Halis ile kaybetmek!

Futbolda son günlerde kamuoyunu en çok meşgul eden Trabzonspor ile ilgili olarak dün; "Oynamadan kazanmak" dan dem vurduk.

Vurduk vurmasına da, işi gücü, kendini sıygaya çekme yerine; "öküzün altında buzağı aramak" olan bir kısım zevat "Ben Trabzonspor'un yerinde olsam, işimi hakeme de bırakmam" manasında olan düşüncelerimiz için bizi yerden yere vurdular.

Dahası "Şampiyonluk için üzerime düşeni fazlası ile yerine getirir, istediğimi elde ederim" babından kaleme aldıklarımızı anlama yerine, bizleri bordo-mavi düşmanı olmak ile suçlayacak kadar ifrata vardırdılar.

Vardırdılar vardırmasına da, bunlar Trabzonspor'a ne kazandırdı, ya da ne kazandıracak? Geçmişten geleceğe akl-ı selim ile bir hesap edebilseler sanırım en kârlı çıkacak olan Trabzonspor olacaktır.

***

Her ne ise!

"Her doğru her yerde söylenmez" gerçeğinin bu memlekette "Doğru hiçbir yerde söylenmez" haline getirildiğini bilen, anlayan birisi olarak bunlara takılıp kalmıyorum.

Kalmıyorum ama, Halis Özkahya'nın, Trabzonspor başkanı Ahmet Ağaoğlu'nun da, "Özkahya'nın kararsızlığı yüz ifadesine de vurmuştu" diyerek yaptığı tarife uyan ve VAR'a gittikten sonra da devam eden halet-i ruhiyesi sonucunda verdiği yanlış kararın, Trabzonspor için çok ama çok önemli olan 2 puanın heba olmasına neden olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor.

Yaklaşık 15 yıllık bir hakemlik deneyimi de olan birisi olarak ifade ediyorum ki, söz konusu pozisyonda ben bile hangi tür karar verilmesi konusunda tereddüt ederdim.

Ama ben hakemliği 1985-1999 yılları arasında icra ettim. O dönemde VAR gibi tereddütlerimizi ortadan kaldıracak bir imkân da yoktu. İmkân olsa idi, böyle bir pozisyon için hangi kararı verirdim?

Trabzonspor'un iyi mi, kötümü oynadığına bakmam, "beni ilgilendirmez" der ve Abdulkadir'in faul yapmadığına kanaat getirip, Trabzonspor'un golünü verirdim.

Halis Özkahya, böyle bir karar vermeyerek, sorunun maçın bitiş düdüğü ile sonlandırılması yerine, 90 artı 5'in ardından kızılca kıyametin kopmasına yol açmıştır.

Sonrasında değil, maçın hemen ardından da Trabzonspor adına başkan yardımcısı Ertuğrul Doğan'ın sıcağı sıcağına yaptığı ve içinde onlarca değil, yüzlerce imalı ve iddialı açıklaması etrafı adeta toz dumana çevirmiştir.

Belki de durumun özeti sadece Süper Lig'de oynanan bir maç için yapılıp TFF, "Adaletin sağlanamadığı yer" olarak tarif edilse de, gerçek bu ülkede adaletin hiçbir yerde hakim unsuru olmadığıdır.

Devenin; "Neden boynun eğri?" sorusuna verdiği; "Nerem doğru ki" cevabı misali!

Hele hele; "Başta müsabakanın hakemi Halis Özkahya olmak üzere Video Yardımcı Hakemlik görevi üstlenen Özgüç Türkalp ile Merkez Hakem Kurulu ve bu yapı içerisindeki başka kişi, grup veya zümrelere aidiyet hisseden herkes Türk futbolundan acilen el çektirilmeli ve bir daha bu ailenin içerisine sokulmamalıdır" çağrısı var ki, bunun gereği yerine getirilip, uygulanması halinde, ne TFF'de, ne de MHK'da "hiç kimse kalmaz" dersek yanlış mı olur?

***

Geçmişten günümüze yapılan, (hem de şampiyonluklara etki edecek kadar) hatalara (ya da bile bile yanlışlara) bakıp da değerlendirme yapacak olursak, "O zaman tart edelim futbol liglerini olsun bitsin" demekten başka çare mi kalır?

Canı yanan camia adına böyle bir açıklamaya; "çok yanlış" demek mümkün değildir. MHK Başkanı Zekeriya Alp'in de, hemen ardından çıkıp "gereği yapılacaktır" açıklaması da "hiç doğru" olmamıştır.

Kaldı ki nasıl bir hal için de olduğumuzu da MHK başkanı; "Türk futbol ailesinin her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu bir dönem" diyerek de zaten tarif eylemiştir.

***

"Futbol her zaman futbol değildir" gerçeğinin Türkiye liglerinde defalarca yaşandığı ortada iken, hiç kimsenin birbirine güvenmemesi, herkesin herkese kuşku ile bakması, sorunu çözmez aksine arttırır.

Ancak, her ne olur ise olsun, iyi oynasın, oynamasın, artıları ile 90 dakikalık sürede topu ağlarla buluşturmada rakibine üstünlük sağlayanın hakkının tecellisine içinden düdükle, dışarıdan ise bazı hesaplarla hiç kimsenin gasp eyleme ve müdahale hakkı olmamalıdır. Çünkü futbol tarihi 90 dakika da yakaladığı 80 pozisyona rağmen, galip gelememiş takımların büyük kayıpları, tek pozisyon üreterek galip gelmişlerin kazançları ile doludur.

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları