Halk, Demet Akalın'dan yardım ister hale geldi

Halk, Demet Akalın'dan yardım ister hale geldi

Öncelikle Kastamonu, Bartın ve memleketim Sinop başta olmak üzere Karadeniz''de görülen yoğun yağışlardan ve sel felaketlerinden etkilenen herkese sabır ve başsağlığı, vefat edenlere de Allah''tan rahmet diliyorum.

Televizyon ekranlarına yansıyanlardan çok daha fazlasını, bölge halkının çektikleri videolarda sosyal medya aracılığıyla gördük ve duyduk. Bu videoların, fotoğrafların pek çoğuna ise, bazı ünlü isimlerin sosyal medya paylaşımlarında rastladık.

Orman yangınlarında Twitter''da Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ile gerçekleştirdiği diyalog sonrası Demet Akalın da afetlerin, toplumsal krizlerin baş aktörü olarak vatandaşların başvuracağı yardım kapısı haline geldi.

Müziğe, sanata, eğlenceye olan düşmanlık yüzünden pandemi bahanesiyle konserlere, müzikli mekanlara uzun süre kilit vurulunca, normalde belki tuzu kuru diyebileceğimiz "çok ünlü şarkıcı veya oyuncu" kesiminde bile, toplumsal olaylara karşı bir duyarlılık oluştu.

Eee, siz şarkıcıya şarkı söyletmezseniz, işte o da böyle aktivist olur!

Tabii, doğa olaylarına kayıtsızlık, yanlış politikalar, hatalı yerleşim planları derken beklenen tehlikelere karşı önlem alınmaz, afet gerçekleştiğinde de ancak siyasi gösteriş peşinde olunursa, ülkece aktivist olmamız da kaçınılmaz olur.

Zira, prompterdan okunan metinlerle ne halkla bağ kurulur ne de yaralara derman olunur.

Böylece de büyük kitlesel hareketleri oluşturmak için tanınmış şarkıcılar, oyuncular hareket öncüleri haline gelir.

Bu açıdan yangınlarda alıştığımız yardım çağrısı zincirleri, bugünlerde Karadeniz''deki sel felaketinde de devam ediyor. Afetzedeler, afetzedelerin sesini duyurmaya çalışanlar, yardım taleplerini ilettikleri görsellere, yazılara, AKOM''u değil, Cumhurbaşkanlığı''nı değil, belediyeleri veya Meclisi değil; öncelikli olarak Demet Akalın''ı, Şahan Gökbakar''ı, Haluk Levent''i ve sosyal medyada ünlü olan Ece Zaim, Meriç Keskin gibi bazı isimleri etiketliyor, yardımı onlardan talep ediyorlar.

Bu isimleri kendiliğinden aktivist haline getiren sebep de, halkın devletin yetkili kişileri yerine bu kişileri tercih etmesindeki sebep de, bir noktada birleşiyor: Halk, devletine güven duymuyor.

Devlete güven meselesi

Güven, TDK''da, "korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu" olarak tanımlanıyor.

Peki, halk, devlete karşı bu duyguyu ne durumda, nasıl hisseder?

Onora O''neill, Güven Meselesi isimli kitabında şöyle der: "Güvenmek hiçbir zaman körü körüne itaat etmek değil, sağlam bir muhakeme ile güven tesis etmek -veya etmemek- demektir."

Halk, devlete karşı güven tesis ederken, bu muhakemeyi en basit şekilde yürütür: Devlet halk için çalışıyor, halkın çıkarlarını gözetiyor mu? Yoksa devleti yönetenler kendilerinin ya da sınırlı bir zümrenin çıkarlarını gözeterek mi kararlarını alıyor?

İşte halk, bu sorulara vereceği yanıtlar üzerinden güven tesis eder.

Zora düştüğünde, devlet onun için topyekûn mücadele yürütüp onu o zor durumdan en kısa sürede kurtarabiliyorsa ve politikalarını halkın refah içinde yaşaması amacıyla ve halkın can ve mal güvenliğini her şeyin üzerinde tutarak, onun yararına olacak projeler üzerinden sürdürüyorsa, halk, devletine güvenir.

Kriz anlarının önemi

Devleti resmî kurumlar, kurumları da kişiler temsil eder. Kriz anları ise, bu kişilerin karakterleri, yetkinlikleri ve becerileri hususunda aydınlatıcı bir ortam oluştururlar. Yangın, sel veya herhangi başka bir kriz anında doğru bilgi paylaşımı, hızlı ve etkili müdahale, yapılan duyarlı ve tutarlı açıklamalar ve belki de en önemlisi, yaşanan krizin nedenlerine odaklanarak, varsa sorumlularına bir yaptırım uygulanarak, sorumlulukların üstlenilmesi, tekrarlanmaması adına etkili politikaların tez zamanda hayata geçirilmesi, güvenin ilmek ilmek oluşmasını sağlar.

Ayrıca devlet kaynaklarının etkin ve verimli kullanıldığını bilmek de güven tesisinin bir parçasıdır. Zira, devlet kaynakları üzerinde tüm ülke halkının hakkı vardır ve halka harcanması gerekir.

Ancak bugünkü yönetimde, alışverişte bizzat gördüğü ürün fiyatlarındaki artışı, açıklanan enflasyon tutarıyla bağdaştıramayan, aylardır işsiz olan kendisine ve/veya yakınlarına bakarak işsizlik rakamlarını gülünç bulan halk, zaten kaybettiği güvenin yanı sıra, bir de son yaşanan afet olaylarında gerek müdahalelerin gecikmesi, gerek yanlış ve tutarsız açıklamalar, gerekse de henüz kriz anında çıkarılan tuhaf yasalar ve ödediği vergilerin karşılığı olan yardım yerine verilen IBAN numaraları yüzünden devlete karşı umudunu da yitirdi; şimdi, popçusundan, rockçısından, komedyeninden, influenserından medet umuyor.

Yazarın Diğer Yazıları