Hakkı Öznur: “Toplama kamplarında idamlar ve işkenceler var”

Hakkı Öznur: “Toplama kamplarında idamlar ve işkenceler var”
Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde “Doğu Türkistan’da İnsan Hakkı İhlalleri” konulu panelde konuşan araştırmacı yazar Hakkı Öznur, "Çin, Naziler gibi Uygur Türkleri’ni toplama kamplarında tutarak sindirmeye çalışmakta. Sindirilmeyenler ise şehit ediliyor" dedi.

“Toplama kamplarında idamlar ve işkenceler var”

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününde Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde “Doğu Türkistan’da İnsan Hakkı İhlalleri” konulu panel yapıldı. Paneli Uluslararası İnsan Hakları ve Demokrasi Derneği düzenledi. .YBU Tıp fakültesi Bilkent kampüsünde gerçekleşen panelin oturum başkanlığını gazeteci-yazar Remzi Çayır yaptı. Hakkı Öznur, Yusuf Yusufoğlu ve Erkin Ekrem katılımcıları Doğu Türkistan’da yaşananlarla ilgili bilgilendirdiler. Panelde konuşan konuşmacıların konu başlıkları Doğu Türkistan’da yaşanan insan hakkı ihlalleri ve zulüm üzerineydi. Araştırmacı Yazar Ülkücü Fikir ve Siyaset Adamı Hakkı Öznur konuşmasında şunları söyledi:

Tarih boyunca Çin ve Rus emperyalizmi, Doğu Türkistan’ı hep hâkimiyetleri altına almaya, işgal etmeye çalışmışlardır. Millî kimliklerini ve vatanlarını korumak için ağır bedeller ödeyen Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz, 1933 yılının 12 Kasım’ında Hoca Niyaz Hacı önderliğinde, yeniden hürriyetlerine kavuşmuş, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ilan etmişlerdi. Ata yurdumuzda kurulan, “mavi zemin üzerine ay yıldızlı bayrağı”nı dalgalandıran ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’e “Gök bayraktan Al bayrağa selam olsun” telgrafıyla müjdelenen bu devlet, Gazi’nin gönderdiği “Albayrak’tan Gökbayrak’a selam olsun!” telgrafı ile kutlanmış ve bu kardeş devlet resmen tanınmıştı.

Ancak, 4 yıl sonra Çin ve Rus işgal kuvvetleri Doğu Türkistan’ı tekrar işgal etmişlerdi. Başta, Hoca Niyaz Hacı başta olmak üzere Doğu Türkistanlı birçok devlet, fikir sanat ve mücadele adamı şehit edildi. Doğu Türkistan Türklüğü, hürriyet mücadelesinden asla vazgeçmemiş, verilen büyük bir mücadele ile 1944 yılının 12 Kasım’ında Doğu Türkistan’da Doğu Türkistan Cumhuriyeti tekrar kurulmuş ve Gök bayrak dalgalanmaya başlamıştır.

Sovyet emperyalizmi Doğu Türkistan’daki hürriyet dalgasının Batı Türkistan’ı etkisi altına alacağı endişesiyle harekete geçti. Rus Kızıl Ordusu’nun desteğini alan kızıl Çin kuvvetleri, Doğu Türkistan’a çekirge sürüsü gibi, ağır silahlarla saldırdılar ve 20 Ekim 1949’da işgal ettiler. İstiklal Hareketi’nin önderlerinden Osman Batur Han ile birlikte birçok Doğu Türkistanlı mücahit, şehir şehir dolaştırılarak işkencelere maruz bırakıldıktan sonra kurşuna dizildiler. Doğu Türkistan o günden bugüne kızıl Komünistlerin işgali altındadır.

Doğu Türkistan’ın yetiştirdiği en büyük kahramanlardan biri 20. yüzyılda Kızıl Emperyalist Çin’e karşı en büyük mücadeleyi vermiş bir efsane olan -adı bugün bile Komünist Pekin yönetimini titretmeye yeten tarihi bir şahsiyet- Osman Batur Han, Komünist Çinli zalimlere “Ben can verebilirim. Milletim, dünya durdukça mücadeleye devam edecektir.” demişti.

