Hacettepe Üniversitesi'nde tuhaf işler

Bir süredir Barış Pınarı Harekatı nedeniyle ülkemizdeki usulsüzlüklere ilişkin yazmayı bırakmıştım. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri'ne moral vermemiz gerekiyordu. Ve tabi bu operasyona neden destek verdiğimi anlatmak istemiştim.

Fakat yazmakla bitmeyecek sorunları, kanunsuzluğu ve usulsüzlükleri anlatmak da gazeteciler için bir vatani görev.

Bu yüzden Sayıştay'ın ortaya çıkardığı konuları kamuoyuna aktarmaya devam ediyorum.

Burada bahsedeceğim olaylar Ankara'da bulunan Hacettepe Üniversitesi'nde geçiyor.

Üniversiteler tarafından yürütülen bilimsel araştırma projeleri (BAP) bulunuyor.

Bu projeler kapsamındaki faaliyetler 3 şekilde ihale ediliyor.

- Belli istekliler arasında ihale usulü.

- Pazarlık usulü.

- Doğrudan temin.

Üniversitede doğrudan temin miktarı olarak 67 bin 613 TL belirlenmiş.

Yani ihale yapmaksızın çat diye bir firmadan alabileceğiniz malzemenin parasal değeri en fazla 67 bin 613 TL olabilir. Daha üst rakamlar için diğer ihale türlerini yapmak zorundasınız.

Sayıştay yapmış olduğu denetimlerde bilimsel araştırma projeleri kapsamında proje yürütücüsü veya araştırmacısına avans olarak verilen tutarların harcanmasında doğrudan temin yönteminin gerekleri yerine getirilmeden alım yapıldığı tespit etmiş.

Rapora göre uygulamada kendisine avans verilen ve genellikle proje yürütücüsü olan mutemet herhangi bir piyasa araştırması yapmadan satın almayı gerçekleştirmiş.

Sayıştay bu durumu sormuş tabi üniversiteye, üniversite cevap vermiş ancak denetim, muayene ve kabul işlemlerine ilişkin eksikliklere açık bir cevap verememiş.

Hacettepe Üniversitesinde, özellikle Yapı İşleri ve Teknik Dairesi Başkanlığının ihaleli ve doğrudan temin ile yaptırdığı işler incelendiğinde parasal limitin altında kalınarak çok sayıda bakım, onarım ve tadilat işleri ile yine bakım onarımda kullanılmak üzere malzeme alımı gerçekleştirildiği görülmüş.

Hemen rakamları açıklayayım…

2018 yılı içinde tamamına yakını bakım onarım ve buna ilişkin malzeme alımı işi olan toplam değeri 19 milyon TL dolaylarında 350'ye yakın doğrudan temin yapılmış. Bu alımların birçoğunun parasal limitin (67 Bin 613 TL) hemen altında 60-67 bin TL arasında yoğunlaştığı görülmüş.

Sayıştay yapılan alımları incelemiş.

Sadece bir firmadan bakım onarım işi için toplamda 600 bin TL alım yapıldığını tespit etmiş. Ancak parasal limiti geçmemek için parçalara bölünerek bu işlemler yaptırılmış.

Başka bir firmaya parasal limitin çok az altında kalarak tam tamına 2 milyon değerinde 31 adet parça boya ve tadilat işi yaptırılmış.

Bitmedi.

Başka bir firmaya 846 bin TL değerinde 14 adet tadilat işi,

Başka bir firmaya 803 bin TL değerinde 13 adet tesisat yenileme işi,

Başka bir firmaya726 bin TL değerinde 11 adet bakım onarım tadilat işleri yaptırılmış.

Ne güzel dünya!

Bu işlemler, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun temel ilkelerine doğrudan aykırı.

Özellikle bakım onarım ve tadilat işleri (ivedi ve öngörülmesi mümkün olmayanları hariç), yıllık bir ihtiyaç programı dâhilinde birlikte ve toplu olarak planlandıktan sonra kanunda yer alan ihale usullerinin uygulanarak temin edilmesine özen gösterilmeli.

Normalde üniversite mali yıl boyunca doğrudan temin mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde yüzde 10 sınırını aşamaz. Ancak üniversite bu sınırı çoktan aşmış.

Aşacağı durumlarda ise Kamu İhale Kurumundan uygun görüşü alınır. Üniversite Kamu İhale Kurumundan görüş almış ancak yüzde 10 limiti aştıktan sonra görüşünü almış.

Üniversiten Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı, mali yılın bitmesine yakın 09.11.2018 tarihinde Kamu İhale Kurulundan %10'luk limit %2 aşıldıktan sonra yeniden ek aşım istemiyle uygun görüş talep etmiş.

Uygun görüş yazısı ekinde, beklenmedik ve acil bakım onarım oldukları gerekçesiyle toplam değeri 5,3 milyon TL olan 75 kalem yeni doğrudan temin alımı yapılması talebinde bulunulmuş. Kamu İhale Kurumu da uygun görüş vermiş.

Böylece bu doğrudan teminlerin de mevcut aşıma eklenmesiyle yılsonuna kadar, tamamına yakını bakım onarım ve tadilat işi ve buna ilişkin malzeme alımı olmak üzere toplamda 20 milyon TL dolaylarında mal ve hizmet alımı gerçekleştirilmiş.

Sayıştay bunun üzerine "bir dakika ne oluyor" demiş ve durumu üniversite yönetimine sormuş.

