Gündem değişirken neresi yıkılıyor?..

İletişim teknolojisiyle de sınırları zorlayan dünya uygarlığı, istediği kadar Mars'ta yaşam izleri arasın...

Bilim istediği kadar "sesten hızlı tren"ler için uğraşadursun...

Ancak bağnazlık ve cehaletten beslenenlerin yeryüzündeki sömürü düzeni her coğrafyada kendini iyice belli ediyor...

Hem de ne yazık ki "din" ve "tarikat" adı altında... Hem de ne yazık ki utanç verici biçimde...

Evet; dünyanın birçok bölgesinde de kendini "tanrı", "peygamber" ya da "Mehdi" sanan meczuplar çıktı ortaya...

Çünkü bilim ne kadar gelişirse gelişsin, eğitim düzeyi ne kadar artarsa artsın, teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin artık her şeyin bir "tarikat"ı var!!! Sığınak arayan insanları "din" iddiasıyla köleleştirmek ve sömürmek çok kolay çünkü...

Topluca intihar edenler tarikatı, aşk tarikatı ve son olarak neredeyse her ülkede örnekleri ortaya çıkan "seks tarikatları!.."

Yani, sapıklığı holdingleştiren "tarikat" adı altındaki zırva merkezleri dünyanın her yerinde ne yazık ki kolaylıkla av bulabiliyor kendine... Ve tabii ki gerçek dindarlar konusunda da vahim ve yıpratıcı algılar yaratıyor bu yapılanmalar... 

Yalnızca Afrika ve Orta Doğu'da var sanmayın... ABD'de Mormonlar'dan kopmuş "İsa'nın Köktendinci Yarının Azizleri Kilisesi"nin lideri, yine Meksika'da ayinler düzenleyerek kadınları köle yapan ABD merkezli Nxivm, Romanya'daki "seks tarikatı MISA" ve Hindistan'da tecavüzle gündeme gelen "Decha Sacha Sauda" adlı dini tarikat da sarsmıştı dünya gündemini... Hem de binbir türlü sapıklıkla!!!

1973'te, insanları yaratan "uzaylılardan mesaj" aldığını iddia ederek "son peygamber"liğini ilan eden Claude Vorilhon'un kurduğu Rael Tarikatı'nın "ülkemizde de örgütlendiği" Türk basınına yansımıştı!!!

İşte bu iddianın üzerinde çok düşünmek lazım!.. Acaba Türkiye'de kendini "peygamber" gibi lanse eden ve sözde "okumuş" mühendislerden-doktorlara kadar her çevreden zavallı müritler toplayan, kaç kadın ya da erkek "şeyh" dolaşıyor ortalıkta?..

Uyduruk kitaplarla-paralı konferanslarla her biri holdingleşen sahte "şeyh"ler hangi kentlerde örgütleniyor, müritleri nasıl köle gibi sömürüyor, nasıl para topluyor ve yuvaları nasıl yıkıyor acaba?..

"Uzay" (!) cevap verecek değil bu sorulara herhalde, Çengelköy baskınından sonra devlet bunları da derinlemesine irdeliyor olmalı!!!

***

Çengelköy neyi perdeliyor?..

Konunun nereye geleceği belli... Çünkü gündem FETÖ'den sonra bu kez "tarikat" olarak da nitelendirilen "Adnan Hocacılar..."

Memleket "rejim" açısından hızla dönüştürülürken ve anlı şanlı muhalefet hezimet şokunun ardından devletin yönetim biçiminin altüst edilmesini izlemekle yetinirken, hiç de beklenmedik Adnan Oktar operasyonu gündemi değiştirmeye de yetti...

Artık kimse devletin tüm kurumlarının "saray"a bağlanmasını, hukukçu olmayanların da hâkim olabileceğini, rektörlük için profesörlük koşulunun kaldırılmasını ve ülkenin eyaletlere bölüneceğine ilişkin vahim iddaları konuşmuyor, sorgulamıyor... Özellikle de muhalefet...

Çünkü "Adnan Hoca" denilen zata ve ekibine yönelik operasyonın "zamanlama"sı "rejim"in hızla dönüştürülmesi çabalarını gölgelemesi açısından da gerçekten çok manidar bulunuyor!..

Heyhat... Gizemli-kuşkulu yaşamlarını canlı yayında göbek atarak perdeleyenlere karşı tam da seçim sonrası (!) yapılan operasyon rejim değişikliğini perdelemekte de süper bir organizasyon gibi görünüyor!!!