Kızıl Çin askerleri, dünya Türklüğünün büyük kahraman liderlerinden Osman Batur’u 29 Nisan 1951 tarihinde önce kulaklarını, sonra kollarını keserek Urumçi’de kurşunlanmak suretiyle şehit ettiler. Osman Batur ve diğer Doğu Türkistan davasının aziz şehitleri, kahramanları bugün ve gelecekte kalplerimizde yaşamaya ve Doğu Türkistan Türklüğünün bağımsızlık mücadelesinde yol göstermeye devam edecektir. Büyük Türk milleti, Doğu Türkistan şehitlerini asla unutmayacaktır.

KIZIL ÇİN’İN EMPERYALİST GÖÇ POLİTİKASI

Mao adlı Komünist diktatör ve onun izinde giden tüm ÇKP’li zalim despot yöneticiler, Kızıl Çarlar, Doğu Türkistan topraklarının isimlerini bile değiştirmeye kalkmışlardır. Doğu Türkistan 1949 yılında kesin olarak işgal edildiğinde ismi “yeni sınırlar”, “yeni sömürge” anlamına gelen “Şincan” ile değiştirilmiştir. Doğu Türkistan Türkleri bu ismi hiçbir zaman kabullenmemiştir. Çin dilinde Şincan (diğer ifade biçimiyle Sinkiang) ilhak edilmiş ülke anlamına geliyor. Doğu Türkistan, bağımsız bir Türk-İslam yurdunun adı, Şincan ise sömürgeleştirilmiş bir Türk-İslam vatanının...

1949’dan beri Doğu Türkistan topraklarına Çin yönetimi tarafından düzenli olarak Çin vatandaşları yerleştirilmeye başlanmıştır. Böylelikle Doğu Türkistan’da Türklerin nüfusuna eşit bir Çinli nüfus oluşturma politikası güdülmektedir. Buradaki amaç, tarih boyunca Türklere ait olmuş Doğu Türkistan ülkesinin demografik yapısını değiştirip, bu ülkeyi Çin Devleti’ne tamamıyla dâhil etmektir. 1949 yılında işgalden önce Doğu Türkistan sınırlarında %4 civarında olan Çinli nüfus, bugün itibariyle %50’ye dayanmıştır. Bu uygulama, medeni dünyanın kabul edemeyeceği büyük bir gasptı. 70 yıldır süren göçmen siyaseti ile Çinliler Doğu Türkistan’a yığılmıştır.

Çin, Doğu Türkistan Müslümanlarının kökünü kazımak istiyor. Bu Komünist ve ırkçı uygulamaya bağlı olarak Türklerin kendi şehirlerinde yaşamalarına müsaade edilmemekte, köy ve kasabalarda yaşamaya zorlanmaktadır. Çin yönetimi aynı zamanda Doğu Türkistan halkını asimileye tabi tutarak, millî kimliği olan “Türk” ismini kullanmalarına, millî kültürlerini yaşamalarına izin vermemektedir. Komünist Çin yönetimi, Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur Türklerinin kökünü kurutmak maksadıyla, “Mecburi Doğum Kontrol Siyaseti”ni zor kullanarak uyguluyor.

Doğu Türkistan toprakları stratejik, ekonomik ve siyasi konumundan ötürü belli periyotlarla soykırıma tabi tutulmaya devam ediyor. Doğu Türkistan tarih boyunca Türk devletinin toprakları olarak kalmış, ancak bugün 40 milyon Türk soylu insan, işgal edilmiş vatanlarında esaret ve zulüm altında yaşamaktadır. Sömürgeci Çin, milyonlarca Çinliyi, Doğu Türkistan topraklarına zorla yerleştirerek, nüfus dengesini değiştirmeye, Türkleri ata topraklarından sürmeye, onları dağıtmaya çalışmaktadır.

Doğu Türkistan’da kardeşlerimiz 70 yıldır idam ediliyor, işkencelerden geçiriliyor, zindanlara dolduruluyor. Hâlen milyonlarca soydaşımız Kızıl Pekin rejiminin zindanlarında bulunmaktadır. Doğu Türkistan topraklarında Türkler’in can ve mal güvenliği yoktur. Doğu Türkistan’da yaşananlar bir soykırımdır. Terörist Çin, asimilasyon ve tecrit uygulamaya devam ediyor.

ERDOĞAN TAKİYYE YAPMAYA DEVAM EDİYOR

AKP Genel Başkanı Erdoğan “Çin Devlet Başkanı’na devlet nişanı verdiniz.” diyerek kendisinden önceki ANASOL-M hükûmetini suçlarken, kendisi de onlardan farklı davranmayacaktı. Katil Pekin rejimiyle AKP iktidarı da sıkı fıkı olmuş ve 17 yıllık iktidarları döneminde Çin’le pek çok anlaşmalar yapmışlar, imzalar atmışlardır.

