“Güvenli Bölge uçuşa yasak bölge olmasın”

“Güvenli Bölge uçuşa yasak bölge olmasın”
Emekli Binbaşı Poyraz Gürson “Güvenli Bölge kurulunca ardından uçuşa yasak bölge de gelecek. 1990'lı yıllarda Kuzey Irak'ta uçuşa yasak bölge oluşturulurken sahada sadece ABD vardı” dedi.

Fatih Erboz / YENİÇAĞ

Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Emekli Binbaşı Doç. Poyraz Gürson, Suriye'nin kuzeyinde Türkiye ile ABD'nin hayata geçirmeyi planladığı Güvenli Bölge'nin teşkilinde dikkatli olunması gerektiğini söyledi. 1990'lı yıllarda Kuzey Irak'ta uçuşa yasak bölge oluşturulurken sahada sadece ABD olduğunu hatırlatan Gürson, şöyle dedi:

"Güvenli bölgenin kurulmasının ardından uçuşa yasak bölgenin de geleceği ortada artık. Burada dikkat edilmesi gereken unsur Türkiye'nin 1990'lı yıllardan farklı olarak yaşanan durumu tespit edip ona göre strateji belirlemesi. ABD, o zaman Kuzey Irak'ı uçuşa kapatmıştı. Orada ortaya Barzani yönetimi çıktı. Artık sahada sadece ABD yok, Rusya da var. ABD, Fırat'ın doğusunda istediği yapıyı Rusya'ya rağmen kuramaz. Rusya illa ki oraya da etkinlik kurmak ister. Bu nedenle Türkiye'nin Fırat'ın doğusunda ABD, batısında Rusya ile işbirliği tezinden çok her 2 tarafta da 2 ülkenin de bulunmasını istemesi daha mantıklı olacaktır. Sonuçta İdlib'dekiler son olarak Türkiye'ye geliyor. Ne yapacaksınız? Güvenli bir göç politikası için burayı oluşturacaksınız, orada tutacaksınız. PKK/PYD meselesi ortada duruyor. Bu nedenle Fırat'ın doğusuna operasyon hala şart, bu da unutulmamalı."

Şanlıurfa'da harekât merkezinin kurulmasının açıklanmasının ardından Türkiye'de 1 Mart tezkeresi algısının haklı olarak tartışıldığını kaydeden Gürson, şöyle devam etti: "ABD askerlerinin Türkiye'ye yerleşmesi algısı toplumun gündemine geldi. Bu doğru ve haklı. 1 Mart Tezkeresi'nde yaşananlar çok önemli. Türkiye bir işgali önledi bu duruşuyla. Şimdi burada aynısı tekrar eder mi kaygısı var ki bu şartlarda olması kolay değil. Sahada Rusya var. Müşterek Harekat Merkezi'nin oluşumda Türk askerlerinin konumu çok önemli. Oraya, Türk kamuoyuna güven verecek bir ismin atanması gerekir. Ardından Güvenli Bölge meselesini kendi çıkarları doğrultusunda yönetecek."

Poyraz Gürson, Rusya'nın olaylara artık eskisi gibi bakmadığını da belirtti. ABD'nin Fırat'ın doğusunda Türkiye'yi rahat bırakmayacağını kaydeden Gürson, şöyle dedi: "Fırat'ın doğusuna operasyon yaparken Rusya ile hareket edilebilir ancak Fırat'ın batısında da ABD'yi gözetlemek durumundasınız. Fırat'ın batısını elinizde tutarsınız ardında da Irak sınırından Akdeniz'e kadar olan bölgede kendinize uygun güvenli bölgeyi oluşturabilirsiniz. Gözlerden kaçan bir nokta da İsrail'in güvenliği. İsrail yayılmacı politikalarla birçok şey elde etti. Kudüs'ü başkent ilan ettiler. Golan tepelerini işgal ettiler. Suriye'deki iç savaştan en kazançlı çıkan ülke İsrail. Türkiye ve diğer bölge ülkeleri ise sadece kendi alanlarını koruyabildi. ABD'nin gözlerden uzak tuttuğu esas gelişme bu. Türkiye, bölge ülkesi olarak kendi çıkarları doğrultusunda her 2 ülkeyi de süreçlere katabilirse kazançlı çıkar. Rusya zaten şu ana kadar istediğini aldı. NATO'da Türkiye üzerinden gedik açtı. Mesela bunu kullanıp PYD bölgesine Rusya ile gerekeni yapabilirsiniz. Rusya bu noktada PYD'yi ortadan kaldırmak istemese de hayır demez. Bunun karşılığında Fırat'ın batısında da ABD ile bir süreci başlatabilirsiniz. Diplomatik olarak bunu yaparsanız hem göç politikasını güvenli hale getirip yönetebilirsiniz, hem de terör devletini engellersiniz. Şu anda Türkiye'nin elindeki en büyük koz mülteciler. Güvenli bölgeye 500 bin sığınmacıyı göndermeyi planladığınız andan itibaren zaten ortada PYD devleti kalmaz."