Günaydın CHP, Günaydın Türkiye!

Özelleştirme, küreselleşme gibi sloganlar neredeyse iman haline getirilmişti. Özelleştirme, aslında bir çeşit haciz yöntemi idi. Fakat kimse konunun bu tarafını görmüyordu. Küreselleşme ise, Amerikan merkezli bir soygun sisteminin adı idi ve biz konuyu “namus meselesi” olarak gördüğümüzü açıklarken, medyada öne çıkarılan bütün ekonomistler, Türkiye’nin ekonomik beklentilerinin mevcut soygun sistemi içinde nasıl karşılanabileceğini anlatıyordu.
100 ülkede IMF’nin geliştirdiği aynı bütçe disiplini, aynı yapısal uyum programı, sanal paraya dayanarak uygulandı. IMF programlarının esas hedefi, 100 ülkenin servetini ABD ve Avrupa’ya transfer etmekti. Nihai hedef, bütün ulusal ekonomileri çökerterek, tek bir dünya imparatorluğu kurmaktı.
Türkiye’de ise durum IMF temsilcilerinin, Bakanlar Kurulu salonunda, üstelik Atatürk resminin ve “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazısının önünde basın toplantısı yapabilecek düzeye kadar ilerlemişti.
Uygulanan sistem, milli bağımsızlığa son vermeyi öngörüyor, iktidarda bulunan partiler, bunun ekonomik altyapısını hazırlıyordu.
Cumhuriyet’i korumak ve kollamak ise sadece askerlerin değil, bütün Türk vatandaşlarının; özellikle ve öncelikle Türk milliyetçilerinin göreviydi. Görevden de önce, bu bir şeref, haysiyet ve namus meselesiydi.
Namus meselesi olduğu, 50 yıldır uygulanan ekonomik politikaların yol açtığı ahlak bunalımından da belliydi, ama parlamentodaki partilerden hiçbiri bu sisteme temelinden karşı çıkmadı!

* * *

Bugünlerde ise gerçeği dile getirenler çoğaldı.
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği Genel Başkanı Mustafa Koca, “ABD kaynaklı kriz, profesyonel bir ahlaksızlık krizidir. Hem de bin bir türlü bilimsellik, profesyonellikle sarmalanmış bir ahlaksızlık krizidir” dedi.
Yaşanan krizin bilimsel metodolojilerin güvenliğini de sarstığını savunan Koca, “Ahlaksızlığa danışmanlık yapılmış, derecelendirme yapılmış, bilimsel ekspertiz raporları eklenmiş, bilançolar büyütülmüş, kâğıt üzerinde kazançlar sağlanmış ve büyük bir kandırmacayla sadece birileri köşe olmuşlardır” ifadesini kullandı.
Peki, büyük sermaye! Onların fazla sesi çıkmıyor, çünkü onlar bu ahlaksız, namussuz sistemin parçası durumundadırlar.
Ya büyük medya!
Onların durumu daha da kötüdür. Çünkü dünyanın büyük hırsızları ile ortaklık kuranların sözcülüğünü üstlenmişlerdi.
Şimdi şaşkın ördek gibidirler!
Onlar, özelleştirme, küreselleşme, serbest piyasa ekonomisi gibi kavramları önce fikir, sonra duygu ve en sonunda inanç haline getirdi.
Bu kavramlar, tekelci kapitalizme ve etnik-dini parçalanmaya hizmet etse bile medyada adeta kutsallaştırıldı. Dolayısıyla bu fikirleri üreten kuvvetin emrine girdiler.
Uygulanmak istenen küreselleşmenin, kendiliğinden gelişen bir süreç değil, birkaç elit şirketinin güdümünde küreselleştirme olduğunu ve bütün insanlığı köleleştirmeye götürdüğünü anlatsak da bu fikirleri üçüncü dünyacılık olarak küçümsediler.

* * *


Geçmişte küresel sistem içinde düşünen CHP’li yöneticiler bile artık gerçekleri dile getiriyor:
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bihlun Tamaylıgil, “Yeni bir arayışa gidilmeli. Dünya küreselleşmenin finans imparatorluğu değil, artık üreten bir dünya olabilme ve üretimi de bölgesine ve o bölgenin kaynaklarına göre gerçekleştiren, üretimi olduğu yerde bırakan bir yapıda olmak zorundadır” dedi.
Günaydın CHP! Günaydın Türkiye!

Yazarın Diğer Yazıları