Ve “Doğu Türkistan Şükran Günü”ne, yine bir gizli genelgeyle, bakanlar ve milletvekilleri dâhil resmî görevlilerin katılmasını yasaklayan 58’inci Hükûmetin. Başbakanı kim miydi? Elbette Kayseri’deki Doğu Türkistan göçmeni kardeşlerimizin de oyunu alabilmek için 3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde onlara büyük ilgi gösteren, derneklerini bizzat ziyaret eden eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül…

2011 yılında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Doğu Türkistan’ı ziyaret ederken, ne gariptir ki aynı gün aynı saatlerde İçişleri Bakanı Beşir Atalay Pekin’de Çinli mevkidaşı ile teröre karşı iş birliği anlaşması imzalıyordu.

Erdoğan Başbakan iken 19 Temmuz 2009 yılında AKP’nin Ankara il kongresinde Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda, şimdi ortak hareket ettiği, övgüleri dizdiği MHP lideri için "Sayın Bahçeli, Çin liderine neden devlet nişanı verdiniz? Uygur Türkleri çok ağır koşullar altındayken baskı görürken Ankara'da ağırladığınız Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin'e altında imzanız bulunan devlet nişanını nasıl verdiniz, onu söyleyin. Karşılığında ne aldınız da verdiniz?" diyordu.

Bahçeliyi şu sözlerle suçluyordu:

“Sayın Bahçeli, 'Urumçi'deki olaylarla ilgili ne yapıyorsun' diye sormaya başladı. Sen bize diplomasi öğretme. Önce ne kadar öğrendin ona bak, onu anlat ve Uygur Türkleri çok ağır koşullar altındayken, baskı görürken Ankara'da ağırladığınız Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin'e, altında imzanız bulunan devlet nişanını Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminde nasıl verdiniz, onu söyleyin. Altında sizin imzanız var. Karşılığında ne aldınız da verdiniz? Bize ne faydası oldu, devlet nişanı verdiniz? Neydi mecburiyetiniz? Uygur Türkçesini yasakladınız diye mi verdiniz?

Erdoğan, Bahçeli’yi eleştiriyordu. Ancak kendisi Başbakanlığı boyunca şimdi Cumhurbaşkanlığı yaptığı süreçte hiçbir zaman Çin politikalarını eleştirmemiş, Doğu Türkistan sözünü ağzına almamış, Uygur Türklerine yapılan katliamları zulümleri işkenceleri görmezden gelmiştir. Çin aleyhine hiçbir açıklama yapmamıştır.

ERDOĞAN BM’DE KONUŞTU, FİLİSTİN VAR, KAŞIKÇI VAR DOĞU TÜRKİSTAN, KERKÜK YOK!

ve AKP Genel Başkanı Erdoğan geçtiğimiz aylarda BM’de konuştu. ‘Filistin’ dedi ama Doğu Türkistan’dan söz etmedi. Cemal Kaşıkçı suikastinden söz etti ama Çin zindanlarında yatan, toplama kamplarına doldurulan, katliamlara uğrayan, işkencelerden geçirilen, idam edilen Doğu Türkistan Türklerinden söz etmedi, varsa yoksa Filistin. Eyvallah Filistin tamam ancak sadece Filistin Müslümanları mı var? Filistin davası mı var? Doğu Türkistan da Filistin kadar önemlidir. Doğu Türkistan davası da Filistin davası gibi kutsaldır. Filistin’e de Doğu Türkistan’a da aynı duyarlılıkla sahip çıkmalıyız. Ankara neyse Doğu Türkistan odur. Kerkük, Doğu Türkistan, Kıbrıs, Filistin kırmızı çizgilerimizdir.

AKP iktidarı da Türk dünyasıyla ilgilenmiyor. Maalesef yıllardır Türkiye’nin bir Dış Türkler (Doğu Türkistan, Türkmeneli, vb.) politikası yoktur.

