Halkın yakınmalarını duyan yok mu?

Son günlerde sosyal medyanın gündeminde yer alan videolarda geçim sıkıntısından bunalmış çaresizce isyan eden vatandaşlara çok sık rastlar olduk. Aldığı ücretle evinin, çocuklarının ihtiyaçlarına yetişemeyen babalar haklı tepkilerini, 'belki artık birileri sesimizi duyar' diye umut ederek videolara, bu yolla da sosyal medyaya taşıyor. Bu ülke şartlarında geçinmenin zorluklarından dem vuruyor...

Yıllık enflasyon oranı yüzde 25'e kadar geldi. Bu oran, vatandaş için özellikle ev kiralarındaki artışta kendini gösteriyor.

Vatandaşın cebini en çok etkileyen oran olarak, yıllık gıda enflasyonu ise yaklaşık yüzde 45!

Tabii bu, ilan edilen oran! Geçen yıl dört torba ile ayrıldığınız marketten, bu yıl iki torba ile ayrılıyorsunuz ama geçen yıl ödediğinizden fazla bedel ödüyorsunuz. Hemen hemen her yemeğe konan, mutfakların en temel gıda ihtiyaçlarından domatesin yıllık enflasyonu yüzde 142!

Doğal gazdaki yüzde 31'lik, elektrikteki yüzde 45'lik enflasyon oranlarını da bunlara eklersek, vatandaş nasıl isyan etmesin ki!

Evli ve iki çocuk sahibi ortalama kabul edilen boyuttaki dört kişilik bir aile iseniz, tüm bu enflasyon oranlarına rağmen yoksulluk sınırının altına düşmemeniz için (Türk-İş'in açıkladığı verilere göre) 6 bin liraya ihtiyacınız var.

Yani barınma, gıda, elektrik, su, ulaşım, ısınma gibi giderlerinizi azami tutarak geçinmeye çalışsanız da, mevcut ekonomik koşullarda bu ihtiyaçlarınızı karşılayabilmeniz için ayda 6 bin lira gerekiyor.

Ciddi maddi yoksulluk

Biz 'açlık sınırı', 'yoksulluk sınırı' değerlendirmeleri yaparken, bunlar için gereken gelirin ancak dörtte birine sahip olup buna çözüm ararken; Avrupa genelinde başka bir istatistik yapılıp yayınlandı: Ciddi maddi yoksulluk sınırı.

Peki, ne demek "ciddi maddi yoksulluk"?

Şimdi sayacaklarımdan üçünü karşılayamıyorsanız maddi yoksulluk, en az dördünü karşılayamıyorsanız ciddi maddi yoksulluk içindesiniz demektir:

- Çamaşır makinesi,

- Renkli televizyon,

- Telefon,

- Otomobil sahipliği,

- Beklenmedik harcamalar,

- Evden uzakta bir haftalık tatil,

- Kira, konut kredisi, borç ödemeleri,

- İki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek,

- Evin ısınma ihtiyaçları.

Evden uzakta bir haftalık tatil, otomobil sahipliği, gün aşırı et tüketimi gibi bazı kalemler bizim ülke şartlarında lüks olarak değerlendirse de AB nüfusunun ciddi maddi yoksulluk seviyesi 2017 yılında ortalama yüzde 6,7 oranında.

Türkiye'de ise ciddi maddi yoksulluğa sahip nüfus oranı ortalama yüzde 28,7. Bu oranla Türkiye, Avrupa'da Bulgaristan'dan sonra (Bulgaristan'ın oranı yüzde 30) en çok ciddi maddi yoksulluk yaşayan nüfusa sahip ikinci ülke oluyor.

Sayılan ölçütler içerisinde belki de en lüks duran insani ihtiyaç olan evden uzakta bir haftalık tatili karşılayamayan nüfus oranı, Türkiye için yüzde 60,8. Kira, konut kredisi ve borç ödemelerini karşılayamayan nüfusun oranı ise yüzde 69,2.

Avrupalıdan çok daha uzun saatler çalışan ancak Avrupa şartlarının oldukça gerisinde yaşamak zorunda kalan halk, yakınmakta, çareyi videolarda aramakta haksız mı? Nüfusun çoğunluğunu dar gelirli ve sayıları gittikçe azalan orta gelirli vatandaşlar oluşturuyor. Enflasyonla topyekûn mücadele için yüzde 10 indirim tarzı uygulamalar güzel, ancak nüfusun çoğunluğunu oluşturan işçinin, işsizin, memurun, emeklinin, esnafın derdini çözmekte yetersiz. Vatandaşa hak ettiği kaliteli yaşantıyı verebilmek için çok daha etkili çözümler gerekiyor...

***

Günün sözü:

Enflasyon, taşınmanıza gerek kalmadan, daha pahalı bir muhitte oturmanızı sağlar. J. Paul Getty

Yazarın Diğer Yazıları