Üniversite de cevap olarak ise şu ifadeleri kullanıyor.

"Yoğun kullanıma maruz kalan ve uzun yıllardır hizmet veren binalarımızda beklenmedik ve acil tadilat-onarım ihtiyaçları doğmaktadır. Gerek Beytepe Yerleşkesi olsun gerekse Sıhhiye Yerleşkesinde olsun yaşam, öğrenci ve hasta bakımından haftanın 7 günü 24 saat devam etmekte olup, bu kadar yoğun kullanım sonucu 50 yıllık bir ömre sahip olan yapılar ve kanalizasyon hatları, yağmur suyu hatları, elektrik kuvvetli akım, zayıf akım, sokak aydınlatma, trafo, elektrik panosu, sigorta sistemleri, şalt sistemleri, eşanjör sistemleri, kullanma suyu dahili ve harici hatları, ısınma sistemleri ve merkezi ısı santralı kazan ve tesisatların ne zaman ne şekilde sorun yaratacağını tahmin etmek mümkün olmamaktadır."

Sayıştay bu cevaptan tatmin olmamış ve sonuç kısmında bu durumu da şöyle belirtmiş:

"…doğrudan temin ile yaptırılan işler listesi incelendiğinde, kamu idaresinin cevabında özellikle vurguladığı öngörülemeyen ve acil çözülmesi gereken tesisat ve su borularından kaynaklı işler dışında pek çok farklı türde bakım onarım ve tadilat işleri bulunduğu görülmektedir."

Her akademisyene

4-5 tane bilgisayar

Sayıştay'ın yaptığı denetimlerde bilimsel araştırma projelerinin bir kısmının proje tanımına uymayan alt yapı projelerinde kullanıldığını ve bu projelerde çok sayıda elektronik cihaz alındığı da tespit edilmiş.

Üniversiteler her proje için bir bütçe oluşturuyor ve proje gereksinimleri belirleniyor. Her projede ayrı ayrı yeni cihazlar alınıyor. Bu cihazlar Üniversitedeki kişilerin zimmetinde veyahut depolarda muhafaza ediliyor. Üniversitenin mevcut taşınırları içerisinden ihtiyacın karşılanması yoluna gitmek yerine her proje için tekrar tekrar talep edilerek cihaz satın alma yoluna gidiliyor.

Aslında depolara ve daha önce yapılan projelerde alınan elektronik cihazlar kullanılsa çok büyük tasarruf yapılacağı aşikar. Proje kapsamında alınan özellikle elektronik cihazlar kişisel kullanımda kalarak adeta bu araçları üzerlerine alıyorlar.

Yıl içinde yürütülen bilimsel araştırma projeler incelendiğinde; uygulamada, başta masaüstü ve dizüstü olmak üzere çok sayıda elektronik cihaz alımı yapılarak öğretim elemanlarına dağıtıldığı görülmüş.

Üniversitenin elektronik cihazlarının sayıları incelendiğinde 2018 yılı sonu itibariyle (hastaneler hariç) 7 bin adedin üzerinde masa üstü bilgisayar, 5 bin adet dizüstü bilgisayar ve 1200 civarında tablet bulunduğu görülüyor.

Yine bunların dışında 1800 civarında tümleşik bilgisayar, cep bilgisayarı vb. elektronik cihazlar bulunuyor. Bilimsel projelerde yer alan akademisyenlerden örneklem yolu ile bakılan 280 kadar akademisyende kendisine birden fazla, ortalama 4-5 adet kadar hatta daha fazla sayıda dizüstü bilgisayar ve masaüstü bilgisayar zimmetlenen çok sayıda akademisyen olduğu görülmüş.

Yazık yahu…

Dahası da var.

Raporlarda, sözleşme bedeli 2.4 milyon TL olan "Üniversite Hastanelerinde Sunulan Sağlık Hizmetinin Kalitesinin Verimliğinin Artırılması için Mobil Sağlık Hizmetleri ve Kablosuz İnternet Altyapısının Geliştirilmesi" işinin ihale edildiği görülüyor.

Bu projenin bilimsel bir içeriği ve amacı olmayıp doğrudan bir alt yapı yatırımı olduğu aşikar. Fakat bu proje kapsamında da üniversite hastanesine kablosuz erişim cihazları ve 140 adet tablet alınmış.

Sayıştay'ın üniversite yönetimi ile yapmış olduğu yazışmalarda özetle 50 yıllık bir üniversite olarak alt yapısının sürekli yenilenme ihtiyacı içinde olduğunu ve bu alt yapının da araştırma projeleri için kullanılmak durumunda olduğu ifade etmişler. Bunu yanında elektronik cihazların proje özelinde değerlendirilerek karar verildiği belirtilmiş.

Sayıştay'ın sonuç kısmı ise şöyle bitiriyor:

"Bilimsel Araştırma Projeleri kapsamında verilen desteklerin mevzuatta belirtilen amaçlarına uygun projelerde kullanılmasının, projelerde daha seçici olunmasının, özellikle elektronik cihaz alımında belli bir tasarruf bilinci ile hareket edilmesinin, bütçenin etkili, ekonomik ve verimli kullanılması ve kötüye kullanılmaması noktasında faydalı ve gerekli olacağı değerlendirilmektedir."

Ne diyelim…

Bilim yuvası bile bunu yaparsa diğer kurumlarda kim bilir ne dolaplar döndü.

Yazarın Diğer Yazıları