TOPLAMA KAMPLARINDA İDAMLAR VE İŞKENCELER VAR

Çin, Naziler gibi Uygur Türkleri’ni toplama kamplarında tutarak sindirmeye çalışmakta. Sindirilmeyenler ise şehit ediliyor. Toplama kamplarında koşullar inanılmaz kötü. Tutuklular, Çin Komünist Partisi öğretilerini öğrenmek zorunda. Tutuklulara, Komünist Parti ve Cumhurbaşkanı Xi Jinping’e bağlılık söyleme zorunluluğu getirilmiştir. Diğer taraftan rejim yanlısı şarkılar söylemek, dini inanç ve ibadetlerin çoğunu terk etmek kampın zorunluluklarındandır.

Resmi suçlama, mahkemeler yapılmadan milyonlarca Türk ‘yeniden eğitim kamplarında’ belirsiz süre ile tutulmaktadır. ‘Yeniden eğitim kamplarında’ gözaltına alınanların çoğu, aileleriyle neredeyse hiç görüştürülmüyorlar. Kamplarda zorla tutulanlara Çince öğretilmekte. Uygur Türkçesi ile konuşmaları yasaktır.

KIZIL SARI ÇAR X JİMPİNG: “TÜRKLERE ACIMAYIN, MERHAMET GÖSTERMEYİN, EZİN, YOK EDİN!”

ÇKP Politbüronun 19 Mart 1996'da Doğu Türkistan ile ilgili aldığı on karardan birisi şöyleydi: "Doğu Türkiye siyasetimizi kuvvetlendirmeliyiz. Ve merhametsiz bir ordu kurmalıyız." Tabi bu Çin'in yeni bir uygulaması değildir. Çin yönetimi her zaman "yakındakini ez, uzaktakini oyala" siyaseti uygulamıştır.

Çin asimilasyon merkezli politik ve sosyal tasarımlarla Doğu Türkistan Türklerini sistematik şekilde Çinlileştirmeye çalışmaktadır. Batı kaynaklarına göre 3 milyon Doğu Türkistanlı, Çin'in toplama kamplarında işkence görmektedir. Bu durum Doğu Türkistan'ın işgal edilmiş sömürge ülke olduğunu teyit etmektedir.

Çin Komünist Partisi’nin sert taktikler ve toplama kampları yöntemine başvurulması 2014 yılına dayanıyor. O yıl Çin Komünist Partisi lideri ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping iktidara geldikten bir yılı aşkın bir süreden sonra bölgeye 4 günlük bir ziyaret gerçekleştirmiş, bu ziyaretin son gününde bir olay olmuştu.

Bunu bahane eden Pekin rejimi “Sert olmalıyız, merhamet göstermeyin" diyordu. Peş peşe saldırıların ardından bölgeye giden Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in 2014 yılı Nisan ayında yaptığı ziyaret sırasında Çin güvenlik makamlarına “acımayın, yok edin, topyekün savaş” talimatı vermiştir. Çin lideri “kesinlikle merhamet göstermeyin, diktatörlüğün tüm araçlarını kullanın" demiştir.

Çin lideri Xi Jinping bölgede yetkililere yaptığı konuşmada doğrudan kitlesel gözaltı merkezi kurulması talimatını vermese de parti yetkililerine bölgede Uygur Türkünün kökünün kazınması için diktatörlüğün tüm araçlarını kullanmaya çağırmıştır.

DOĞU TÜRKİSTAN DAVASINA BAŞBUĞ TÜRKEŞ VE MUHSİN BAŞKAN SAHİP ÇIKMIŞTIR

Türk dünyasında büyük kabul, sevgi görmüş ve her zaman kendisine güven duyulmuş, itimat edilmiş iki büyük lider, Başbuğ Türkeş ve Muhsin Başkan siyasi yaşamları boyunca dünya Türklüğü meselesi ile her zaman ilgilenmiş ve onlara sahip çıkmıştır.

1949 yılında Doğu Türkistan’ın komünist Çin işgaline uğramasıyla vatanlarından ayrılan ve büyük çoğunluğu Türkiye’ye yerleşen Doğu Türkistanlılar, davalarını dünya kamuoyuna duyurabilmek için büyük bir çaba ve yoğun bir çalışma içerisine girmiştir.

Doğu Türkistan’ın son başbakanı 17 Aralık 1995 yılında hakka yürüyen büyük lider İsa Yusuf Alptekin Türkiye’ye sığındığı günden başlayarak vefatına kadar Doğu Türkistan’daki Çin zulmünü anlatmaya çalıştı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Demirel’e “Doğu Türkistan’ı unutmayın, orada insanlar acı çekiyor ve bir vatanın kimliği değiştiriliyor” diye mektuplar yazdı.

