Halk, deli gömleğini nasıl çıkaracak?

Amerikan İlerleme Merkezi adlı düşünce kuruluşu, "Türkiye'nin Değişen Medya Manzarası" başlıklı bir rapor yayınladı.

"ABD'nin Değişin Manzarası" diye rapor yayınlamıyorlar; Amerikan medyasını da hiçbir şekilde incelemeye almıyorlar!

Varsa yoksa Türkiye!

Rapora göre "Türkiye'de medyaya duyulan güvensizliğin derin boyutlarda artması, buna bağlı olarak Türk halkının haberlere sosyal medyadan ulaşma eğilimine girmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın medyayı denetimi altına alma çabalarına balta vuruyor. Bu durum Erdoğan'ın oylarını da azaltabilir..."

Raporun yazarlarından Max Hoffman, Türkiye'nin siyasi yelpazenin tüm kesimlerinin güvenini kazanan hiçbir medya kuruluşuna sahip olmadığını kaydetti. Hoffman, bu durumun sivil tartışmalarda ortak zemin yaratılmasını imkânsız hale getirdiği değerlendirmesinde bulundu.

***

Raporun diğer yazarlarından birinin Alan Makovsky olması, Amerikalıların Türkiye'de medyanın durumu ve seçimlere etkisini neden araştırdığına da ışık tutuyor. ABD, medyaya olan güvensizliğin iktidar değişiminin mümkün kılıp kılmayacağını araştırıyor. Yoksa, Türkiye'de basın hürriyeti olup olmadığı umurlarında bile değil.

Murat Ağırel, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Müyesser Yıldız gibi gazetecilerin tutuklu yargılanması ve odatv'nin kapatılması konusunda ABD ve Avrupa'dan ciddi bir tepki gelmiyor! Son olarak Saygı Öztürk örneğinde olduğu gibi gazeteciler, alenen iktidar tarafından hakarete uğruyor, tehdit ediliyor? Nerede dünya basını?

Bunun sebebini herkes iyi düşünmeli. Geçmişte de Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi hukuka aykırı ve düzmece davalara ABD ve Avrupa tam destek vermişti! Çünkü onların arzusu basın hürriyetini sağlamak değil, Türk milletinin kendi egemenliğine sahip çıkmasının önlenmesidir!

Türkler, kendi egemenliğine sahip çıkarsa, yabancılara devredilen ekonominin hesabını sorar ve bu satışları tanımaz!

***

Konu buraya gelmişken, Prof. Dr. Mete Gündoğan'ın uyarısını da hatırlatmak gerekir.

Gündoğan bakın ne diyor:

*"Dünyada var olan dolar miktarı, 2008 yılında var olan dolar miktarı ile aynı değil. Krizlerle ve pandemi ile rakiplerin kasasına doğrudan giren dolarlar var.

*Bu çok büyük bir haksızlık ve haksız rekabet. Neden bu gelişmeler karşısında eli kolu bağlı gibi duruyoruz? Neden bir şeyler yapmıyoruz?

*FED, çıldırmış gibi dolar basarken biz niçin bir şey diyemiyoruz? Sahip olduğumuz borçlara oranla, basılan dolarlardan bedelsiz olarak talep edebiliriz.

*Bunu diyelim ki yapmazlar ki yapmayacaklardır. Ve siz de 'ne derler!' diye talep dahi edemediniz. O zaman ülkemizin borçlarını belli bir oranda silin. Şimdinin dolarları onlarda ise gelecekte tahakkuk edecek dolarlar da sizin borç hesabınızda!

*FED bu şekilde para basmaya devam ettiği müddetçe siz de borçlarınızdan belli bir matematiğe göre eksiltme yapacağınızı ifade edin. Bunun sorumlusu olarak da FED'i gösterin. Yeni şartlarda ihracat yapıp dolar elde etmeniz mümkün değil. Alacaklılar gidip FED ile görüşsünler."

***

Şimdi iktidar veya muhalefet destekçisi gibi görünen medya, bu konuyu kampanya haline getirebilir mi? Veya bu medya, Dünya Sağlık Teşkilatı'nın bütün dünyada sahneye koyduğu virüsle mücadele programının, insanlık için tehlikeli olduğuna ve asıl tehdidi örtbas etmek için kullanıldığına dair neden ciddi bir yayın yapmıyor?

Bu durumda, halk medyaya nasıl güvensin? Halk egemenliğine sahip çıkmak için küresel güçlerin iktidar ve muhalefete giydirdiği "Batı'nın Deli Gömleği"ni çıkarmak istiyor. Attila İlhan'ın ruhu şad olsun... Bu talebi gören ve yansıtan kaç medya kuruluşu ve kaç gazeteci var?

Yazarın Diğer Yazıları