Hâkimlerin tarafsızlığı meselesi

Beştepe'de düzenlenen hâkim ve savcıların kura töreninde yaşananlar tartışmaya neden oldu. Özetle, yaşanan şu: Erdoğan salona giriş yaptığı sırada salonda bulunan yüksek yargı mensupları ve eli kulağında hâkim ve savcılar ayağa kalktı, alkışladı.

(Bu, ilk defa da olmuyor ayrıca... Eylül ayında yine Beştepe'de gerçekleştirilen Adli Yıl Açılış Töreni'nde de aynı durum yaşanmıştı.)

Bu durum üzerine, ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu hâkim ve savcılara "Bir partinin genel başkanı salona geldiğinde neden ayağa kalktınız?" diye bir soru yöneltti, Adalet Bakanı Gül soruyu üzerine alarak "Cumhurbaşkanı salona girince herkes ayağa kalkar, bu devlete saygıdır" diyerek cevap verdi.

Şimdi... Soru ve cevaptaki özne farklılığına dikkat!..

Kılıçdaroğlu "parti başkanı" diye soruyor, Gül "Cumhurbaşkanı" diye cevap veriyor. Sorunun kaynağı işte bu özne farklılığında yatıyor.

Partili Cumhurbaşkanı sorunu...

Yüksek yargı mensuplarının çoğunluğu Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor.

Öyleyse, soruyorum?

Cumhurbaşkanını alkışladığı için yadırganan yüksek yargı mensuplarının büyük çoğunluğu aynı zamanda parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı tarafından atanmışken, belki de kendisine minnet duyuyorlarken bağımsız ve tarafsız olmaları sizce mümkün mü?

Salona girdiğinde Erdoğan'la beraberinde alkışlanan Adalet Bakanı, HSK'nın başı iken, bağımsızlık ve tarafsızlık ne kadar mümkün?

Ne kadar iknasınız yargının bağımsız ve tarafsız olduğuna?

Oysa yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının tam olarak sağlanabilmesi için buna ikna olunması gerekiyor.

Şöyle ki...

Bu yaşanan olay vesilesiyle, hâkimin tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusu üzerine birkaç şeyden bahsetmek istiyorum sizlere...

Öncelikle, hâkimin tarafsızlığı ne demek?

Hepinizin bildiği üzere, hâkim bağımsız ve tarafsız olmalıdır.

Ancak, hâkimin tarafsızlığı sanıldığı gibi yalnızca "tarafsız karar vermesi" ile ilgili değildir.

Hâkimin tarafsızlığı "tarafsız görünmesini" de kapsar.

Yani hâkim her ne kadar adil ve hakkaniyete uygun karar verdiğine inansa da onun bu konudaki inancı tek başına yeterli değildir.

Halkın ve yargılanan kişinin de mahkemelerin bağımsız ve tarafsız olduğuna, adil bir şekilde yargılama yapıldığına inanması gerekir.

Bu, yargılanan kişinin -uluslararası hukukla da korunan- adil yargılanma hakkının kapsamındaki bir konudur. Bu bağlamda kişinin, mahkemede adil bir şekilde yargılandığına dair şüpheye düşmesine neden olacak tavırlardan kaçınılmalıdır.

AİHM'in "Campbell ve Fell/Birleşik Krallık" kararında "bağımsızlık" konusu ile ilgili şu ifadeler yer almaktadır: "Bir organın bağımsız (özellikle yürütme ve taraflardan bağımsız) olup olmadığının değerlendirilmesinde Mahkeme, bu organın üyelerinin atanma usulünü, görev sürelerini, dışarıdan gelecek baskılara karşı güvencelerinin olup olmadığını ve bu organın bağımsız bir görünüm sergileyip sergilemediğini göz önüne alır."

İfade açık... Bağımsız olmak için, 'bağımsız bir görünüm sergilemek' de gerekiyor.

Hâkimlerin tarafsızlığı meselesi ise iki ayrımla değerlendirilir: Birincisi, hâkimin kişisel tarafsızlığı, ikincisi nesnel tarafsızlığı... Kişisel tarafsızlıkla ilgili, hâkimlerin davadan çekilmesi gibi önleyici uygulamalar mevcut. Peki ya nesnel tarafsızlık ne demek?

AİHM, başka bir kararında (Fey/Avusturya) nesnel tarafsızlığı öyle açıklar: "Önemli olan, demokratik bir toplumda mahkemelerin halkta ve ceza davalarında sanıklarda yaratacağı güven duygusudur."

Hani, kimin söylediği bilinmeyen meşhur bir söz vardır: "Toplumda en büyük güveni her şeyin sonunda adil bir mahkemenin bulunabileceği inancı sağlar" diye. Bu söz, konuyu güzel özetliyor aslında.

Tüm bunlardan hareketle başa dönersek...

Yargı, yürütme karşısında ayağa kalkar mı?

Pek tabii hâkimlerin ve savcıların da siyasi görüşleri olabilir. Ancak o cübbeyi giydikleri vakit, siyasi veya taraflı hiçbir tutum sergileyemezler. Aksi bir tavır, yukarıda yazdığım tüm güven duygusunu alt üst eder.

O halde, sayın yargı mensupları, yürütme veya yasamanın hiçbir mensubunun önünde ayağa kalkmayın, destek verici bir tavır takınmayın ve bizi, bağımsız ve tarafsız olduğunuza ikna edin!

***

Günün sözü:

"Bir rejim, halkın adalete inanmaz bir hale geldiği noktaya gelince o rejim mahkûm olmuştur."

Montesquieu

Yazarın Diğer Yazıları