94 yaşında vefat eden, Doğu Türkistan Türklüğünün lideri Yusuf Alptekin’in son sözleri şunlar oldu:

“Doğu Türkistan davasını sizlere emanet ediyorum…”

O vatan aşkı ile Başbuğ Alparslan Türkeş’e sarıldığı anın fotoğrafı, onun nezdinde her birimiz için bir rehberdir. Başbuğ Türkeş ile de defalarca görüştü.

MHP’nin efsanevi lideri Alparslan Türkeş, 1996 yılında düzenlenen “Uluslararası Doğu Türkistan ve Tarih Sempozyumu”nda yaptığı konuşmada, Çin’in Doğu Türkistan Türklerine yaptığı baskıyı ve çözüm önerilerini derin öngörüsüyle sıralıyor. Doğu Türkistan’da artan yargısız infaz ve teröre son verilmesini isteyen Türkeş, şunları kaydediyor:

“Tarihimizin başlangıç noktası, kültürümüzün ana kaynağı Doğu Türkistan; o topraklarda hayat mücadelesi veren 30 milyon insanımızın meselesi olduğu kadar, dünya Türklüğünün de acı ama gerçek bir meselesidir. Doğu Türkistan meselesi geride bıraktığımız yıl toprağa verdiğimiz değerli insan merhum İsa Yusuf Alptekin ile 45 yıl önce Türkiye’nin ve dünyanın gündemine gelmiş ve o günden bugüne dış Türkler davamızın en önemli kısmını teşkil etmiş bulunan bir büyük davadır. Kıbrıs’ta, Türkmeneli’nde, Doğu Türkistan’da, Batı Trakya’da, Orta Asya’da, velhasılı bütün Türk İslam coğrafyasında hep ilk akla gelen liderler Türkeş ve Muhsin Yazıcıoğlu’dur. Muhsin Başkan, Batı Trakya’dan Kıbrıs’a, Balkanlardan Orta Asya’ya kadar birçok yerlere gitmiş ve Türklüğün meseleleri ile yakından ilgilenmiştir. Şehit Lider Yazıcıoğlu, Doğu Türkistan davasına büyük önem vermiştir ve her zaman Doğu Türkistan Türklüğünün yanında olmuştur. Faaliyetlerine katılmış ve destek vermiştir. Doğu Türkistan davasına destek için mitingler salon toplantıları düzenlettirmiş ve kendisi de katılmıştır.

Doğu Türkistan Türkleri, Dünya Uygur Gençleri Kurultayı adında teşkilat kurmuştu. Bu oluşum 1999 yılının Aralık ayında olağan kurultay için Türkistan Cumhuriyetlerindeki Doğu Türkistan teşkilatlarının başkanları ile bazı aydın ve önderlerini bu kurultaya üye gençleri Türkiye’ye davet etmişti. Genel Kurulları Ankara’da Türk Ocakları Genel Merkezi’nin Konferans Salonu’nda gerçekleştirilmişti. Kurultay yöneticileri, BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu ile görüştüler. Diğer partiler Doğu Türkistanlıları kabul etmekten ve görüşmekten özellikle kaçındılar, randevu vermediler.

O yıllarda Doğu Türkistan’daki Çin zulmü günümüzdeki kadar aşırı ve faşizan derecesinde değildi. Ama, Mesut Yılmaz koalisyon hükümetinin 36 sayılı genelgesi Demokles’in kılıcı gibi Doğu Türkistan kurum ve kuruluşlarının başında adeta sallanıyordu. Gök bayrak sahnelerden indiriliyordu. Doğu Türkistan davası açısından çok sıkıntı günler idi.

Muhsin Yazıcıoğlu 100 kişiden oluşan Türkiye’den ve dünyanın bir çok ülkesinden gelen Doğu Türkistan gurubunu TBMM’de kabul etti. Herkes ile kucaklaşarak ve tek tek el sıkışarak görüştü. Doğu Türkistan meselesinden vebalı gibi siyasetçe kaçıldığı bir süreçte Doğu Türkistan heyetini TBMM’de kabul etmesi Doğu Türkistanlıları çok duygulandırmıştı. Şehit Muhsin Yazıcıoğlu Mecliste Doğu Türkistan ile ilgili birçok konuşmalar yapmış ve önergeler vermiştir.