Evet; özellikle erkek çocuklarına tecavüzle gündeme gelerek infial uyandıran "tarikat" ve "cemaat" adı altındaki rant çarklarının tamamı tarumar edilsin de, yalnızca 70 tabanca, uzun namlu silahlar, çelik yelek, zırhlı araba, saymakla bitmediği öne sürülen paralar, dehşet verici suçlamalar-ifadeler deşifre olmadı Çengelköy sırtlarından!..

"Bilim" ve "Millî değerler" iddiasının ardında hep tartışmaların odağında olan Adnan Oktar grubunun yaşam tarzıyla ilgili çok vahim iddialar da yansıyor medyaya... Belli ki şoke edici siyasi ilişkiler de serilecek ortalığa!!!

***

Muhalefet izleyecek mi?..

"Adnan Hocacılar" meselesini polise-yargıya bırakalım da, gündem değişikliğiyle, neredeyse geri plana atılan "başkanlık" meselesinde neler oluyor Türkiye'de?..

Toplumda "cumhuriyet yıkılıyor" kaygısı artarken, her geçen gün yeni bir versiyonu gündeme gelen "rejim değişikliği" yasalarının nereye kadar gideceğini, sınırın ne olacağını ve dönüşümün nerede duracağını bilmiyor kimse...

Sosyal medyada kimi yandaş meczuplar, "cumhuriyetin sonu geldi, 2. cumhuriyet kuruluyor" diye kaygılı çevreleri kışkırtmaya çalışırken, adını Atatürk'ün koyduğu Cumhuriyet gazetesinde bile kimi Truvalar AKP'yi eleştirme bahanesiyle "Kemalizm"e saldırırken, milyonlarca yurttaş "gelecek kaygısı"nı artıran soruların girdabında yanıt arıyor, yolunu bulmaya çalışıyor...

Ve en önemlisi de, "başkanlık" kurucu iradeyi hedef alırken etkili-güçlü siyasi dayanak arıyor toplum...

Çünkü AKP'nin 16 yıllık iktidarını pekiştirmesinin ardından dayatılacak pervasızlıkların sonuçlarını merak ediyor toplum...

Asıl muhataplara soralım o zaman; MHP iktidarla kol kola yürürken, HDP'nin zaten "Atatürk Cumhuriyeti"ni korumak gibi bir kaygısı yokken, özellikle CHP ve İYİ Parti rejime yönellik taarruzlar karşısında ne yapacak acaba?..

"Atatürk, cumhuriyet, laiklik, demokrasi" diyerek oy toplayan muhalefet, kitlelere dayanak olmaya hazırlıklı mıdır, yoksa izlemekle mi yetinecek "başkanlık" sarsıntılarını?..

***

CEVAP VE DÜZELTME METNİ

Türkiye'de YENİÇAĞ Gazetesinin 06.07.2018 tarihli nüshasının 4. sayfasında Mehmet Faraç'ın MED CEZİR adlı köşesinde yayımlanan "Atatürkçülere tehdit!.." alt başlığında yer alan konu ve yorum 5187 sayılı Basın Kanunu gereğince ekte iletilen cevap ve düzeltme metnimizin, düzeltmeye konu yayımın bulunduğu sayfa sütunlarda aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlanması bildiriminden ibarettir.

06.07.2018 tarihinde ve Türkiye'de YENİÇAĞ Gazetesinde "Atatürkçülere tehdit!.." başlığıyla yayınlanan ve gerçek dışı içerikler barındıran haber üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur:

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu ülke genelindeki yurtlarında hiçbir ayrım gözetmeksizin yaklaşık 650 bin öğrenciye ev sahipliği yapmakta ve milyonlarca üniversiteli gence sağladığı burs/kredi imkanı ile ülkemizin yarınlarına ışık tutmaktadır.

Kurumumuz eğitim-öğretim dönemi dışında da öğrencilere hizmete devam etmekte, yaz okulu, zorunlu staj vb. sebeplerle yurtta kalmak isteyen gençlere yaz aylarında da kapılarını açmaktadır.

Habere konu olan öğrenci yaz okulu süresince barınmak amacıyla misafir öğrenci statüsünde kurumumuza başvurmuş ve nöbetçi kız yurdumuz olan Sakarya Arif Nihat Asya Yurdumuza yerleştirilmiştir.

Basında yer alan tutanak, öğrencinin tercihlerinden veya hayat tarzından dolayı değil, idareye karşı uygunsuz fiil ve söylemlerinden dolayı düzenlenmiştir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Sinan Aksu - Genel Müdür                                                                                                                                                

Yazarın Diğer Yazıları