"Güvenli bölge"ye çalı dikilecek; koyunlar geçecek…

Çekya Başbakanı Andrej Babis, Alman Die Welt gazetesine verdiği mülakatta, Avrupa'da siyasetçilerin mültecilerin kota ile ülkelere dağıtılmasını savunduğunu belirterek, bunu kabul etmeyeceklerini açıkça dile getirdiğini ifade etti.

İnsanların evlerinde kalmaları için onlara ülkelerinde yardımda bulunmak gerektiğine dikkat çeken Babis, "Hedef, sığınmacıların evine dönmesi olması lazım. Sadece Türkiye'de bulunanlar değil, Avrupa'da olanlar da. Bunu başarmak için her şeyden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuşmamız lazım. Onun mültecilere nasıl yardım edilebileceği konusunda somut planı var." dedi.

Bölgede etkisi olan ülkelerin düzensiz göç dalgasından etkilenmediğini belirten Babis, ancak Avrupa'nın etkilendiğini, bundan da endişe duyduğunu kaydetti.

Avrupa Birliği Komisyonu Sözcüsü Natasha Bertaud ise "AB-Türkiye arasındaki göç mutabakatı sonuç vermeye devam ediyor. Mutabakat sayesinde düzensiz göç yüzde 91 azaldı." diye bilgi verdi.

***

Çekya Başbakanı Babis'in "somut plan" dediği ise Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye-Suriye sınırı boyunca 30 kilometre derinlikte bir güvenli bölge oluşturmak ve Türkiye'deki Suriyelilerin 1.5-2 milyonunu bu bölgeye yerleştirmek!

Tayyip Erdoğan, bu insanların ne yiyeceğini de düşünmüştü biliyorsunuz. Her aileye 300 metrekare ev, 150 metrekare de bahçe verilecek; böylece balık tutmayı öğrenecekler!

Bu projeyi ilk duyduğum zaman ister istemez Nasrettin Hoca'nın çalı fıkrasını hatırlamış ve gülümsemiştim.

Alacaklısı parasını isteyince, Nasrettin Hoca, "Bak şu araziye çalı dikiyorum. Buradan koyunlar geçecek, yünleri takılacak. Yünleri toplayacağım, Bizim hanım bunları eğirip iplik yapacak, kazak dokuyacak, ben de pazarda bunları satıp paranı ödeyeceğim" diye cevap vermiş.

Adam gülmeye başlayınca Hoca cevabı yapıştırmış:

-Hazır paranın kokusunu alınca gülersin tabii köftehor..

Çekya Başbakanı, Nasrettin Hoca'nın alacaklısı gibi gülmemiş de bu somut planı ciddiye almış...

Suriye'de esas olan herkesin geldiği şehre dönebilmesidir. Diyelim ki 2 milyon insanı 30 kilometrelik şeride sığdırdın, geri kalanı ne olacak?

Ayrıca 30 kilometrelik şeridin altında PKK/PYD'nin işgal ettiği, Suriye'nin beşte biri büyüklüğündeki topraklar ne olacak? Terör örgütüne mi kalacak? Zaten, Türkiye'ye gelenlerin büyük kısmı, Fırat'ın doğusunda ABD/PKK işgali altındaki bölgeden sürüldü. Bu bölgede ABD destekli etnik temizlik yapıldı.

Kaldı ki terör örgütü ve ABD, 30 kilometrelik bir güvenli bölge kurulup Türkiye'nin kontrolüne verilmesine karşı çıkıyor. Zaten Erdoğan da artık 30 kilometreden vazgeçti, 20-30 kilometre demeye başladı. 15 kilometreye de razı edilebilir!

***

Çekya Başbakanı da "Hedef, sığınmacıların evine dönmesi olması lâzım. Sadece Türkiye'de bulunanlar değil, Avrupa'da olanlar" diyor ya doğrusu budur.

Beş milyon Suriyeliyi Türkiye'ye sürme politikasının arkasında ABD var ama AKP iktidarı, ABD ile bu insanların geleceğini konuşuyor!

Soruna sebep olanlar bu işten el çektirilmedikçe, ABD Suriye'den çekilmeye mecbur edilmedikçe, gerçek bir çözüm mümkün değildir.

Bütün bu gelişmelerden, AKP iktidarının sığınmacılar sorununa gerçek bir çözüm getirmek istemediği anlaşılıyor. Bu tartışmalarla Türkiye oyalanıyor ama Fırat'ın doğusundaki PKK devleti, Türkiye'nin bilgisi dahilinde her geçen gün güçleniyor.

AKP iktidarı, zaten 2011'de 1.5 milyon çadır siparişi vererek, milyonlarca insanın Türkiye'ye kabul etmek için hazırlık yapmıştı. Yani soruna sebep olan sadece ABD değil, AKP iktidarıdır.  Suriye paramparça ettiler.

ABD ise Lozan sırasında Suriye'nin kuzeyinin boşaltılmasını istemişti. O zaman başaramadılar, şimdi o somut planı uyguluyorlar.

 

Yazarın Diğer Yazıları