Gurur ve savaş...

ABD heyetinin Ankara temaslarından çözüm beklemiyordum. Bir yandan da içim içime sığmıyordu. Çünkü, Beyaz Saray'ın güvenlik danışmanı Bolton, Netanyahu'nun yanında Türkiye'ye esip gürlemişti. Sanki "genel valimiz"di. "PKK şubelerine güvence vermezseniz, Suriye'deki askerlerimizi çekmeyiz" diye tehditler yağdırmıştı.

Bu ülkenin her vatandaşı gibi, canım sıkılmıştı. Hele bu ikinci adamların Beştepe'de kabul göreceği olasılığına iyice sinirlenmiştim. Yanlış anlaşılmasın müzakere masasına oturttuklarımıza bakınca içimde umut ışıkları belirdi. Amerikalıların yüz ifadelerinde "bizi ciddiye almadılar" görüşü çok net anlaşılıyordu.

Hele bir sahne vardı ki gururlandım. İbrahim Kalın, pos bıyıklı şerif eskisi görüntülü Bolton'u bir köşeye sıkıştırmış konuşuyordu. Netanyahu'nun yanında nara atan bu şahıs, süt kâsesini devirmiş kedi gibiydi. Elinde de ödev olarak verilmiş iki dosya...

Atlantik ötesi

Olayı Washington DC. açısından değerlendirirsek tek dişe dokunur temas ABD Genelkurmay Başkanı ile eski meslektaşı Hulusi Akar'ın görüşmeleridir. Millî Savunma Bakanı Akar'la neler konuştular bilmiyorum. Her hâlde, anılara dalmışlardır.

Amerikan basınında da durum farksız. Birinci sayfalarında bile yer bulmadı. Şu anda tek konu "Meksika Duvarı." Trump bunu tamamlamak için Kongre'yi sıkıştırma peşinde. Yani Demokratların buna onay vermesi. Başkan, hazineyi bile kilitledi. Bir kısım görevliler işi gücü bıraktı. Hiç olmazsa karınlarını doyurmaya çare arıyorlar. Anlaşılan çekilme işi tamamen askıya alındı.

Pentagon askerleri ülkesine döndürmeyeceğine göre "Ankara'nın operasyonu" nasıl olacak. Erdoğan'ın son çıkışları ise devam etmekte; "Bir gece ansızın gelebilirim."

Mantıklı düşünürsek, bir yandan gururumuz okşandı, diğer taraftan endişelenmemek mümkün değil. İki NATO gücünün çatışma olasılığı büyüdü. Dilerim bu satranç "savaş oyunu"na dönüşmesin. İki hâlde de en mutlu olacak kişi kesinlikle yeni Çar Putin'dir!

***

ÖZEL NOT: Erdoğan'ın "Bolton'un muhatabı İbrahim Kalın'dır" şeklindeki yorumunu sevemedim. Mesajı Amerikalılara ama bir yerde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü'nü küçümsemiş olmadı mı? Kalın, göreve başladığı günden beri, son olayda da fevkalade başarılıdır.

***

Hep aynı

İki tartışma programı üst üste bindirilince, takip güçleşiyor. Düşünün reklamlara bile aynı anda giriyorlar. Sonuçta gece ve gündüze yer değiştirtip içinden çıkmaya çalışıyorum. Anladığınız gibi geç saat tekrarlarıyla vaziyeti kurtarıyorum.

Bugün önceliği NTV'nin Siyasi İşler'ine vereceğim. Seyretmek de not almak da kolay. Zira, kavga gürültü yok. Geçmişte bir tek arıza çıktı. Onun faili de kendini biliyor. Haydi ismini vermeyelim.

Ahmed Arpat'ın yönettiği programda bu defa Ahmet Kasım Han vardı. Bu akademisyeni kutlayalım. Unvan yerindeki Doçent kalkmış, Profesör ibaresi konulmuştu. Her zamanki gibi iyi laflar etti. Trump'ın U dönüşü yaptığını çok net anlattı. Prof. Dr. Han, geçmişte de pek çok konuda önemli tespitlerde bulunmuştu. Böylesi kafalardan yardım almak herkes için faydalı olacaktır.

Burhanettin Duran ile Okan Müderrisoğlu arasında ise her zamanki uyum vardı.

Gelelim ötekine

CNNTURK'teki Türkiye'nin Gündemi'ne nazarım değdi. Yönetim Ercan Gürses'e devredildiğinde "yumuşak tarzıyla maraza çıkmasını önlüyor" demiştim. Son günlerde kıyamet kopuyor. Gürses, sorularıyla "yangına benzinle giden" birine dönüştü. Konukları İdris Kardaş gibi kimseler olunca, bağırıp çağırmalar eksik olmuyor.

Sanırım, Devlet Bahçeli'nin "ruh sağlığı yasası" diye bahsettiği bundan ötürü. Kardaş'a bu kez Av. Pınar Hacıbektaşoğlu eklendi. Karşısındakini susturma amacıyla çenesi hiç kapanmıyor. Hatta Türk Barış Gücü'nü Lübnan yerine Yemen'e gönderdi. Bir de öyle bir laf etti ki, konuştu konuştu durdu. Sonunda "Pardon Ercan Bey, siz ne sormuştunuz?" deyişine kendisi dâhil herkes kahkaha attı.

Kredi kartı borcu

Hacıbektaşoğlu-Kardaş ikilisinin üç saate yakın saldırdıkları Av. Ömer Lütfü Avşar'ın açıkladığı gerçek dehşet vericiydi. Ak Parti iktidarının icraatından verdiği habere bakın; "Vatandaşın şu andaki toplam kredi borcu tam 518 milyar lira!"

Sağ olsunlar bu durumda hâlâ "Borcu, borçla ödetmeye çalışanları" görüyoruz. Düşük faizle gel geller seçim vaadi mi, toplu iflas hazırlığı mı?

GÜNÜN SÖZÜ

İşsizliğe karşı en büyük silah, eğitimdir. S. Daniel

 

Yazarın Diğer Yazıları