Hani rekabetçi kur idi?

Hani rekabetçi kur idi?

Şubat ayında Yurt Dışı Üretici fiyat endeksinde (YD-ÜFE) yıllık artış yüzde 106,13 oldu. Aynı ayda Yurt İçi Üretici Fiyat endeksi (Yİ-ÜFE)  biraz daha daha düşük yüzde 105,01 oranında artmış idi.  

YD-ÜFE, aylık ve yıllık olarak üretimi yapılan ve yurt dışına satışa konu olan ürünlerin üretici fiyatlarını karşılaştırarak fiyat değişimlerini ölçen fiyat endeksidir. Sektörler olarak madencilik ve taş ocakçılığı ile imalat sanayiini kapsar. Fiyat olarakta ihracat FOB satış bedelidir.

Hükümetin eksi reel faiz''den beklediği ekonominin canlanması idi. Bu gün eksi reel faiz var ve fakat yatırım yapan yok. Ekonomide canlanma yok. Çünkü yerli ve yabancı sermaye bu günkü iktidara güvenmiyor. 2022 büyüme beklentisi yüzde 3''tür.

Hükümetin yüksek kurdan beklediği ise ihracatta rekabet gücümüzün artması idi. Geçiş aylarında, Eylül- Kasım 2021 arasında ihracat ithalattan daha yüksek oranda arttı. Dış ticaret açıkları azaldı. Ama sonrasında bu açıklar eskisi gibi  daha fazla artmaya başladı.

Şimdi, YD-ÜFE, kur artışından da yüksek olduğu için, ihracatta rekabet gücümüz düştü. Yüksek kur bir ülkenin rekabet gücünü artırır… Ancak Türkiye de istikrar bozuk ve ihracat malında üretim maliyet artışı daha yüksek olduğu için kur artışı bir işe yaramadı.

2021 Şubat ayında ortalama dolar kuru 7,0876 idi. 2022 Şubat ayında 13,6671 oldu. Bir yılda yüzde 98,8 oranında arttı. Bu artış ithal girdi fiyatını artırdı. Ama üretimde ithal girdi oranı ortalama yüzde 40''tır. Demek ki ithal girdi  üretim maliyetlerini yüzde 39,5 oranında artırdı.

Oysaki İhracat malı üretiminde maliyet artışı  daha yüksek YD-ÜFE olarak yüzde 106,13 oranında oldu. 

Demek ki ihracatta rekabet için önce içerde fiyat istikrarı sağlamak gerekiyormuş.

İçerde fiyat artışlarını, hükümet ve ekonomi yönetimi genel olarak enerji fiyatlarındaki artışa bağlıyor.

Gerçekten Şubat ayında Yİ-ÜFE olarak enerji fiyatları yüzde 188,47 oranında arttı. Ama üretim maliyetleri içinde enerji girdi maliyetleri genel olarak yüzde 3 ile yüzde 20 arasında değişiyor. En yüksek oranda enerji kullanan sektörler, çelik sektörü yüzde 12, boya yüzde 6, seramik cam  yüzde 20 dir.

Dahası Çin ve Almanya''da petrol ve doğalgaz ithal eden ülkelerdir. 2021 yıllık enflasyon oranı Çin''de yüzde 10,3 ve Almanya''da yüzde 5,3 oldu.

AKP iktidarı bu akılla ekonomiyi yönetemez. Bir ara yüksek oranda sıcak para girdi ve ekonomide serap etkisi yaptı. Ama iktidar başkanlık sistemi sıcak parayı bile korkuttu ve kaçırdı.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, AKP''nin Şanlıurfa İl Danışma Meclisi''nde; ekonomiyi konuşurken "Bayrak  yere inmeyecek… Ezan susmayacak" diyor.

Dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir yurttaş ülke bayrağının yere ineceği ihtimalini düşünmez. Bakanın endişesi mi var? Eğer varsa bu endişenin kaynağı olarak acaba kendi yanlışlarını mı görüyor? 

1. Türkiye de üretim yapılmıyor. AKP iktidarının tek derdi, TOKİ aracılığı ile inşaat sektöründe rant yaratmak oldu. Üretim yapılmadığı için tüketim dışa, ithalata bağımlı oldu. 

2. Kamu- özel işbirliği yolu ile AKP iktidarı oligarklar yarattı ? Yollardan ve köprülerden  geçenlerde , geçmeyenler de  , hastanelere gidenler de gitmeyenler de 85 milyon insan oligarklara kaynak ve servet aktarıyor. Halkı yoksul bırakıp , sonra da bazılarına bütçeden ulufe dağıtmanın sürdürülme imkanı yoktur.

3. Cumhurbaşkanının, saraylarına, uçaklarına, konvoylarına ve saray erkanına ve popülist harcamalarına, hazine yüzde 8,6 gibi dünyanın en yüksek faizini vererek dışardan borçlandı. Dış borçlar 450 milyar doları geçti. Yurt dışı tahvillerde iflas risk primi 570 baz puandır. MB rezervleri de eksi 50 milyar dolardır. Türkiye dış borçlarını ödeyemezse, düyuni umumiye benzeri bir baskı altında kalabilir.

AKP bunlardan dolayı mı beka konusunda endişeli. AKP iktidarın kadar 80 yıl kimsenin aklına beka sorunu gelmedi ve tartışılmadı. Şimdi AKP kendi yanlışlarının farkında olduğu için mi sık sık beka sorunu diyor? Bütün bunların sayın Bahçeli için kapak olması gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları