Halep harap oldu

Halep harap oldu

Halep, Irak'ın Musul kenti gibi siyasi ve stratejik özellikleriyle birlikte Suriye'nin ikinci büyük şehridir. Arap baharının etkisiyle Suriye'de Esad rejimine karşı 2011'de başlatılan düzensiz ve altyapısı olmayan halk direnişi ülkeyi perişan etmiştir.

Beş yılın sonunda ülke içinde halkın sığınacağı güvenli bölge oluşturulamadığı için 25 milyonluk Suriye nüfusunun yaklaşık 5,5 milyonu ülke dışına, 8,5 milyonu ise ülke içinde başka kentlere sığınmıştır. Bu sığınaklardan biri de yoğun bir şekilde Halep kenti olmuştur.

Böylece Halep rejim güçleri karşısında direnen muhalif grupların merkezi durumundadır.  Yaklaşık iki aydır Rusya'nın hava saldırıları ve İran'ın kara kuvvetleri desteğiyle yoğun bir şekilde devam eden çatışmalar sonucunda Halep tam anlamıyla savaş alanına dönmüştür. Okullar, hastaneler, camiler bile yerle bir edilmiştir.

Rusya ve İran dışında Irak ve Mısır'dan bile destek alan Suriye rejim ordusunun son 2 hafta içinde başlattığı yoğun ve acımasız bombardıman sonucunda muhaliflere ağır bir darbe indirdiği bildirilmektedir. Halep'in önemli bir kısmı rejim güçleri tarafından ele geçirilmiş, kent neredeyse iki parçaya ayrılmış ve ordunun ele geçirdiği bölgelerden on binlerce sivil evlerini terk etmişlerdir.

Öte yandan yaklaşık 300 bin sivilin bulunduğu doğu kesiminde halk neredeyse 3 aydan fazladır temel ihtiyaçlarını bile giderememektedir. 

Halep'i ve tüm Suriye'yi bu hale getiren ABD yönetiminin bölgede uyguladığı strateji olmuştur. Suriye'deki kaosun başlamasıyla yani 2011'de ABD'nin tam destek vereceğini dikkate alarak rejimin devrileceğini ve Emevi camiinde Cuma namazı kılınacağı kanaati Ankara'da hasıl olmuştur.

Daha sonraki zaman dilimleri içerisinde ABD'nin peyderpey strateji değişiklikleri gizliliğini kaybetmiş ve ABD'nin alenen kime destek vereceğimizi biz tayin ederiz demesiyle Ankara'da işler iyice karışmıştır.

Bu bağlamda ABD, hiçbir şekilde umursamadan PKK uzantılı PYD başta olmak üzere kendi beğenisi ve politikalarına uygun müttefik dizayn etmeye çoktan başlamıştır. Halep gibi koca bir şehir harap olurken ve insanlık dramı yaşanırken ABD dahil BM'nin seyirci kalması da düşündürücüdür.

Diğer bir karışıklık ise Suriye rejimi sözde Halep'i DAEŞ'ten kurtarmaya çalışıyor. Diğer taraftan Halep'te muhalifler de şehri DAEŞ'ten kurtarmak için mücadele veriyor. Yoksa amaç, Halep'i Haleplilerden izole etmek mi?

Ankara, Suriye de yaşanan kaosun içinden çıkmaya çalışırken 50'ye yakın ve hepsi birbiriyle kavgalı muhalefet gruplarının ıslahı bir türlü mümkün olamamıştır. Ayrıca ABD, Türkiye'nin güvenli bölge oluşturma tezine sürekli karşı çıkmaktadır. Öte yandan Ankara'nın Halep'in kaderini görüşmek amacıyla muhaliflerle bir dizi toplantı yapıldığı, ateşkese varmanın yollarının da müzakere edildiği de ileri sürülmektedir.

El Bab - Menbiç cenahındaysa sıkıntıların yaşandığını hatta Özgür Suriye Ordusu'nun bir bölümünün savaş meydanından kaçtığı bölgeden gelen haberler arasındadır. El Bab için Türkiye destekli ÖSO, Rusya ve İran destekli Suriye rejimi ve ABD destekli PYD güçlerinin aynı anda savaşmaları durumunda büyük sıkıntıların doğması muhtemeldir. Ancak Sayın Cumhurbaşkanının hedefin kişi değil terör olduğu yönündeki son çıkışı farklı durumlar yaratabilir.

Geçmişte Türklerin ve Arap dünyasının tablo gibi özenle işlenmiş bir kenti olan Halep, UNESCO'nun dünya mirası listesine alınmış ve 11. Yüzyılda inşa edilmiş olan Büyük Camiinin yanı sıra Osmanlı Dönemine ait tarihi eserlere sahip koca bir şehir ne yazık ki şimdi harap oluyor.