkan sayısız tabelalardan biri, Ürer Lastikleri firmasına ait. 1950lerden 70’li yıllara kadar üretim yapan ve Ordu’nun Ünye ilçesinde, Tabakhane Deresi kenarında bulunan Ürer Lastikleri’nin tabelası Ali Saraç imzalı. Firma o zamanlar topladığı hurda kamyon lastiklerini öğüterek hamur haline getirip kalıplarda pişirerek ayakkabı yapıyordu.
Kara lastiklere öyle bir talep vardı ki diğer iller ve ilçelerden gelen insanlar bu ayakkabılardan yüzlerce alıp gittikleri yerde satıyordu. Durum böyle olunca bu yerler için de tabela ihtiyacı doğuyordu. Bu ihtiyacı gideren ise Ali Saraç’tı. Hatta 1950’li yılların ortasında Erzurum yolu üzerinde bulunan tabelaya kızı Nilgün Saraç’ı resmettiği görülüyor.
Ordu’nun markalarından, hatta bir kuşağın buluşma noktası olan Buket Pastanesi’nin tabelasının mimarı da yine Ali Saraç’tır. Buket Pastanesi’nin sahibi Baki Kamber’in arkadaşı olan Ali Saraç yine döneminin çok ilerisinde bir tabela ortaya koymuştu. Şehrin eskilerine anılarını hatırlatacak, görünce duygulandıracak o resimli tabela…
Ali Saraç, bir babanın acısını da mezar taşına yansıtmış. Ordu’da o yıllarda çıkan bir yangında Kader isminde küçük bir kız çocuğu hayatını kaybetmiş. Kader’in yangında vefat etmesi ve babasının “Kızımın kalbi yandı” diyerek ağlaması üzerine Ali Saraç, Kader için cam fanus içinde kırmızı bir kalp olarak görülen o dönem teknolojisinde pek rastlanmayan ışıklı bir mezar taşı yapmış.
Ali Saraç, Ordu’daki dükkanların yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının da tabelalarını yaptı. Günümüze fotoğrafları ulaşan o tabelalardan birisi de Ordu Bölgesi İnşaat İşçi ve Sanatkarlar Sendikası’na ait tabela. Ali Bey, yaptığı her iş gibi bu tabelanın yanında da fotoğraf çektirmiş ve günümüze ulaşmasını sağlamıştır.
Fotoğraflar aslında o zamanki esnafın işletmelerine ne kadar özen gösterdiğini de ortaya koyar cinsten. Adeta tabela kirliliği yaşanan günümüze inat onlarca yıl önce o günün teknolojisi ile Ali Saraç imzası altında çıkan tabelalar o dönemler bu kültüre verilen önemi de gözler önüne seriyor.
Teknolojinin bu kadar ileri olmadığı o yıllarda bu tabelaları yapmak bir sanattı. Tabelalar, Orduluların bu konuda ne kadar özenli olduğunu ortaya koyar cinsten. Kimi zaman okul, kimi zaman terzi, kimi zaman lokanta... Hepsinin ortak noktası, Ali Saraç’ın sanatından faydalanarak özenle hazırlanan tabelaları kullanmaları.
Ali Saraç’ın imzasını taşıyan tasarımlardan birisi de o dönemde Ali Osman Ulusoy tarafından kurulan otobüs firması Ulusoy’un logosu. Türkiye’ye mal olan firmanın ilk logosu yine dönemin çok ilerisinde işler ortaya koyan Ali Saraç tarafından yapıldı.
Ali Osman Ulusoy, Ali Saraç’ın Trabzon’dan çocukluk arkadaşıymış. Ali Saraç, Ulusoy’a yedi kardeşi temsilen yedi yeleli bir aslan logosu tasarlıyor ve otobüs camlarına tek tek resmediyor.
Bu işiyle çok beğeni toplayan Ali Saraç, farklı otobüs firmalarından kendileri için logo tasarlanması talepleri alıyor. Bu firmaların isimlerini bugün bilemiyor olsak da fotoğraflarına rastlıyoruz.
Ali Saraç sadece Ordu’da değil tüm Karadeniz’de estetik değeri yüksek işler yaptı. Fotoğraflara baktığımızda bir dönemin tabela estetiğini ve aynı zamanda Ali Saraç’ın yüksek sanat zevkini görüyoruz. Fotoğrafların aktardıklarının yanı sıra ailesinin anlattıklarından mesleğine verdiği önem ve gösterdiği özen anlaşılıyor.
Ali Saraç, arkasında kentin mimari estetiğine ve dönemin nahifliğine şahitlik edecek yüzlerce eser bırakarak 29 Şubat 1980 yılında aramızdan ayrıldı.