Güvenli Seçim Ölçütleri

Seçimlere 2 ay kala önceki seçimlerde yaşanan anlaşmazlıklardan feyzle seçimin güvenli bir şekilde yapılması ile ilgili çeşitli öneriler dile getiriliyor. İktidarın da muhalefetin de sonuç ne olursa olsun, sonuçların demokratik olduğuna inanarak kabullenmesi için seçim güvenliği büyük önem arz ettiğinden konunun tartışılması gerekli elbet. Ancak bu güvenliği bir ya da iki parametrenin uygulanması ile sağlamak mümkün değil.

Seçimlerin güvenliği ve seçim bütünlüğü açısından mevcut çeşitli uluslararası standartların uygulanıp uygulanmadığı bağımsız uluslararası kuruluşlar tarafından izleniyor. Bu kuruluşlar seçimleri öncesi, seçim anı ve seçim sonrası olarak ayrı ayrı kriterler üzerinden inceliyor ve demokratik toplum gereklerine uygun bir seçimin gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirerek rapor hazırlıyor.

Bu değerlendirmelerden en dikkat çekeni Harvard Üniversitesi Siyaset Bilimi profesörü Pippa Norris öncülüğünde Harvard Üniversitesi ve Sydney Üniversitesi birlikteliğinde 2012 yılından beri yapılan "Seçim Bütünlüğü Projesi" (Electoral Integrity Project). Seçimlerin uluslararası standartları taşıyıp taşımadığı, taşımamasının sonuçları ve bunu aşmak için çözüm yollarının incelendiği projede "seçim bütünlüğü" ölçülüyor. Bu ölçüm üzerinden ise ülkeler sıralaması yapılıyor.

Seçim bütünlüğü endeksi

3 bin 524 uzmanın görüşlerini açıkladığı 165 ülkede Temmuz 2012 ile Haziran 2018 arasında gerçekleştirilen 310 seçim üzerinden yapılan değerlendirmede; seçim öncesi süreç, seçim kampanyası, seçim günü ve seçim sonrası süreci kapsayan "11 başlık" altında 49 parametre yer alıyor. Bu parametreler ise, demokrasi açısından önemli bir belirteç elbette ki. Zira ortaya çıkan sıralama demokrasi ve özgürlükler üzerinde yapılan tüm değerlendirmelerle benzerlik gösteriyor.

- Seçim öncesi süreçte; öncelikle "seçim kanunları", tüm partiler karşısında adil miydi ve vatandaşların haklarını kısıtlıyor muydu soruları üzerinden inceleniyor. Devamında "seçim sürecinin" iyi idare edilip edilmediği, oy verme prosedürüne dair bilgilerin ulaşılabilir olup olmadığı, seçim görevlilerinin adil olup olmadığı ve seçimlerin kanuna uygun yürütülüp yürütülmediği değerlendiriliyor. Bunun dışında "seçim bölgelerinin" bazı partiler lehine olup olmadığı, bölge sınırlarının tarafsız oluşu da önemli bir gösterge. Endeks, şimdilerde ülkemizde büyük tartışmalara sebep olan "seçmen kayıtlarını" da dikkate alıyor ve bu kayıtları, seçmenlerin listede yer alıp almaması, seçmen niteliği olmayan kimselerin ise kayıtlarda yer alması kriterleri üzerinden inceliyor. Bu kategori açısından son olarak ise "parti ve aday listelerini" değerlendirerek, bu listelerin belirlenmesinde demokratik usullerin uygulanıp uygulanmadığına bakıyor.

- Seçim kampanyası açısından, partilerin ve kampanyalarının "medyada" eşit oranda yer bulması, seçime ilişkin haberlerin adil bir şekilde yapılması ve medyanın seçim hilelerini gösterecek şeffaflıkta olup olmadığı gibi göstergelerin yanı sıra; "seçim kampanyalarının finansmanlarında" adil ve eşit olanak sağlanıp sağlanmadığı da inceleniyor.

- Seçim günü için, "oy verme süreci", hileli veya zorlamayla oy kullanımı olup olmadığı ve bu sürecinin kolaylığına dair göstergeler üzerinden değerlendiriliyor.

- Seçim sonrası süreçte ise, "oy sayımı", sandık güvenliği, sonuçların gecikme olmaksızın duyurulması, oyların adil bir şekilde sayılması, ulusal ve uluslararası kuruluşların seçim izleme görevlilerinin işlerini yapabilmesi açısından değerlendiriliyor. "Seçim sonuçları", partilerin seçim sonuçlarına itirazının bulunup bulunmaması, seçim sonrası protestolar yapılıp yapılmaması ve bu husustaki uyuşmazlıkların hukuki yollarla çözülüp çözülmediği üzerinden ele alınıyor. Son olarak "seçim kurulları" ise, seçimin başından sonuna kadar adil miydi, vatandaşları yeteri kadar bilgilendirdi mi, performansı kamu denetimine açık mıydı ve iyi bir performans gösterdi mi soruları üzerinden verilen cevaplarla değerlendiriliyor.

Türkiye'nin vaziyeti

"Seçim bütünlüğü endeksi" sonucu ortaya çıkan sıralamanın ilk başında Danimarka, Finlandiya, Norveç, İzlanda ve Almanya yer alıyor. Listenin son beşlisi ise, Kongo Cumhuriyeti, Burundi, Suriye, Etiyopya ve Ekvator Ginesi. Türkiye, ortanın oldukça gerisinde Guatemala, Makedonya, Antigua ve Barbuda'nın altında, Ermenistan ve Laos'un üzerinde; 116. sırada bulunuyor.

Yukarıda saydığım göstergeler açısından Türkiye'de medyanın sınıfta kaldığı görülüyor. Seçim kampanyalarına medyada ayırt etmeksizin yer verme açısından seçim bütünlüğü çok düşük olarak belirtiliyor. Yine bir başka göze çarpan eksiklik ise, seçim kanunları konusunda. Türkiye'nin seçimlere dair hukuki çerçevesi de yine çok düşük olarak değerlendiriliyor.

Vaziyet buyken, gayet açık ve makul uluslararası asgari standartları uygulamamadaki direnç sürdükçe; Kongo, Burundi, Etiyopya'nın yanında yalnızca seçimlerin bütünlüğü açısından değil, tüm demokrasi sıralarında son sıralara doğru hızla gerilememiz kaçınılmaz...

***

Pazar okuması:

Atatürk Araştırma Merkezi tarafından çıkarılan Prof. Dr. Mehmet Saray'ın "Atatürk'ün Konuşma ve Yazışmalarında Ermeni Sorunu" isimli kitabını okumadıysanız, mutlaka bir bakmanızı öneriyorum. Ermeni sorununa dair Atatürk'ün konuşmaları ve yazışmalardan oluşan belgelerin değerlendirildiği ve hatta kitabın sonunda bir cd ile belgelerinde sunulduğu bu kitap, Ermeni meselesini Atatürk'ün bakışıyla gösteriyor ve Ata'ya bu mesele üzerinden yapılan saldırılara da cevap oluşturuyor. Okuyun, okutun derim…

 

Yazarın Diğer Yazıları