Muhsin Yazıcıoğlu, büyük lider İsa Yusuf Alptekin’i gençliğinde dinlediğini ve Doğu Türkistan’ı ve onun davasını yakından takip ettiğini söylüyordu. Şehit Muhsin Yazıcıoğlu Doğu Türkistan davasının çok sıkıntılı ve zorlu dönemlerinde Doğu Türkistan davasına sahip çıkmış, Doğu Türkistanlı kardeşlerini daima desteklemiş ve himaye etmiştir.

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Doğu Türkistan'daki Müslüman Türk halkına zulmeden Çin devlet başkanına madalya veren Türkiye'nin Çeçen halkına zulmeden Putin'e de madalya verip vermeyeceğini sormuştu.

Yazıcıoğlu “Doğu Türkistan’da yaşananları yok sayarak Çin’e liyakat nişanı verilmesi İsa Yusuf Alptekin’in kemiklerini sızlatmıştır. Doğu Türkistan'ın adeta dramları yok sayılamaz, Doğu Türkistan görmezden gelinemez ve Doğu Türkistan'a Çin'in bir iç meselesi gibi bakılamaz. Doğu Türkistan ana yurdumuzdur, tarihimizdir. Komünist Çin Doğu Türkistan’ı işgal etmiştir” demiştir.

Muhsin Yazıcıoğlu her zaman Doğu Türkistan halkının yanında olmuş, Doğu Türkistan davasını ve mazlum insanların dertlerini kendi dert ve davaları olduğunun altını çizerek vurgulamıştır.

Yazıcıoğlu “Eğer İslam dünyası Müslüman arıyorsa Doğu Türkistan Müslümandır... Eğer Türk Dünyası Türk arıyorsa Doğu Türkistan Türk'tür... Çin zulmü altında yanan Doğu Türkistan'a ses ver!” demiştir.

Yazıcıoğlu, şehit düştükten sonra Türkiye’nin çeşitli vilayetlerinden son vazife için koşan yüce Türk milleti gibi yine Türkiye’nin çeşitli vilayetlerinden gelen Doğu Türkistanlılar da Doğu Türkistan davasının savunucusu merhum Muhsin Yazıcıoğlu’na son vazifelerini yapabilmek için Ankara’ya koşmuştu. Şehit Yazıcıoğlu Al ve Gök bayrak ile uğurlanmıştı.

VİETNAM DEĞİL TÜRKİSTAN, MAO DEĞİL ALPASLAN

Geçmişten günümüze tüm iktidarlar, Türk dünyasına gereken ilgi ve alakayı göstermemişlerdir. Sadece Ülkücüler, Türk dünyasıyla ilgilenmişler, dertlenmişler ve Türk dünyasına sahip çıkmışlardır. Biz ülkücüler, 12 Eylül 1980 öncesi; sokaklarda, meydanlarda, alanlarda ve hayatın her alanında, “Esir Türklere Hürriyet!” diye haykırmış; Doğu Türkistan, Kerkük, Batı Trakya Türkülerini, hoyratlarını, dillerimizden düşürmemiş ve her yerde “Kerkük Türk’tür, Türk Kalacak!”, “Mao değil Alpaslan, Vietnam değil Türkistan!”, “Ne Amerika Ne Rusya Ne Çin!” diye haykırmış, “Çırpınırdı Karadeniz Marşı” ile yürümüştük. Kara ve kızıl emperyalizme karşı çıkmıştık. “Ülkümüz göklerde dalgalanan bir sancak, Allah’ın huzurunda eğiliriz biz ancak!” demiştik. Ezan, bayrak, millet, vatan için şehit düşen aziz şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun.

Kızıl diktatör Mao’nun itleri, yıldıramaz bizleri. Direnen Doğu Türkistan Türklüğü kazanacaktır. Sömürgeci, Ateist Pekin rejimi, Doğu Türkistan Türklüğünü yok edemeyecektir!

YAŞASIN BÜYÜK TÜRK MİLLETİ!

KAHROLSUN KÖMÜNİST ÇİN DİKTATÖRLÜĞÜ!

YAŞASIN DOĞU TÜRKİSTAN DİRENİŞİMİZ!

YOLUMUZ, ALLAH YOLUNDA ŞEHİT DÜŞENLERİN YOLUDUR!

YAŞASIN DOĞU TÜRKİSTAN DAVASI!