Güneydoğu'daki fiili durum ne olacak?

PKK terör örgütü, Güneydoğu Anadolu'da iki il ve beş ilçede özerlik ilan eder ve yurdun dört bir tarafına şehit cenazeleri gelirken, Tayyip Erdoğan'ın gündemi "başkan olmak"tır.

Batı basını, Güneydoğu'daki durum hakkında, "Türkiye kontrolü kaybediyor" yorumları yaparken, Erdoğan Rize'de "fiili durum"dan bahsederek "İster kabul edilsin, ister edilmesin; Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun hukuki çerçevenin anayasal olarak kesinleştirilmesidir" dedi!

***

Peki ya Güneydoğu'daki fiili durum ne olacak? Cumhurbaşkanının görevi, Güneydoğu'daki fiili duruma karşı devletin ve milletin birliğini sağlayacak adımlar atmak değil midir? Başkan olursa, bu sorunu çözecek mi? Yoksa "çözüm süreci" denilen yıllar içinde büyük ölçüde PKK'nın hâkimiyetine terk edilen Güneydoğu'da özerkliği kabul mü edecek? Öyle ya, 2013 yılında CNN Türk ve Kanal D ortak yayınında, "Osmanlıya baktığımız zaman o güçlü Osmanlı'da Lazistan, Kürdistan eyaletleri vardı. Güçlü bir Türkiye asla eyalet sisteminden korkmamalıdır" diyordu! Aynı fikri, siyasete ilk adım attığı yıllarda da savunuyordu. Zaten Başkanlık sistemini de eyalet sistemini getirmek için savunduğu yorumları yaygındır.

Esasen Erdoğan'a daha AKP kuruluş aşamasındayken, CFR'nin bir lobi şirketi üzerinden gönderdiği gizli belgede, "Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve millî hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezî olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir" deniliyordu.  Erdoğan, AKP'yi kurduğu zaman 3.5 sayfalık bu gizli belgeyi parti programı haline getirmişti!

***

Devlet Bahçeli, Erdoğan'ın "fiili durum" sözleri hakkında "Hayırdır, bu ülkede savaş veya darbe oldu da biz mi kaçırdık?" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu da Erdoğan'ın sözlerini, "darbe" olarak değerlendirdi ve "Evren'in darbe sürecinin aynısı. Artık yasa, Anayasa dinlemem, diyor. Çok tehlikeli bir süreç" diye ekledi.

Oysa AKP'nin 3 Kasım 2002'deki erken seçimle gelişi, bir "turuncu darbe" idi!

Soros'un turuncu devrimleri, Ukrayna ve Gürcistan'dan önce Türkiye'de, turuncu parti AKP üzerinden uygulanmıştı. AKP'nin üyelik kartları bile turuncuydu!

Bugün Türkiye ekonomisi, AKP uygulamalarıyla dünya tekellerinin eline geçmiş durumdadır. Bu itibarla, Türkiye'nin millî gücü, dışarıdan kumandalıdır.

Üstelik ülkenin topraklarından bir kısmı, AKP'nin çözüm süreci sayesinde bir terör örgütünün kontrolündedir.

Öyle ki Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye'deki Cerablus bölgesinden önce Güneydoğu'da bazı yerleşim alanlarını "güvenli bölge" ilan etmek zorunda kalmıştır.

Fas, Tunus ve Mısır'da da eş zamanlı AKP'ler kurulmuştu. Hatta birinin amblemi bile ampuldü!

Daha da garip bir gerçek var; AKP'nin ambleminin aynısı, Makedonya'da Ohri yakınlarında tarihi bir kilisede de bulunuyor!

***

Prof. Dr. Erdoğan Teziç, "Fiili durum, hukuk dışı bir duruma işaret edebilir. O zaman da anayasa ihlali çıkar. Anayasa ihlali de bizim ceza yasalarımıza göre suçtur" diyor. Zaten, hukukta "de facto", "kanuna göre" veya "hukuki olarak" anlamına gelen "de jure"nin karşıtıdır. Erdoğan'ın yaptığı da kanun dışı ve hukuk dışıdır.

Prof. Dr. Ergun Özbudun, seçimler sırasında AKP lehine mitingler yapan Erdoğan'ın, "cumhurbaşkanının sorumsuzluğu" ilkesinden yararlanarak fiili bir durum yarattığını söylemiş ve "Bu sistemin, son aylarda de facto durum yaratılarak, fiilen farklı bir modele kaymakta olduğunu görüyoruz" demişti.

Yani fiili durum yeni başlamadı! Çözüm bulma mevkiinde olanlar ise Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli'dir!

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları