Hangi Türkçeyle ilim olur?

Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, "Türkçe bilim dili değildir." demişti. Onun bakışıyla bizim bakışımız farklı olmakla beraber, şu an ilim piyasasında kullanılan Türkçeyle hakikaten ilim yapılması mümkün değil.

Türk Dil Kurumu'nun, mağazaların adlarının yabancı dille yazılmasına dair hazırladığı bir rapordan bahsettim, "Türkçe bitik..." diye yazdım, tasvip ve itiraz aynı orada geldi.

Bir hocamızın itirazını vereceğim:

"Sayın Tekin, / Tabelaların Türkçe açısından büyük kirlilik yarattığı, ancak sorunun yalnızca tabeladan ibaret olmadığı açıktır. Ben dilbilimci olarak, gösterdiğiniz yaklaşımın dilbilimden çok uzak olduğunu belirtmek isterim.

1) Yalnız Batı dillerinden gelen sözcükler Türkçeye yabancı değildir. Bu konuda makalem var, arzu ederseniz bulabilirsiniz.

2) Başka dillerden bazı sözcükleri olduğu gibi (yani yabancı sözcük) almak o dili zenginleştirmez, kısırlaştırır. Bir dili zenginleştirmenin değişik yöntemleri vardır. Sözcük birleştirme, kısaltma ve Türkçe köklerden eklerle sözcük yapımı... Sizin uydurukça dediğiniz sözcükler eklerle "türetilen" sözcüklerdir ve bu yöntem bütün dünya dilleri için en yaygın bilimsel yöntemdir. Türetilen her sözcük tutmayabilir, nitekim eski TDK tarafından türetilen ve şu anda sizin de farkında olmadan kullandığınız on binlerce sözcük vardır. Bu böyle olmasa, bilimsel ya da teknolojik alandaki gelişmeler sonucunda gerekli olan adlandırmaları nasıl yapacağız? Mesela 'software' yerine 'yazılım', 'mefkûre' yerine 'ülkü', 'şuur' yerine 'bilinç' demenin neresi yanlış?

3)  Dil ile siyaseti karıştırmamak gerekir. Ortaokul yıllarından hatırlarım. Çok sevdiğim ülkücü öğretmenimizin 'koşul' vb. sözcükleri karalamak için ne kadar bilime aykırı saçma şeyler anlattığını şimdi bir dilbilimci olarak çok iyi anlıyorum. Türetilen sözcüklerin bizi İslamdan ve kültürel bağlarımızdan kopardığını iddia ediyordu, belki siz de böyle düşünüyorsunuz. Oysa bu yanlıştır. Ha, kimileri abartıya kaçarak dilimize yerleşmiş bütün yabancı sözcüklere karşı savaş açmıştır, bu da yanlıştır.

Özetle: Dile bilimsel açıdan bakmak gerekir. / Selamlar."  / [Prof. Dr.] Tahir Balcı, Adana

Keşke Tahir Hocamız gibi, "uydurukça"yı yerli yerince kullansalar... Bizim burada itirazımız kültürümüze işlemiş, ruhumuzu sarmış kelimelerin atılmasınadır. Meselâ; Hocamızın kullandığı "sözcük" ve "bilinç"in kültürümüzde "kelime"nin ve "şuur"un ihtiva ettiği alanın içindeki yerleri birer damla.

Hadi doktora kısmen diyelim, yüksek lisans tezlerine baktınız mı? Elle tutulur bir tez gösterebilir misiniz? İlmin hiçbir kriterine uymuyor. Dipnot göstermeler fecaat, bibliyografya fecaat. Bunların bir usûlü var. Türkçe? Zaten yok. Burada talebeye bir hata yüklemiyorum, tezini kontrol eden hoca asıl hatalı olan.

Türkçemize kafa yoran yazarımız D. Mehmet Doğan "Türkçe bitik..." yazımla aynı gün dilimize dair yazmış ve "-sal"la başlayıp "-sel"le biten "dilbilimi" alanında yapılan bazı tez başlıklarını sıralamıştı: "Türkçe Sözlükteki Olgusal ve Devinimsel Sıfatların Dökümü. Semantik ve Leksikolojik Açıdan Salâh Birsel'in Bir Eserinin İncelenmesi. Afazik Hastaların Konuşma Biçimlerine Dilbilimsel Bir Yaklaşım Motor Afaziklerin Sağaltımında Dilbilimsel Bir Yöntem Denemesi. Eylem Çatıları ve Çatı Eklerinin Türetimselliği. Bugünkü Türkçede Bir Toplumdilbilimi İncelemesi: Genel Dilde (Aktarmalarda Kullanılan) Sosyolekt Öğeleri."(Dil Meselesini Sokakta Çözmek", Karar, 6 Ağustos 2020).

Felsefe tezleri de farklı değil. (Devam edeceğiz.)

Yazarın Diğer Yazıları