Haldun Taner’in 40 yıl önceki tespitleri hâlâ güncelliğini koruyor!

Haldun Taner’in 40 yıl önceki tespitleri hâlâ güncelliğini koruyor!
Ünlü öykü ve tiyatro yazarı Haldun Taner’in, Atatürk’ün 41’nci ölüm yıl dönümünde yazdığı makalede, “Atatürk’ün bizi kırk yıl önce bıraktığı yerde bile değiliz. Çok daha gerilere düştük. Bizans entrikaları ile birbirimizi çelmelemekle meşgulüz.” sözleri, aradan geçen kırk yıla rağmen Türkiye’deki zihniyet dönüşümünün hâlâ gerçekleşemediğini ortaya koyuyor.

YENİÇAĞ KÜLTÜR SANAT

Epik ve kabare tiyatrosunun Türkiye’deki öncüsü Haldun Taner’in, Atatürk’ün 41’nci ölüm yıl dönümünde kaleme aldığı makalesindeki tespitler, Türkiye’de hâlâ birçok şeyin değişmediğini gösteriyor.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 41’nci ölüm yıl dönümü dolayısıyla 11 Kasım 1979’da yazdığı bir makalede, “Atatürk’ün bizi kırk yıl önce bıraktığı yerde bile değiliz.” diyen Taner, “Çok daha gerilere düştük. Bizans entrikaları ile birbirimizi çelmelemekle meşgulüz.” değerlendirmesinde bulunuyor.

Taner’in bazı yazılarının derlenerek, 1983 yılında Çok Güzelsin Gitme Dur adıyla yayımlanan kitabında yer alan makalesinde, Atatürk’ün örneğini uygulayan Üçüncü Dünya ülkelerinin birer birer bağımsızlıklarını kazandığı vurgulanıyor. Ünlü yazar, Türkiye’nin dış itibarının Türk Lirası’nın değeriyle birlikte düştüğünü kaydederek, ülkede yaşanan savurganlığa dikkat çekiyor.

HALDUN TANER KİMDİR?

16 Mart 1915'te İstanbul'da doğdu. Son Osmanlı meclisinde İstanbul miletvekili olan Darülfünun hukuk profesörü Ahmed Selahattin'in oğludur. Ortaöğrenimini 1935'te Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Devlet bursuyla Almanya'ya Heidelberg Üniversitesi'nde eğitim gördü. Zatürree olunca eğitimini yarıda bırakıp 1938'de İstanbul'a döndü. Tedavisi 1942'ye kadar sürdü. 1950'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Filolojisi Bölümü'nü bitirdi. Sanat Tarihi Kürsüsü'nde asistan oldu. 1950'den sonra İstanbul Edebiyat Fakültesi'nde, Gazetecilik Enstitüsü'nde, LCC Tiyatro Okulu'nda binlerce öğrenci yetiştirdi. İki yıl Viyana'daki Max Reinhardt Tiyatro Akademisi'nde öğrenim gördü. Viyana'daki bazı tiyatrolarda reji asistanı olarak çalıştı. 1957'de tekrar Türkiye'ye döndü. Gazetecilik Enstitüsü'ndeki derslerine devam etti. Tercüman ve Milliyet gazetelerinde köşe yazıları yazdı. Edebiyat yaşamına gençlik yıllarında yazdığı skeçlerle başladı. "Töhmet" adlı ilk öyküsü Yedigün dergisinde "Haldun Yağcıoğlu" takma ismiyle 1946'da yayınlandı. New York Herald Tribune Gazetesi'nin 1953'te İstabul'da düzenlediği öykü yarışmasında "Şişhaneye Yağmur Yağıyordu" öyküsüyle birinci oldu. 1956'da Varlık dergisinin araştırmasında yılın en beğenilen öykücüsü seçildi.

Öykülerinde bireyin toplumdaki yaşam biçimleri üzerinde durdu. Bunların aksayan yanlarını mizah unsurları kullanarak anlattı. Eski ve yeni yaşam biçimi arasında kalmış insanların, sonradan görme zenginlerin yaşamlarını ele aldı. Toplumun değişik kesimlerden seçtiği kişilerin tutarsızlıklarını, çelişkilerini ikiyüzlülüklerini sergiledi. Öykülerinin arka planında da çoğunlukla İstanbul manzaraları oldu.

Tiyatrodaki ilk eserlerinde dramatik türün başarılı örneklerini verdi. Ardından epik tiyatro denemelerine girişti. "Keşanlı Ali" adlı oyunu Türk Tiyatrosu'ndaki ilk epik tiyatro örneğidir. Bu oyun Türkiye'nin yanısıra Almanya, İngiltere, Çekoslovakya, Yugoslavya'nın çeşitli kentlerinde oynandı. Daha sonraki dönemlerde konularını güncel olaylardan alan siyasal-sosyal taşlamaların ağır bastığı oyunlar yazdı.

Zeki Alasya ve Metin Akpınar ile Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nu, Ahmet Gülhan ile Tef Tiyatro Grubu'nu kurdu. Türk ortaoyunu ve tuluat tiyatrosu ögelerinden de yararlanarak toplumsal olayları alaylı bir dille eleştirdiği oyunlarıyla büyük başarı kazandı.

7 Mayıs 1986'da İstanbul'da hayatını kaybetti.